1. Gün İstanbul - İzmir - Menderes Magnesiası - Aydın
Sabah, Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan, saal 07:40'da kalkan Pegasus Hava Yolları uçuşu ile İzmir'e hareket ve saat 08:50'de varış.
Karşılama ve özel aracımızla Menderes Ovası'na doğru yola çıkış. Güzel manzaraları seyrederek kısa bir yolcuktan sonra Thorax Dağı eteğinde ve Gümüşçay kıyısında, M.Ö.4.yüzyılda Magnetler tarafından kurulmuş olan
Menderes Magnesiası Antik Kenti'ne varış.
Efes'ten sonra en büyük ikinci büyük kent olduğu düşünülen Magnesia'nın çevresi 1,5 kilometrelik bir alanı kapsayan surlarla çevriliymiş ancak günümüze sadece küçük bir bölümü ayakta kalabilmiş. Son yıllarda yapılan kazılarda önemli yapıları ortaya çıkarılan Antik Kent'in özellikle Stadyumu görülmeye değer. Magnesia'da ilk kazı, 1842-43'te Fransız hükümeti adına arkeolog ve gezgin Charles Texier tarafından gerçekleştirilmiştir. Kent hakkındaki asıl bilgiler ise 1891-93 yılları arasında, Berlin Müzeleri adına Carl Humann tarafından yapılan kazılara dayanır.
1984 yılında başlatılan son kazılar, 1986 yılından bu yana Kültür ve Turizm Bakanlığı adına, Prof. Dr. Orhan Bingöl başkanlığında sürdürülmektedir. Kentin baş tanrıçası Artemis olup kent, Hellenistik dünyanın en güzel Artemis Tapınağı ve kutsal alanına sahiptir. Son yıllarda yapılan kazı çalışmalarında ise dünyanın en büyük stadionu açığa çıkarılmıştır. Stadion, arenası ve oturma sıraları arasındaki podyum duvarlarında yer alan kabartmalarıyla ayrıcalıklı bir konumdadır. Bu
görkemli stadionun sunduğu veriler, Magnesia'nın "Yarışlar Kenti" olarak anılmasını sağlamıştır. Kabartmalarda genelde yarışma türleri ya da yarışmalarda verilen ödüller betimlidir. Kentin agorası, Pausanias'ın "Ionik Agora" olarak tanımladığı örneklerin başında gelir. Theatron'u ise tiyatro planlı yapıların nasıl yapıldığını adım adım öğreten bir okul niteliği taşır. Çarşı bazilikası, kiliselere öncülük eden planın en erken örneklerinden biridir. Ionia'da, Ephesos, Priene, Tralleis üçgeni ortasında, bu kentleri birbirine bağlayan yollar üzerinde önemli bir ticari ve stratejik konuma sahip olan Magnesia, tahıl üretimi ve bugün olduğu gibi inciriyle ünlüdür. Megnesia kazılarından çıkarılan bir çok kabartmayı İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde görebilirsiniz. Magnesia gezisinin ardından
Aydın'a varış ve otele yerleşme.
Öğlen yemeğinden sonra,
Aydın Arkeoloji Müzesi gezisi. Herodotos İonia hakkında şunu söylemiş:
"İonialılar kentlerini yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü altında ve en güzel iklimde kurulmuş kentler olarak nitelendirmişlerdir. Ne daha kuzeydeki bölgeler ne daha güneyde kalanlar ile bir tutulamaz. Hatta ne doğusu ne batısı kimisi soğuk ve ıslak kimisi sıcak ve kurak olur". İşte bu eşsiz coğrafyada yaşayıp gelişen kültürlere ait bir grup eser, zamanın Aydın Müzesinin çekirdeğini oluşturmakta. Tralleis, Magnesia, Alabanda, Nysa Arkaik Panionion, Kadıkalesi (Anaia), Tepecik Höyük kazılarında bulunan eserlerin sergilenmesi esas alınarak planlanan teşhirde yine bölgede bulunan Alinda, Amyzon, Piginda, Harpasa, Mastaura, Akharaka, Pygale, Orthosia gibi antik kentlere ait eserler ile müze tarafından yapılan kurtarma kazılarında elde edilen eserlere de yer verilmiştir. Müze gezisinin ardından serbest zaman. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
2. Gün Lagina - Stratonikeia - Alinda - Alabanda
Sabah, kahvatının ardından, sonra,
Çine Vadisi'nin harika manzaralarını izleyerek,
Yatağan'ın
Turgut Köyü'e hareket. Yerel halkın
Leyne diye adlandırdığı
Antik Lagina Turgut Köyü'nde bulunmakta. Stratonikeia'ya kutsal bir yol ile bağlı olan
Lagina, Stratonikeia Kenti'nin kutsal alanı olup, Anadolu'da
