13 Şubat 2025 Perşembe İstanbul Havalimanı - Bogota
Türk Hava Yolları'nın TK801 no.lu uçuşu ile saat 08:25'te hareketle saat 14:05'te Kolombiya'nın başkenti Bogota'ya varış. 8 milyondan fazla bir nüfusa sahip olan Bogota, ülkenin en kalabalık şehri ve Güney Amerika'nın en hızlı büyüyen metropollarından biridir. 2600 metre yükseklikte kurulmuş olan Bogota, La Paz ve Quito'dan sonra Güney Amerika'nın en yüksek üçüncü ve dünyanın en yüksek dördüncü başkentidir. Bogota verimli Sabana Platosu'nda, "Cordillera Oriental" yani Doğu And Sıradağları'nın eteklerinde bulunmakta. Başkente varışta karşılamanın ardından, teleferik ile Bogota'nın ve çevresinin eşsiz bir panoramasına hakim 3512 metre yükselikteki Monserrate Tepesi'ne çıkış. Evvelce Muiska yerlilerinin döneminde kutsal bir yer olan tepede bir hac yeri olan El Senor de Montserrate Bazilikası bulunmakta. Geziden sonra, tarihi şehir merkezinde yer alan otelimize transfer ve yerleşme. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde.
14 Şubat 2025 Cuma Bogota
Bogota, Orta Amerika'dan göç eden ilk yerli halkın yerleşimiyle oluşmuş bir kent. Karayip kıyısında bulunan Santa Marta'dan gelen İspanyol "Conquistador" Gonzalo Jiménez de Quesada, yerlilerden aldığı duyumlarla Muiska yerlilerinin parlak medeniyetinin yerleşiminin evvelce bu bölgede olduğunu tespit eder ve "El Dorado" yani Altın Efsanesi sayesinde Santa Fe de Bogota 1538 yılında doğar. Sonraki yüzyıllarda Bogota, İspanyol vilayetlerinin başkenti ve Kolombiya, Ekvador, Panama ve Venezuela'dan oluşan Yeni Granada'nın genel valiliğini yaptıktan sonra 1811 yılında, Simon Bolivar önderliğinde bağımsızlık ilan edilince de, Büyük Kolombiya'nın başkenti olur. 1886 yılında Kolombiya Cumhuriyeti'nin ilan edilmesiyle, Cumhuriyet'in başkenti olur. Kahvaltının ardından, tarihi şehir merkezi turu için otelden hareket ile sömürge ve cumhuriyet dönemlerine ait görkemli mimarisiyle tanınan La Candelaria mahallesinin keşfi. Kalın duvarları, tipik balkonları ve iç havlulara açılan geniş ahşap kapıları ile eski kolonyal konutlar günümüzde müzeleri, restoranları ve birçok eğitim ve kültür kurumunu barındırmakta. "Libertador" yani kurtarıcı olarak andlandırılan Simon Bolivar anısına inşa edilen Plaza Bolivar meydanı şehrin kalbidir. Tarihi dokusu ile bu muhteşem meydanda Primada Katedrali, Kardinal Sarayı, Parlamento Binası, Kongre Binası, Adalet Sarayı, Cumhurbaşkanlığına ev sahipliği yapan Nariño Sarayı, Bağımsızlık Müzesini barındıran Casa del Florero gibi önemli yapıları görebilirsiniz. Ardından dünyanın en güzel, en geniş altın koleksyonuna sahip "Museo Del Oro" müzesini ziyaret. 1934 yılında, Kolombiya Merkez Bankası olan Banco de la Republica, Kolombiya'daki arkeolojik mirasını koruma amacıyla, kolomb öncesi nesneleri toplamaya başladı. Müze günümüzde, ülkenin İspanyol sömürge öncesi döneminden ve en başta Muisca'lara ait 50.000'den fazla eseri barındırmakta. Müzeyi gezerken, birçok serüvenin nedeni olan El Dorado efsanesini daha iyi kavrayabilirsiniz. Bogota'nın bir diğer önemli müzesi ise Botero Müzesidir. Son yüzyılın en çok merak uyandıran figüratif sanatçılarından Fernando Botero, betimlediği şişman figürlerle tanınmakta. Müze, Botero'nun eserlerinin yanı sıra birçok ünlü sanatçının eserlerini de barındırmakta. Öğle ve akşam yemekleri yerel restoranlarda. Geceleme otelde.
