Sabah sırasıyla
06:00 Bakırköy - Alfemo Mobilya Önü, 06:15 Mecidiyeköy - Mado ve 06:30 Kadıköy - Kadıköy Evlendirme Dairesi Otopark önünden Uşak istikametinde hareket. Sakarya üzerinden, çeşitli molalar vererek yaklaşık 6 saatlik bir yolculukla
Uşak'a varış ve öğle yemeği. Öğleden sonra, 60 lı senelerde, Uşak civarındaki höyüklerde kaçakçılar tarafından bulunarak yurt dışına kaçırılan ve
New York Metropolitan Müzesi'nde sergilendikten sonra, uzun süren bir hukuk mücadelesi sonunda 1993 yılında Türkiye'ye geri getirilen
432 parçalık Karun Hazinesi Koleksiyonu'nun sergilendiği
Arkeoloji Müzesi gezisi. Altının bulunması ve paranın icat edilmesiyle zenginleşen ve dünyanın en zengin devleti haline gelen Lidya'nın Kralı Kroisos'a ve komutanlarına ait olduğu düşünülen eserlerin içinde özellikle
"Kanatlı Denizatı Broşu" başta olmak üzere
"Aslan Başlı Bilezikler" ve
"Kanatlı Güneş Kursu Kolye" olağanüstü güzelliktedir. 2005 yılında bir kez daha çalınıp yurt dışına götürülen "Kanatlı Denizatı Broşu", daha sonra Almaya'dan iadesi sağlanarak geri getirilmiştir. Müze'nin alt katında ise, Lidyalılar tarafından icad edilen paranın ilginç hikayesi sergilenmekte. Daha sonra, turuna devam ederek, Germiyanoğulları döneminde yapılan
Ulu Camii,
Uşak Kent Tarihi Müzesi ile Kurtuluş Savaşının ilk günlerinde
Mustafa Kemal Atatürk'ün kaldığı
Uşak Atatürk ve Etnografya Müzesi, son olarakta
Halı Kilim Müzesi gezileri. Akşam üstü, şehrin tarihi mahallelerinde bir gezinti ve otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
Sabah, kahvaltıdan sonra, şehirden yarım saatlik bir mesafede bulunan, Dünya'nın iki büyük kanyonundan biri olan
Ulubey Kanyonu' nun seyir terasına giderek buradan müthiş panoramayı seyretme. Ardından, Frigya ve Lidya bölgeleri arasında yer alan ve Roma döneminde hayli önemli bir yerleşim yeri olduğu bilinen
Blaundus Antik Kenti bir mola verek bu ilginç antik kentin gezisi. Burada tapınaklar, tiyatro, sütun girişler ve kaya mezarları gibi pek çok eser görebilirsiniz. Bu iki geziden sonra, günün geri kalanını geçireceğimiz
Kula'ya doğru yola devam. Şehre varışta, daha kolay gezebilmek için özel minibüslere binerek çevreyi keşfe,
Türkiye'nin ilk ve tek Jeoparkı'nın
Kula Peribacaları Vadisi bölümüyle başlama: Kapadokyada ki oluşumları andıran bu peribacaları, volkanik püskürtmelerin sonucunda oluşan yumuşak ve sert kaya katmanlarının erozyana farklı dayanıklılığından dolayı, sert kayaların, yumuşakların üzerinde bir şapka gibi oturmalarından oluşmuş. Bu, müthiş manzaralar sergileyen vadide bir çok mola vererek oluşumları seyrettikten sonra, Türkiye'nin en genç volkanik alanlarından biri olan
Kula Divlit Jeoparkı'ndaki lav tarlalarına doğru yola devam. Burada kilometrelerce alana yayılmış lav akıntıları, tünelleri ve konileri görebilirsiniz. Ahşap köprü ve yollarla organize edilmiş alanı gezdikten sonra, bir tabiat harikası olan
Çakırca Bazalt Sütunları'nı da görerek
Kula'nın tarihi merkezine doğru yola devam. Şehir merkezinde öğle yemeği. Öğleden sonra, Osmanlı ve Rum Mimarisi'nin üç binden fazla örneğini içeren
Kula Tarihi Evleri'nin ve
Kula Arastası'nın keşfi: Günümüzde bin kadarının restore edildiği bu evler 18. ve 19. Yüzyıllardan kalmadır. Genellikle iki katlı ahşap yapılar olup, saçaklı çatıları kiremitle kaplıdır. Saçakların alt kısmında süslemeler vardır. Pencereleri ise tahta kepenklidir. Evlerin, genellikle az pencereli olan alt katları kerpiç doldulu taş ile inşa edilmiştir. Evlerin hepsinde, yüksek duvarla çevrili bir iç avlu vardır. Dışları rengarenk badanalı olan evlerin, cumbalı olan üst katları birbirine o kadar yakındırki, bunlara yöre halkı "öpüşen çatılar" der.Kula sokaklarında uzunca bir geziden sonra, eski bir konağın avlusunda, günün yorgunluğunu
Yaren Şarkıları dinleyip,
Yöre Dansları'nı seyrederek çıkarma. Daha sonra,
ev hanımlarının hazırladığı yemeklerden oluşan akşam yemeği. Geceleme Anemon otelde.
Sabah, kahvaltıdan sonra, Kula yakınındaki
Emre Köyü gezisi: Bu köy, Tabduk Emre tarafından, Kervan Yolları üzerinde, Saruhan Oğulları Beyliğine bağlı olarak kurulmuş ilk Türk köylerindendir. Köyde, Yunus Emre ve hocası Tabduk Emre'nin mezarlarının gezilmesinden sonra
Çavdarhisar/Aizonai'ye doğru yola devam. Öğle yemeğinden sonra, bu muhteşem Antik Kent'in keşfi: Kalıntılarının arasında, dünyada en iyi koruna gelmiş Zeus Tapınağı, on beş bin seyirci kapasiteli tiyatro ve ona bitişik on üç bin beş yüz seyirci kapasiteli Stadyum, İki Hamam, Borsa Yapısı, Sütunlu Cadde, Kocaçay üzerinde ikisi ayakta, 5 adet köprü, Meter Steunene Kutsal Mekanı, Kent Mezarlığı, tek kemerli bir su bendi, su yolları, anıtsal kapı yapıları bulunmakta. Bu antik kent, Efes, Bergama, Side gibi antik kentlerle çağdaştır. Olağanüstü sempatik bir köyün evlerinin arasında bulunan antik harabelerin ve çok iyi korunmuş Zeus tapınağının gezisinden sonra İstanbul istikametinde yola devam. Akşam saatlerinde, önce Kadıköy, ardından da Mecidiyeköy ve Bakırköy'e varış.