Tanrıça Hekate'ye adanmış tek tapınağı barındırmaktadır. Burada ilk kazılar 1891 yılında
Osman Hamdi Bey tarafından başlatılmış olup bulunan
Hekate Tapınağı frizleri İstanbul Arkeoloji Müzesi'ne götürülmüş ve günümüzde orada sergilenmekteler. Burada, dört yılda bir düzenlenen büyük törende tapınağın anahtarı Stratonikeia kentine götürülüp tekrar geri getirilirdi. Bu törenlerde bedava yenilip içilir ve hatta halka para dağıtılırdı. Yan duvarlarında, burada çalışan rahip ve rahibelerin isimleri bulunan
Propylon Kutsal kutsal yoldan alana giriş kapısıydı. Propylon gibi iyi korunmuş olan Hekate Tapınağı frizlerinin çoğu İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde, bir kısmı da Turgut köyündeki
Osman Hamdi Bey Evi'nde bulunmaktadır. Frizlerde, savaşlar sonrasında oluşan barış ve dostluk işlenmiştir. Helenistik Dönem'de, Bergama Zeus sunağındaki Telephos frizinden sonra, ilk defa burada barış konusunun işlendiği görülmekte. Kutsal alanın bir diğer önemli ve iyi korunmuş yapısı ise Tanrıça Hekate'ye adanan adakların sunulduğu ve kült törenlerinin yapıldığı Altar'dır. Bu ilginç kutsal alan gezisinden sonra, tarihin bir çok döneminde farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan
Stratonikeia'ya doğru yola devam. Hitit döneminde Atriya olarak anılan kent, M.Ö. 4. yüzyıldan sonra yoğun Helen göçü almış ve bu dönemde bir Helen kenti statüsü kazanmış. Helenistik dönemde Seleukos, Ptolemaios, Makedonyalılar ve Rodos arasında el değiştirmiş, MÖ. 130 yılında tamamen Roma egemenliğine girmiş ve daha sonra Türkler'in hakimiyetine geçmiştir. Bu nedenle, burada farklı medeniyetlerin izlerini görebilirsiniz. 1957 Depremi ve maden çalışmalarından dolayı halk Eskihisar'ı terk edince burası, Osmanlı ve Roma dönemlerinin karıştığı ıssız bir köye dönüşmüş. Efsaneye göre, Kent adını
Antiokhos ve
Stratonike'nin yaşadıkları gizli aşk hikayesinden almış. Şehrin merkezinde, meclis binası olduğu düşünülen dikdörtken bir yapı yeralmakta. Bouleuterion'un dış duvarında ise satılan malların fiyatlarının kayıtlı olduğu bir yazıt bulunmuştur. Böylece malların fahiş fiyala satışı önlenmiş. Burada, 180 metre olan boyuyla Anadolu'da bulunan en büyük
Gymnasium'u görebilirsiniz. Kadıkule tepesinde doğal bir eğim üzerine konumlanmış olan ve Greko Roman mimari özellikler taşıyan,
12.000 kişilik Tiyatro Helenestik döneme tarihlendirilir. Tiyatronun üst kısmında, iyon tarzında ve şehre hakim bir teras üzerinde inşa edilmiş olan
Augustus Tapınağı'nın heyecan verici kalıntılarını görebilirsiniz. Tabiatla ve Eskihisar'ın terk edilmiş evleriyle bir arada duran Antik Kent'in kalıntıları keşfetme keyifinin ardından, küçük bir köy lokantasında öğle yemeği. Aydın'a dönüş yolunda, Karpuzlu kasabasında bulunan, antik Karia bölgesinin önemli ve en iyi korunmuş antik kentlerinden biri olan
Alinda Antik Kenti'nde bir mola vererek agora, market binası, tiyatro ve surların gezilmesi. Son olarakta, Strabon'un ünlü eseri Geographica'da, "küfelerle yüklü bir eşeğe benzeyen iki tepenin eteğinde kurulmuş" bir şehir olduğunu yazdığı, iki tepenin eteklerinden Çine Ovası'na doğru yayılan
Alabanda'nın keşfi: Tiyatro, Bouleuterion, Zeus ve Apollon Tapınakları... Akşam yemeği ve geceleme otelde.
3. Gün Nysa - Afrodisias - Ödemiş - Birgi - Salihli
Sabah, kahvaltının ardından, gün boyunca, birbirinde güzel ve çok farklı olduğu kadar, çok az da tanınan Antik Kentleri ve şehirleri keşfetmek üzere yola çıkış. İlk durak Sultanhisar'ın kuzeyindeki
Mesogis Dağı eteklerinde konumlu ve M.Ö.3.yy. da iki şehir olarak kurulup, sonradan köprülerle birbirine bağlanan ve döneminin Karia kentleri arasında büyük öneme sahip olan
Nysa Antik Kenti: Strabon ve Stephanos yazılarında bu kentten çok bahsetmiş.