15 Şubat 2025 Cumartesi Bogota - Florencia - San Agustin
Sabah, yerel Hava Yolları ile ülkenin güneybatısında ve Amazon bölgesinin kuzeybatısında bulunan Caquetá bölgesinin başkenti Florencia'ya uçuş. Şehir Doğu Cordillera Dağları'nın eteklerinde, Hacha ve Orteguaza nehirlerin kesişim noktasında yer almakta. Rio Magdalena Nehri'nin doğduğu ve boydan boya aktığı Huila bölgesinde bulunan San Agustin'e doğru yolculuk. 1700 metre yükseklikteki küçük, sakin ve tipik bir yerleşim yeri olan San Agustin'e varışta yerel bir restoranda öğle yemeği. Kolombiya, Brezilya'dan sonra dünyanın en büyük ikinci Arabika kahve üreticisidir. Ekvatora daha yakın olan Kolombiya'nın güneyinde ve daha yüksek irtifalarda yetişen kahve'nin kalitesi yetiştiği yer ile ilişkilidir. Burada geceleri sıcaklık düşer ve düşen sıcaklık kahve çekirdeğindeki şekerin gelişmesine ve daha yüksek asit seviyelerine ulaşmasına yardımcı olur. Parlak asitliği, tatlılığı ve aromatik profili sayesinde Huila bölgesinin kahvesi en sevilen kahve kökenlerinden biri olduğunu söylenir. Böylece San Agustin kahve yetiştiriciliği için en uygun doğal koşullara sahip olan bir bölgedir. Dalından fincana kahve serüveninin her aşamasını öğreneceğiniz kahve turunu yapmak üzere bir kahve çiftliğini ziyaret. Kahve plantasyonlarının gezilmesinden sonra, altın tohum olarak andlandırılan kahvenin işlendiği binaları ve kahvenin güneşte kurutulduğu bölümleri görebilirsiniz. Burada kahvenin tarihçesi, yetiştirilmesi ve ekilmesinden ambalajlanmasına kadar geçirdiği evreler hakkında bilgi edinebilirsiniz. Kahve diyarında gezinin ardından, San Agustin vadisine hakim, muhteşem manzaralı kırsal otelimize yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
16 Şubat 2025 Pazar San Agustin
Bu bölgede geçireceğiniz bir buçuk gün süresince,
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan Kolombiya'nın en önemli arkeolojik alanı San Agustin Arkeolojik Parkı'nı derinlemesine gezme imkanı bulacaksınız. Güney Amerika'nın en büyük dini anıtlar ve megalitik heykeller grubu, bu olağanüstü vahşi ve doğal ortamda bulunmakta. Tanrılar, insanlar ve mitolojik hayvanlar bazen soyut bazense realist stillerde, ustaca betimlenmiş. Bazı heykellerin boyu 7 metreyi bulmakta. Hala esrarını koruyan Kolomb öncesi dönemin esrarengiz San Agustin medeniyetine ait ve çok iyi korunmuş bu eserler I.-VIII. yüzyıllar arasında gelişen Kuzey And kültürünün yaratıcılığı ve hayal gücünü göstermekte. 116 hektarlık alana yayılan San Agustin Arkeolojik Parkı, "San Agustin" in yanı sıra "Alto de los Idolos" ve "Alto de Las Piedras" olarak bölünen toplam üç ayrı kısımdan oluşmakta. Bugün, en önemli kısım olan San Agustin'i keşfedeceksiniz. San Agustin alanı, bir müzeyi, megalitik mezar anıtlarını, heykelleri, terasları, mezar höyüklerini, mezar yapılarını ve dere yatağında oyulmuş bir dini yapı olan "Fuente de Lavapatas" çeşmesini barındırmakta. Dini ritüeller için kullanılan bu ilginç çeşme, oyulmuş kanallar ve havuzlar ile karmaşık bir labirent oluşturmakta. Çeşmenin çevresindeki kabartmalar insan yüzlü ve şekilli yılan, kertenkele, salamandra, iguana, bukalemun, kurbağa ve kaplumbağları betimlemekte. Nasıl yok olduğunu hakkında hiçbir ipucu bırakmayan bu gizemli uygarlık sizleri şüphesiz etkileyecek. olağanüstü güzellikteki
Dünya Mirası San Agustin Arkeolojik Parkı'nın keşfine "Alto de Las Piedras" gezisiyle devam. Bu arkeolojik alanda, San Agustin daki gibi çok sayıda kalıntı ve anıt bulunmakta. Örneğin, eski yollar, duvarla çevrilmiş araziler, drenaj hendekleri, yapay platformlar, mezar anıtları ve antropomorfik veya zoomorfik steller… Bu kutsal topraklar, bir hac ve atalara ibadet yeri idi. Ayin biçiminde olan, 4 metre boyunda ve birkaç ton ağırlığındaki büyük "muhafızlar" tüf ve volkanik kayalara oyulmuş. Bu etkileyici heykeller cenaze odaları, monolitik lahitleri ve mezarlıkları korumakla görevliydiler. San Agustin köyünde gezinti ve otele dönüş. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde.
