Sabah, Taksim ve Kadıköy'den Sabiha Gökçen Havalimanı'na transfer. Pegasus Hava Yollarının saat 06.00'da ki uçuşu ile Adana'ya hareket ve 07.25'te varış. Karşılama, Antik Kilikya'nın en önemli şehri olan Adana'yı tanımak üzere şehir merkezine doğru yola çıkış. İlk olarak, 1924 yılında, Cumhuriyetin ilanından hemen sonra kurulup Türkiye'nin en eski on müzesinden biri olan Adana Arkeoloji Müzesi gezisi. Müze, çok kısa bir süre önce eski bir fabrikadan dönüştürülen yeni binasına taşındı ve son olarak mozaik bölümüyle birlikte sahib olduğu eserlerin tamamı na yakını burada, son derece modern tekniklerle sergilenmekte. Müze gezisinin ardından, Adana'ya özel ev yemeklerini tadacağınız, sizler için özel olarak hazırlanmış öğle yemeği. Öğleden sonra Adana'nın keşfine devam: 4.yüzyılda yapıldığı bilinen 319 metre uzunluğunda ve 13 metre yüksekliğindeki yuvarlak kemerli Taşköprü; bugün Atatürk müzesine ev sahipliği yapan Suphi Paşa Konağı; anılarda keyifli bir yolculuk yapacağınız Adana Sinema Müzesi; Ulu Camii; Yağ Camii; ülkemizin en büyük saat kulesinin bulunduğu Büyük Saat Meydanı; her köşesinden kebab dumanları yükselen Kazancılar Çarşısı; 1540 yılında, klasik Osmanlı medreseleri planında yapılmış Ramazanoğlu Medresesi tarihi şehirde gezilecek yerler arasında. Gezinin ardından, şehir merkezindeki Divan Otel'e yerleşme.
Akşam yemeği, şehrin çok yakınında, portakal bahçelerinin ortasında, Adana sokak lezzetlerinin tadımı.

Kahvaltının ardından, Adana'ya 64 km mesafede bulunan Alman (Varda) Köprüsü' nü gezmek üzere hareket. 19.yy ın sonunda Almanlar tarafından inşa edilen Hicaz Demiryolu'nun bir parçası olan, 172 mt. uzunluğunda ve 99 mt. yüksekliğindeki bu köprü, bir çok tanınmış film sahnesine de konu olmuş. Daha sonra, Tarsus'a doğru yola devam ve tarihi ve coğrafyası ile Neolitik dönemden beri çeşitli kültürlerin kaynaşma noktası olan ve Antik Kilikia'da stratejik bir öneme sahip Tarsus'un keşfi. Asurlular, Persler ve Yunan medeniyetlerinin iz bıraktığı bir yer olan Tarsus, bir zamanlar hıristiyanlar için oldukça önemli bir dini merkezdi. Öğle yemeğinin ardından şehir turuna, erken hıristiyan misyonerleri arasında Aziz Pierre ile birlikte en çok tanınan ve en etkili isimlerden olan Tarsus doğumlu Aziz Paul'un inşa ettirdiği söylenen kilise ile başlayacağız. Kilisenin tavanında Hz. İsa, dört İncil yazarı ve melek fresklerinin tasvir edilmiş. Kilisenin hamisi Aziz Paul'ün Hristiyanlık aleminde, dinin Kudüs'ten Anadolu'ya ve buradan da Avrupa'ya yayılmasında çok önemli bir rol oynadığı için ayrıcalıklı bir yeri vardır ve bu nedenle Tersus Hristiyanlar için önem arzeder. St. Paul Kilisesi ve kuyusu ruhani bir merkez olarak mevcut geleneksel kent dokusu ile bütünleşmiş biçimiyle, 2000 yılında UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'ne alınmıştır. Daha sonra, Cami-Nur adıyla anılan 16.yüzyıldan kalma Ulucami, Makam-ı Şerif Camii ve Yahudileri Babil esaretinden kurtaran peygamber olarak bilinen Peygamber Danyal'ın Kabri, St Paul Kuyusu, Antik yol ve Kleopatra Kapısı ile tarihi Tarsus evlerini gezerek, Tarsus Şelaleleri'nde çay molası ve Adana'ya dönüş.