Strabon'un bu kentte eğitim gördüğü, bu sayede Nysa'nın önemli bir eğitim ve bilim merkezi olduğu, Strabon ve Stephanos dışında Filozof Apollonios, Aristodemos, Sostrados'nun da Nysa'da doğup ve yetiştiği bilinmekte. Tiyatro ve iki katlı Gerontikon günümüze çok sağlam bir şekilde ulaşmış ve hala çok etkileyici. yapılardır. Efes'de ki Celsus Kütüphanesi'nden sonra günümüze sağlam bir şekilde ulaşan tek kütüphaneyi burada görebilirisiniz. Geziden sonra Afrodisias istikametinde yola devam. Varışta 2017 senesinde
Dünya Mirası Listesi'ne alınan
Afrodisias Antik Kenti gezisi: M.Ö. 5. yüzyılda kurulan kent, Roma İmparatorluğu döneminde gelişmiş, M.Ö. 1. yüzyıl ile M.S. 5. yüzyıllar arasında, başta heykelcilik olmak üzere önemli bir sanat merkezi haline gelmiş, Afrodit Tapınağı'yla ve Afrodit adına yapılan törenlerle ün salmış. Ünlü fotoğrafcı
Ara Güler'in tesadüfen görerek gündeme getirdiği antik kent,
Prof. Kenan Erim'in olağanüstü gayretiyle bugünkü durumuna gelebildi. Harabelerin ve çok zengin heykel koleksiyonu barındıran müzenin gezisinden sonra, Karacasu'yun tipik bir köy lokantasında öğle yemeği. Yemekten sonra, çam ormanları arasındaki doğal oluşumları ve asırlık ağaçlarıyla meşhur
Ödemiş'e varış. Yöresel el sanatları, ipekçilik ve ipek dokuma tanınan
Ödemiş'in Pazarı'nı gezmek mümkün. Pazarda serbest zamanın ardından, Ödemiş doğumlu sanatçı
Bedia Akartürk'ün bugüne kadar almış olduğu ödüllerin, plaketlerin, çıkarmış olduğu plak ve kasetlerin, resimlerinin ve gittiği her yöreye ait yapmış olduğu bebeklerinin sergilendiği müzenin gezisi. Daha sonra, ahşaptan yapılan direkleri ve sol üst tarafındaki kuş sarayı ile dikkat çeken, 18.yüzyıldan kalma
Ödemiş Ulu Camii'nin ve arastasının gezilmesinin ardından Anadolu Beylikleri döneminde başkent olan
Birgi'ye doğru yola devam.
Birgi Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait bir çok mimari eser barındırmakta.
Aydınoğulları Beyliği'ne başkentlik yapmış olan şehir adeta bir açık hava müzesini andırmakta. Kentin tarihi sokaklarında gezinip,
Çakırağa ve
Sandıkoğlu Konakları ile
Ulu Cami ve
İmam-ı Birgi Türbesi'ni gördükten sonra
Salihli' doğru yola devam ve otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
4. Gün Salihli - Sardes - İzmir - İstanbul
Sabah, kahvaltının ardından
Sardes Antik Kenti'ne doğru hareket. Sart Beldesi'nde, Tmolos Dağları'nın eteklerinde bulunan
Antik Kent, Gediz Nehri'nin suladığı ovada ve Anadolu'nun içlerinden gelen ticaret yolunun üzerinde konumlanmış. Demir Çağında Lydia Krallığı'nın başkentidir. Ovanın 300 mt. üzerinde bulunan akropolisi kale gibidir. Akropolis'in eteğinde yer alan
Paktolos Nehri kente yalnızca su değil, altın da taşımıştır. Bugün bilinen madeni para yani sikkenin doğum yeri olan
Sardes, antik dünyanın önde gelen şehirleri arasındadır. Göl kıyısnda bulunan ve
Bin Tepeler diye anılan tümülüs mezarlık dünyanın en büyük tümülüs alanıdır. Şehre girişte dikkat çeken
Gymnasium'un arkasında
Hamam ve bin kişi alabilen
Sinagog ile yer mozaiklerive Sütunlu Çeşme çok iyi korunmuştur. Antik Kent gezisinden sonra öğle yemeği ve
İzmir'e hareket. Varışta, arzu ettiğiniz gibi
Kemeraltı Çarşısını, Antik Agora'yı, Kordon Boyu'nu veya Arkeoloji Müzesi'ni gezebilmeniz için
Konak Meydanı'nda serbest zaman. Saat 19:30'da İzmir Havalimanı'na transfer.
İzmir'den 21:35'te kalkan Pegasus Hava Yolları uçuşu ile İstanbul, Sabiha Gökçen Havalimanı'na hareket ve 22:45'de varış.