17 Şubat 2025 Pazartesi San Agustin - Popoyan
Sabah, bölgenin yeşil tepelerinden yolculuk ederek, Magdalena Nehri boğazının keşfi. Kolombiya'nın en uzun nehri ve Güney Amerika'nın en önemli nehirlerinden biri olan Magdalena, güney Huila bölgesindeki Paramo de las Papas Dağı'nda doğup, yaklaşık 1500 km boyunca güneyden kuzeye doğru akarak, Bocas de Ceniza'da Karayip Denizi'ne dökülür. 500 civarında kolu olan bu nehirde gemiler, Neiva'dan itibaren (Honda ve Caracoli'deki akıntı yerleri hariç) yaklaşık 1300 km boyunca seyredebilir. Gezi esnasında nehrin "Estrecho del Magdalena" adlı ve genişliği 3 metreyi aşmayan en dar kısmını görebilirsiniz. Daha sonra, Isnos yakınlarında Magdalena Nehri'ne dökülen 170 metre yükseklikteki El Mortiño Şelalesi'nin görülmesi. Yerel bir restoranda öğle yemeğinin ardından, Cauca bölgesine geçerek muhteşem manzaralar eşliğinde Popoyan'a doğru yolculuk. Akşamüstü Cauca bölgesinin başkenti ve Kolombiya'nın en güzel şehirlerinden biri olan Popoyan'a varışı takiben, eski bir Fransisken manastırı olan otelimize yerleşme. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde.
18 Şubat 2025 Salı Popayan - Cauca Bölgesi - Cali
Kahvaltının ardından, "La Ciudad Blanca" yani beyaz şehir olarak nitelendirilen Popayan'ın keşfi. 1537 yılında kurulan şehir, 30 kilise ve çok sayıda koloni yapısı ile barok mimarisinin bir hazinesi olarak kabul edilir. Kolombiya'nın bağımsızlığının ana kahramanları Sim?n Bol?var ve Francisco de Paula Santander tarafından 1827 yılında kurulan Popayan Cauca Üniversitesi, ülkenin en eski ve hala en prestijli üniversiteleri arasında yer almakta. Popayan bu şehirde doğan veya eğitim alan onaltı Kolombiya Cumhurbaşkanı'na ev sahipliği yapmış. Kolombiya'da köleliğin kaldırılması, Popayan doğumlu Cumhurbaşkanı José Hilario L?pez tarafından 1851 yılında (ABD'den on bir yıl önce) ilan edilmiş. Popayan, tanınmış özgün gastronomisi sayesinde, 2005 yılında
Yaratıcı Şehirler Ağı Listesi'ne alınan ilk gastronomi şehirdir. 1983 yılında şiddetli bir deprem ile sarsılan Popayan'da yürütülen olağanüstü restorasyon çalışmaları sonucu depremin izleri hızlı bir şekilde kapatılmış. Gezinin ardından, bir saatlik mesafede bulunan Silvia kasabasına doğru yola çıkış. Çevredeki köylerden çıkarak, taşra bölgelerinde görülebilen "chivas" adlı renkli otobüslerle gelen Guambiano (Misak) yerli halkı Silvia pazarında buluşmakta. İnsanların çok uzaklardan bile geldiği en önemli pazar yeri olan Silvia'da renk ve ritm cümbüşünü keyifle izleyeceğiniz pazar gezisi. Giyim tarzları oldukça ilgi çekici olan Guambiano yerlileri meyve, sebze, et, geleneksel tıbbi malzemeler gibi ürünleri satmak, alışveriş yapmak ve en son haberleri öğrenmek için kasabaya gelmekte. Yerel bir restoranda öğle yemeğinin ardından, Cauca Nehri'nin aktığı Valle del Cauca bölgesinin ve Salsa'nın başkenti Cali'ye doğru yola devam. Akşamüstü varışta tarihi merkezde yer alan otelimize yerleşme. İnsanların dünyanın dört bir yanından salsa öğrenmeye geldiği ve çok sayıda dans okulunun bulunduğu bu şehrin geleneğine uyarak, yerel bir restoranda akşam yemeği eşliğinde bir salsa gösterisi izleme. Geceleme otelde.
19 Şubat 2025 Çarşamba Cali - Quindio Kahve Bölgesi
Kahvaltının ardından, asıl adı Santiago de Cali olan ülkenin en kalabalık üçünçü şehrin keşfi. Cali'nin koruyucusu olan 26 metre yüksekliğindeki "Cristo Rey Redentor" yani Kurtarıcı İsa heykeli Cali şehrine tepeden bakan 1474 metre yükseklikteki Cerro de Los Cristales (kristaller) tepesinin üzerine yerleştirilmiş. Şehir turu sırasında, Cristo Rey tepesi, Quito'nun yanı sıra Popayan ve Cali şehirlerinin kurucusu İspanyol Conquistador Sebastian de Belalcazar'ın heykelinin bulunduğu seyir tepesi, kedi heykelleriyle El Gato del Rio Parkı, Plaza Caicedo Meydanı, tarihi San Antonio mahallesi, şehrin en eski kilisesi Merced, Metropolitan katedrali görülecek yerler arasında. Cali aynı zamanda salsanın başkenti olarakta isim yapmış. Salsa dansı, farklı kökenlerden gelen çeşitli stillerin bir karışımdan oluşmakta. İspanyolca "Salsa" sözcüğü, Latin Amerika ülkelerinde çeşitli baharatların karıştırılmasıyla hazırlanan "sos" anlamına gelmekte ve bu dans çok farklı kültürel öğenin karışımını içerdiğinden dolayı bu adla anılmış. Gezinin ve yerel bir restoranda öğle yemeğinin ardından Cauca bölgesini terk ederek Quindio bölgesine doğru yola çıkış. Yaklaşık üç buçuk saatlik bir yolcuğunun ardından, Quindio bölgesinin başkenti Armenia şehrinin yakınlarında, "Parque del Cafe" Milli Parkı'nın eski bir kahve çiftliğinden dönüşen, kahve ve muz tarlaları ile çevrili, muhteşem manzaraya sahip kır otelimize varış ve yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