Akşam yemeği Yelken Kulübü'nün, göle karşı konumlu ve keyifli ortamında.

Sabah kahvaltısının ardından Karatepe'ye doğru yola çıkış. 1945 yılında bir gezi sırasında Prof. Helmuth Theodor Bossert, o zaman henüz asistan olan Halet Çambel, Nihal Ongunsu ve Muhibbe Darga'nın birlikte Aslanlı Taş'ı keşfeder, daha sonra bu taşı aklından çıkaramayan Prof. Bossert bu konuda çalışmaya başlar ve Dr. Ludwig Budde ile 1954 yılında kazı alanında çalışmaya başlarlar. Ören yerinin adını da Prof Bossert verir. Aslantaş Barajı Gölü Kıyısında 55.000 m2 büyüklüğün de ve Milli Park içerisinde yer alan açık hava müzesi 2007 yılında ziyarete açılmıştır. Bu alan son Hitit dönemine rastlayan M.Ö. 8 yy'da kendisini "bölge hükümdarı" olarak tanıtan Asativata tarafından kuzeyden gelecek saldırılara karşı bir sınır kalesi olarak yaptırılmış. Karatepe'yi gezdikten sonra İskenderun'a hareket. Yol üzerinde bulunan Çukurova'nın tek ve ayakta kalmış en güzel amfi tiyatrosunun da bulunduğu, büyüklüğü ve yapısıyla arkeoloji dünyasında heyecan yaratan Kastabala Antik Kenti'nde mola. Ceyhan Nehri'nin kuzeyden batıya doğru çizdiği geniş kavis içinde bulunan Hierapolis Kastabala Antik Kenti kazı çalışmaları halen devam etmekte. Bir ortaça kalesi ile taçlı kayanın eteğinde kurulu olan antik kentte iki sütunlu cadde, hamam, tiyatro ve stadyum ile iki kilise, su kemeri ve çeşitli kalıntılar bulunmakta. Antik kentte kısa bir gezinin ardından, İskenderun'a doğru yola devam. Şehre varışta, keyifli bir mekanda öğle yemeğinde, İskenderun karidesleri ve mutfağının tadımı. Öğle yemeğinin ardından, 1930'lardan kalma üç katlı tarihi bir binada bulunan ve denizcilik tarihini anlatan çok ilginç eserlerin sergilendiği Deniz Müzesi gezisi. Daha sonra, Antakya'ya doru yola devam. Varışta otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Sabah, kahvaltının Aralık 2014'te yeni yerinde açılan Hatay Arkeoloji Müzesi gezisi. Müze eskiden beri barındırdığı eşsiz güzellikteki mozaiklerle tanınır. Çok detaylı işlenmiş ve muhteşem renklere sahip mozaik koleksiyonu dünyada büyüklük açısından ikincidir. Müze aynı zamanda dünyanın üçüncü büyük sikke koleksiyonuna da ev sahipliği yapmakta. Ardından Antakya keşif gezisine devam: Dünya'nın ilk ışıklandırılmış caddesi olduğu söylenen Kurtuluş Caddesi'nde ve eski Çarşı kültürünü doyasıya yaşayacağınız Uzun Çarşı' da keyifli bir yürüyüşün ardından, Sarımiye Camii, camiinin yanında yer alan Katolik Kilisesi ve camiinin karşısındaki Sinagog'u ziyaret edip (Kilise ve Sinagog kapalı olabilir, bu durumda dışdan gezilecek) eski sokakların havasını soluduktan sonra, çarşıda serbet zaman. Daha sonra, yöre yemeklerini tadacağınız lezzetli bir öğle yemeği. Yemekten sonra St. Pierre Kilisesi gezisi ve tarihi şehir merkezinin son bir keşfi. Daha sonra Harbiye Şelelerine doğru hareket. Şelalerin çevresinde ve Harbiye semtinde serbest zaman. Ardından havalimanına transfer ve Pegasus Hava Yollarının saat 17.50'daki uçuşu ile Sabiha Gökçen Havalimanı'na hareket ve 19.30'da varış. Alandan Kadıköy ve Taksim'e transfer.