20 Şubat 2025 Perşembe Quindio Kahve Bölgesi - Cocora Vadisi - Salento - Medellin
Sabah,
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne "kültürel peyzaj" olarak alınan ve Pereira, Manizales ve Armenia bölge sınırlarının arasında uzanan ve "Zona Cafetera" olarak adlandırılan meşhur "Triangulo del Café" yani kahve üçgeninde gezi. "Zona Cafetera" deniz seviyesinden 800-1500 metre arası yükseklikte, tepelerden oluşan bir bölge. Salento'ya varışta, buradan Jeep Willys arazi araçlarlıya kahve bahçelerinin arasından geçerek, yaklaşık 20 kilometre mesafedeki Cocora Vadisi'ne hareket. Büyüleyici manzaralar eşliğinde kısa bir yürüyüş yaparak, huzur dolu, saklı bir cennet olan yemyeşil Cocora Vadisi'nin keşfi. Cocora ismi Kolomb öncesi bir Quimbaya medeniyeti prensesinin adıymış. Los Nevados Milli Parkı'nında bulunan bu bereketli bölgeye has ve Kolombiya'nın simgesi olan dünyanın en uzun palmiye ağaçlarını görebilirsiniz. Yaklaşık 1800 metre irtifada yetişen ve tüm vadiyi kaplayan, boyları 60 metreye ulaşabilen koruma altındaki palmiyeler müthiş bir yeşillik içersinde harikulade manzaralar oluşturmakta. "Palma de cera del quindio" (Ceroxylon quindiuense) olan palmiyenin adı, gövdesini kaplayan mumundan gelmekte. Türlerinin tehlikede olduğunu gören Kolombiya hükümeti, 1985'te bu ağaçları ve bölgeyi koruma altına almış. Kolombiya'nın en şirin yerlerinden ve Quindio'nun en eski şehirlerinden Salento kasabasına dönüş. Yerel bir restoranda öğle yemeğinin ardından, balkonları çiçeklerle süslenmiş kolonyal evlerin ve zanaatkarların el işlerinin sergilendiği atölyelerin bulunduğu, dağlarla çevrili hareketli kasabanın renkli sokaklarında mis gibi kahve kokusu eşliğinde gezinti. Bir "tejo" salonunda, Kolombiya'nın meşhur oyununu seyredebilir hatta deneyebilirsiniz. Gezinin ardından, yaklaşık bir saatlik sürüş mesafesinde bulunan havalimanına transfer. Akşam yemeğinin ardından, Kolombiya'nın kuzeybatısında, Orta Cordillera'nın 1,495 metre yüksekliğinde yer alan ülkenin ikinci büyük kenti ve Antioquia bölgesinin başkenti Medellin'e yerel hava yolları ile uçuş. Ilıman Aburra Vadisi'nde, Porce Irmağı kıyısındaki "ebedi baharın şehri" olarak nitelendirilen Medellin'e varışı takiben, şehir merkezine transfer. Medellin'in en lüks semti olan El Poblado'daki Lleras Parkı yakınında yer alan otelimize yerleşme. Geceleme otelde.
21 Şubat 2025 Cuma Medellin
Şehir, 1616 yılında Francisco Herrera y Campuzano tarafından San Lorenzo de Aburra adıyla içinde bulunduğu vadinin adını alarak kurulup, 1675'te Villa de Nuestra Señora de La Candelaria de Medellin adını aldı. 1826 yılında, bugünkü Kolombiya, Venezuela, Ekvador ve Panama'dan oluşan Büyük Kolombiya Cumhuriyeti Ulusal Kongresi tarafından Medellin adı altında Federal Antioquia Eyaleti'nin başkenti seçildi. XX. yüzyılda, sanayileşmenin etkisi altında olan şehir, olağanüstü bir büyüme gösterdi. Kentin kenarında büyük gecekondular ortaya çıktı. 1980'li yıllarda, dünyanın en çok adından söz ettiren ve devletten daha güçlü bir adam olan uyuşturucu baronlarından Pablo Escobar yönetiminde uyuşturucu kartelinin ve ona bağlı şiddetin etkisinin altına girip dünya'nın en tehlikeli şehri olarak ilan edildi. 1991 yılında Escobar hakkında tutuklama kararı çıkartıldı. Teslim olmaya karar veren Escobar, hükümetle ABD'ye gönderilmeyeceğine dair bir anlaşma yaptı ve kendi hapishanesini inşa etmesine izin aldı. Milyonlarca dolar harcayarak içinde spa ve kumarhane bulunan ve "Escobar Oteli" olarak bilinen bir hapishane inşa etti. Ancak hükümet kendisini standart bir hapishaneye transfer etmek isteyince, Escobar firar etti ve ardından hükümet güçleri ile arasında 16 ay süren bir kovalamaca yaşandı. Medellin Karteli, ABD destekli operasyonlar ve diğer karteller ile olan savaş sonucu zayıfladı. 3 Aralık 1993 günü, Pablo Escobar, Kolombiya'da silahlı kuvvetlerin oluşturduğu "Bloque de Búsqueda" (Search Block) tarafından öldürüldü. XXI. yüzyılın başından itibaren Medellin modernleştirildi. Örneğin, 1995 yılında metrosunu açan Medellin, metro ağına sahip tek Kolombiya şehridir. Uyuşturucu baronu Pablo Escobar dönemi sona erdikten sonra Medellin, 2013'te dünyanın "en yenilikçi şehri" ödülünü kazandı. Kahvaltının ardından, Medellin'in keşfi için hareket. Şehrin dik yamaçlarındaki varoşu olarak tanımlanan fakat yenileme sürecine dahil edilen, sokakları grafittiler ile süslü, Medellin'in en çok merak edilen yerlerden birisi olan canlı, mucizevi "Comuna 13" isimli "barrio" gezisi. "Comuna 13" semtimde öğle yemeğinin ardından, tarihi şehir gezisi sırasında ise Neo-Gotik tarzda tasarlanan ulusal anıt Rafael Uribe Uribe Kültür Sarayı'nın bulunduğu ve Medellin'de 1932 yılında doğup büyüyen dünyaca ünlü sanatçı Fernando Botero'nun bağışladığı 23 abartılı oranları olan, tombul heykelleriyle süslü meşhur Botero Plaza meydanının keşfi. Burada da bulunan, sömürge ve modern sanatın, uluslararası ve diğer Kolombiyalı sanatçıların eserlerinin yanı sıra Botero'ya ait daha fazla eserin sergilendiği Antioquia Müzesi ziyareti. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
22 Şubat 2025 Cumartesi Medellin - El Peñon - Guatape - Medellin - Santa Marta
Kahvaltının ardından, 1970'li yıllar ile XXI. yüzyılın başı arasında şehri ve ülkeyi etkileyen narkoterörizmin 46.612 kurbanının anısına, uyuşturucu baronu "El Patron" lakaplı Pablo Escobar'ın uzun süre ikamet ettiği ve 23 Şubat 2019'da yıkılan altı katlı Medellin kartelinin simgelerinden Monaco Binası'nın arazisinde yer alan "Inflexión Anıt Parkı"nı ziyaret. Akabinde, Kolombiya'nın en renkli kasabalarından Guatape'ye doğru yola çıkış. ilk olarak, 1,935 metre yükseklikte bulunan şirin Guatape kasabasının başlıca simgesi olan meshur "El Peñon de Guatape" ya da diğer adıyla "La Piedra del Peñol" dev kaya'nın görülmesi. Guatape'nin yakınlarında 1960'lı yılların sonlarında yapılan hidroelektrik santralinin ve barajın göl haline getirdiği bölgede, El Peñon de Guatape ve etrafındaki yemyeşil adacıkların sulardan yükselmesi muhteşem bir manzara yaratmış. Üçte ikisi yer altında olan ve meteor olduğuna dair efsaneler de bulunan, bir zamanlar Tahami yerlileri tarafından tapınılan 200 metrelik devasa Peñol kayasının tepesine çıkmak için cesaretli adayların, gövdesine oyulan yaklaşık 650 dik basamağı tırmanmaları gerekiyor. Kayanın inişi de çıkışı kadar yorucu ve ürkütücü olabilir. Halkın rengârenk boyadığı evleri, evlerinin duvarlarına işledikleri ve her eve ayrı bir hava katan birbirinden ilginç motifleri, sevimli kilisesi, eğlenceli sokakları ve doğal güzelliğiyle ziyaretçileri hayran bırakan Guatape ise zengin Medellinlerinin sayfiye yeri olup, zamanımızda da bir turizm merkezi haline gelmiş. Yerel bir restoranda öğle yemeğinden sonra, görsel şölen yaşatan renkli yapısıyla gölün kıyısındaki Guatepe gezisi. Ardından, Medellin havalimanına transfer ve yerel Hava Yolları ile Kolombiya'nın kuzeyinde bulunan Santa Marta'ya uçuş. Akşamüstü, Karayip Denizi'nin kıyısında, dünyada denize kıyısı olan en yüksek dağı olan Sierra Nevada eteklerinde bulunan Santa Marta şehrine varış. Rodrigo de Bastidas tarafından 1525 yılında kurulan Santa Marta, Kolombiya'nın hayatta kalan en eski sömürge şehridir. Bastidas'ın burayı seçmesinin nedeni Sierra Nevada'nın dağlarında yaşayan Tayrona yerlilerinin sayısız altın hazinelerinin olması. Sierra'nın "Conquistador"larca yağmalamasıyla çatışmalar ve yerlilerin direnişi sonucunda XVI. yüzyılın sonunda Tayrona yerlileri yok edildi. Muiska yerlilerinin parlak medeniyetinin izlerini sürmek üzere 1536 yılında Santa Marta'dan hareket ederek iki yıl sürecek olan bir keşif yolculuğuna çıkan ve Magdalena Vadisi'nde oldukça zor ilerleyebilen Jiménez de Quesada, Santa Fé de Bogota'yı kurdu. Ülke çapında hatırlanan önemli bir tarih ise, altı Latin Amerika ülkesine bağımsızlıklarını kazandıran Simon Bolivar'ın 17 Aralık 1830 yılında Santa Marta'da ölmesi. Karşılamanın ardından, tarihi şehir merkezinde yer alan otelimize yerleşme. "Parque De los Novios" adlı sevgililer parkındaki yerel bir restoranda akşam yemeği. Geceleme otelde.
23 Şubat 2025 Pazar Santa Marta - Aracataca - Mompox
Kahvaltının ardından, seyahatin en kuzey noktası olan Santa Marta'nın yürüyerek keşfi. Santa Marta, Kolombiya'nın Karayip kıyısındaki ikinci en önemli sömürge kentidir. Sahilde bulunan Simon Bolivar Parkı, kireç badanalı katedrali ve tarihi binaları ile Santa Marta'nın sokaklarında bir gezinti. Ayrıca Santa Marta bölgesinin bin yıllık Tayronas kültür mirasını keşfetmek için altın müzesini ziyaret. Gezinin ardından, Mompox'a doğru otobüsle yola çıkış. Sonraki üç gün boyunca, Gabriel Garcia Marquez'in en tanınmış romanı "Yüzyıllık Yalnızlık" ve Simon Bolivar'ın yaşamının son aylarını konu eden ve etkileyici bir şekilde Mompox'tan bahseden "Labirenti'ndeki General" romanının ruhunu hissedebileceğiniz değişik manzaralar ve kasabaları göreceğiz. yaklaşık üç saatlik bir yolculuktan sonra Aracataca'ya varış. 11 çoçuklu bir ailenin en büyüğü olan Gabriel José de la Concordia Garcia Marquez 6 Mart 1927 yılında oldukça sapa bir kasaba olan Aracataca'da doğar. Telgraf operatorü olan babası, Marquez'in doğumundan sonra otodidakt olarak eczacı olmaya karar verir ve 1929'da annesiyle Aracataca'yı terkeder. Büyükannesiyle büyükbabasının evinde büyüyen Marquez entelektüel eğitimini ve bir bakıma aşırılık duygusunu dedesinden alır. Bir özgür düşünür olan Albay Marquez durgun zamanın oluşturduğu can sıkıntısını doldurmak için torununa 1899-1902 yılları arasında yer alan "Bin Gün Savaşı"nın anılarını anlatıp durur: Yeni kurulan Kolombiya Cumhuriyeti'nde bağlı ilerici liberal parti ile muhafazakar partilerin radikal grupları arasında gerçekleşen ve muhafazakarların zaferi ile sonuçlanan yıkıcı iç savaş... Ayrıca, sanki hepsi gerçekmiş gibi en olmadık masalları anlatan ninesinden aldığı ilhamla Marquez, bir büyülü gerçekçiliği okurlarına sunar. Büyüdüğü topraklar ve büyükannesi, büyükbabası, akrabaları, giden gelen misafirleri, hizmetçileri, yerlileri ve aynı zamanda hayaletler (babasının ve özellikle annesinin) ile dolu evi Gabo'nun hayatının şekillendirmesinde önemli rol oynar. Jose Buendia soyunun yedi kuşağını anlatan masalımsı hikâye "Yüzyıllık Yalnızlık" ın geçtiği efsanevi ama gerçek bir yer olan Macondo, aslında Marquez'in doğduğu köy olan Aracataca'dır. Marquez 1967 yıllında yayınlanan en büyük başyapıtlarından "Cien años de soledad" ile üne kavuşur. Müze haline getirilen Nobel Ödüllü yazarın doğduğu ve büyükbabasının ölümüne dek çoçukluğunu gerçirdiği evin gezisi ve ardından mompox'a doğru yola devam. Yol üzerindeki yerel bir restoranda öğle yemeği. Magdalena Deltası'na yaklaştıkça genişleyen ve ovalarda menderes çizerek akan nehir ve kanallar, sığı yerlerde alüvyonların birikmesiyle oluşan adalarla dolu. Yer yer muz ve palmiye ağacı plantasyonlarının süslediği manzaraların ortasından geçerek Rio Magdalena nehri kenarındaki Mompox'a varış ve kolonyal bir binada yer alan otelimize yerleşme. Ardından tarihi şehirde yürüyerek kısa bir keşif turu. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde.
24 Şubat 2025 Pazartesi Mompox
Cartagena'nın kurucusu Pedro de Heredia'nın kardeşi Alonso de Heredia tarafından 1540 yılında Rio Magdalena'nın doğu kolu üzerinde kurulan Santa Cruz de Mompox, Cartagena'ya rakip önemli bir ticaret merkezi ve aktif bir limandı. Zenginleşen şehir, darphanesinde Yeni Dünya'daki İspanyol sömürgeleri için sikke basardı ve kuyumcularıyla ünlü idi. Günümüzde bunların izlerine, altın ve gümüş telkari takılarının yapıldığı atölyelerde rastlanabilir. 6 Ağustos 1810 yılında Mompox El Libertador Simon Bolivar'ın "Özgür Olmak Veya Ölmek" beyanı ile, İspanya'dan mutlak bağımsızlığını ilan eden Yeni Granada Krallığı'nın ilk şehri oldu. Alüvyonlarla dolan limanı büyük bir bataklık oluşturmasından ve gemi trafiğinin başka yöne çevrilmesinden sonra Mompox XIX. yüzyılın sonlarına doğru izole kalıp yavaş yavaş geriledi ve unutuldu. Günümüzde Mompox, Cartagena'nın tam aksine, sonsuz bir ağırkanlılık göstermekte. Güneşin altındaki hayatın yavaş akışı, yavaş akan nehirin ve bisikletle dolaşan halkın yaşamlarının yansıması gibidir.
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan Mompox, kolonyal döneminin gizli bir mücevheridir. Sabah yürüyerek yapıcağımız şehir turu sırasında Bolivar'ın "Caracas'a hayatımı borçluyum, Mompox'a ise şöhretimi" dediği ünlü yazısı ile heykelinin bulunduğu meydanı, parkları, kiliseleri, müzeyi, zengin tüccar ailelerinin ve bu şehrin tarihine damgasını vuran önemli kişilerin görkemli konaklarını ve zaanatkarların atölyelerini görebilirsiniz. Bu şehirde kendinizi, zamanın çok gerisine seyahat ediyor gibi hissedebilirsiniz: adeta geçmişten olduğu gibi günümüze akan bir açık hava müzesi. Bu şehrin atmosferi sizleri esir edebilir, tarif etmesi zor bir duygu sizi bu zaman ötesi yolculuğa çekebilir. Gabriel Garcia Marquez "Labirenti'ndeki General" romanında Mompox'tan çok etkileyici bir şekilde söz edilmekte. Mompox ayrıca, yazarın, Kolombiya'nın bir şehrinde onur uğruna işlenen bir cinayet çerçevesinde gelişen olayları kaleme aldığı "Kırmızı Pazartesi" romanının film seti olarak seçildi. Bu kitap yayınlandıktan bir sene sonra yazdığı tüm eserleri için Marquez 1982 yılında Nobel ödülünü kazandı.
Gezinin ardından, öğle yemeği yerel bir restoranda. Mompox, bir mimari harikası olmanın yanında, zengin bir yaban hayatına ve güzel bir doğal çevreye de sahip. Mompox, Magdalena ve Cauca nehirleri arasında adeta bir iç delta olan "cienaga"nın mangrovları ile çevrili. Öğleden sonra, sele karşı Kolomb öncesi dönemde kazılan kanalların bulunduğu "cienaga"larda tekne gezisi sırasında, bu sulak alanların sucul bitki örtüsünün ortasında yaşayan çok sayıda kuş türünü ve hatta iguana ve maymunları görmek mümkün. Akşamüstü Mompox'a dönerken geleneksel kayıklarıyla ağ bırakan balıkçılarıda görebilirsiniz. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde.
25 Şubat 2025 Salı Mompox - Cartagena
Sabah, Mompox'un 250 km kuzeybatısındaki Kolombiya'nın kuzey kıyısındaki Karayiplerin incisi Cartagena kentine doğru yola çıkış. Turistik güzergahların dışında bulunan gizemli Mompox kasabasından Cartagena'ya, karadan yaklaşık altı saat süren, zaman zaman yemyeşil, zaman zaman ise kurak kır manzaraları seyrederek, alışılmadık bir yolculuk. Yerel bir restoranda öğle yemeğinin ardından, surlar içinde yer alan otelimize yerleşme. Daha sonra, yürüyerek surlar içindeki tarihi şehrin keşfi.
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan mimari mücevher Cartagena aynı zamanda Karayip atmosferiyle adeta baştan çıkarıcı bir şehir. Güney Amerika'daki İspanyol sömürge mimarisinin muhteşem bir örneği olan Cartagena Yeni Dünya'nın en eski ve Kolombiya'nın en güzel şehirlerindendir. Terk edilmiş bir Kızılderili köyünün yerinde Haziran 1533 yılında Pedro de Heredia tarafından kurulan Cartagena de Indias, bir koyun içindeki demirleme yeri sayesinde, stratejik bir sömürge limanı olmuş. İspanyollar Güney Amerika'yı kolonize ederken, yerlilerin inanılmaz zenginliklerini keşfedip talan etmişler. Kalesi ve surlarıyla iyi korunan Cartagena limanı da, bu yağmalamalardan büyük ölçüde yararlanmış. Gemilerle Ekvador ve Peru'dan gelen değerli mallar, daha sonra Panama kıstağından katır sırtında geçirilerek, Cartagena'ya ulaştırılıyordu. Kolombiya'nın iç kesimlerinden gelen diğer değerli mallar ise Magdalena Nehri yoluyla Cartagena limanına getirilirdi. Daha sonra, Cartagena'dan değişik mallarla yüklü hareket eden gemiler başka mal yüklemek için Küba'ya ve Porto Riko'ya uğrayıp en sonunda anavatan İspanya'ya ulaşırdı. Sömürge tarihi boyunca İngiliz, Holandalı ve Fransız korsanlarının hedefi olan Cartagena birkaç kere başarısız bir şekilde kuşatıldı. 1811 yılında bağımsızlığını ilan edip 1815 yılında yeniden İspanyolların eline geçen şehir, 1821 yılında bir daha kaybetmemek üzere hürriyetini kazandı. Simon Bolivar, Cartagena'ya "kahraman şehir" ünvanını verdi. Cartagena'yı ünlü kılan başka bir husus ise Tüm Latin Amerika'da "Gabo" olarak bilinen edebiyatçı Gabriel Garcia Marquez dir. Bogota üniversitesi kapandıktan sonra Cartagena'ya yerleşen Marquez'in, hukuk derslerinin ikinci senesini okuduğu üniversite, kariyerine gazeteci olarak başladığı eski "El Universal" gazetesinin ofisleri ve arada sırada oturduğu ev Cartagena'da bulunmakta. Ayrıca, Marquez'in "Kolera Günleri'nde Aşk", "Labirenti'ndeki General" ve "Aşk ve Öbür Cinler" romanlarında bahsettiği bazı mekanlar bu şehirde yer almakta. Gezi sırasında Cartagena Minor Katedrali'ni, San Pedro Claver Manastırı'nı, Engizisyon Sarayı'nı, Santo Domingo Meydanı'nda Kolombiyalı ünlü sanatçı Fernando Botero'nın yatan kadın anlamına gelen "Mujer Reclinada" heykelini görebilirsiniz. Santo Domingo, Bolivar, Los Coches, La Aduana gibi meydanlar ve çevrelerindeki sokaklar çeşitli sanatçılar, rengarenk geleneksel elbiseli seyyar meyve satıcıları, beyaz kıyafetli dansçıları ve müzisyenleriyle özellikle akşamları oldukça hareketli oluyor. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde.
26 Şubat 2025 Çarşamba Cartagena
Sabah, surların dışındaki bazı ilginç yerlerin gezilmesiyle
Dünya Mirası Cartagena'nın keşfine devam. Bir askeri mühendislik harikası olan "Las Murallas" adlı surlar, XX. yüzyılın ortalarında 'ilerici' belediye tarafından yıkılan küçük bir kısımı hariç çok iyi korunmuş durumda. Tarihi şehrin doğusunda 10 dakikalık yürüyüş mesafesinde bulunan Castillo San Felipe Kalesi'nin dıştan görülmesi. 1657-1762 yılları arasında San Lazaro Tepesi'nde inşa edilen Castillo San Felipe tüm İspanyol kolonilerinin gelmiş geçmiş en büyük kalesidir. Gerçekten zaptedilemez olan kale sayısız girişimlere rağmen, asla düşmemiş. Tedarik dağıtımını ve acil durumlarda tahliyeyi kolaylaştırmak için karmaşık bir tünel sistemi (bazıları ziyaretçilere açıktır) kalenin stratejik noktalarına bağlıydı. Şehrin en yüksek noktasında bulunan Convento La Popa Manastırı ile geziye devam. Manastırın tepesi, tarihi şehir ve geniş plajlara sahip tüm modern Cartagena'nın semtlerinin (Bocagrande, Laguito), Cartagena Körfezi'nin ve Karayip Denizi'nin enfes panoramasına hakim. Manga semti ile, Cartagena'nın keşfine devam. Tarihi şehri oluşturan ve birbirinden farklı üç önemli mahalle olan Santo Domingo, San Diego ve Getsemani'nin büyüleyici meydanlarında ve dar sokaklarında gezinti. Bohem atmosferli Getsemani, duvar resimleri, barları, küçük restoranları ve külüpleriyle eğlenceli bir mahalle. Yerel bir restoranda öğle yemeğinden sonra, istediğiniz gibi dolaşarak cazibedici Cartagena'nın nabzını hissetmeniz, daha fazla yer keşfetmeniz ve alış veriş yapabilmeniz için serbest zaman. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde.
27 Şubat 2025 Perşembe Cartagena - Bogota - İstanbul
Transfer saatine kadar serbest zamanın ardından, Cartagena havalimanına transfer ve Avianca Hava Yolları ile saat 10:07'de hareketle 11:36'da Bogota'ya varış. Uluslararası terminale geçip dönüş yolculuğu için gerekli işlemlerin yapılmasının ardından,
Türk Hava Yolları'nın TK801 no.lu uçuşu ile saat 15:40'ta İstanbul'a hareket.
28 Şubat 2025 Cuma Istanbul
Saat 16:30'da İstanbul havalimanına varış.