06 Eylül 2025 Cumartesi İstanbul>Konya (Tren ile) - Beyşehir - Eğirdir - Sagalassos
(Öğle Y., Akşam Y.)
Sabah, Söğütlüçeşme Tren Garı'dan, saat 06:30'da kalkan Konya Hızlı treni ile hareket ve saat 11:19'da Konya'ya varış. Karşılama, öğle yemeği ve Türkiye'nin 3.cü büyük gölü olan
Beyşehir'e doğru hareket. Gölün hemen kıyısında kurulmuş olan Beyşehir, yüzyıllardır önemli bir yerleşim yeri oluşturmuş. 1299 yılında inşa edilen
Eşrefoğlu Camii ise Türkiye'nin en büyük ahşap tavanlı ulu camii olup ahşap işçiliği ve kök boya ile yapılan süsleri bir şaheserdir. Camii ve hemen yanında bulunan Bedesten ile İsmail Ağa Medresesi gezisi. Daha sonra, kısa bir yolculuğun ardından,
Eflatunpınar Hitit Çeşmesi gezisi: Bir doğal su kaynağına yapılmış olan ve üzerinde fırtına ve güneş tanrılarının kabartmaları bulunan bu ilginç geç hitit anıtı üzerine çok fazla bir bilgi ve araştırma bulunmamakta. Hitit Çeşmesi'ni gezdikten sonra
Eğirdir Gölü'ne doğru yola devam. Eğirdir, Göller Bölgesinin merkezi sayılır ve gelirkende göreceğiniz devasa elma bahçeleriyle tanınır. Göl üzerinde bulunan Yeşil Ada'da gezerek bu çok güzel göl ve dağ manzaralarını seyredebilirsiniz. Göl kıyısındaki yerel bir lokantada alacağınız erken akşam yemeğinde
göl levreği tadımı. Yemekten sonra Ağlasun'a doğru yola devam ve
Sagalassos Lodge&Spa'da geceleme.
07 Eylül 2025 Pazar Sagalassos ve Kremna Antik Kenti - Burdur - İnsuyu Mağarası (Kahvaltı, Öğle Y., Akşam Y.)
Sabah kahvaltının ardından,
Sagalassos Antik Kenti gezisi için hareket. 1706 da Fransız gezgin Paul Lucas tarafından keşfedilen bu antik kentteki kazı çalışmaları 1990 yılından beri Belçika Leuven Üniversitesi ekibi tarafından yürütülmekte. Antik kent gezisi, Dünyanın en yüksek rakımlı antik tiyatrosu; Marcellum (gıda pazarı); Meclis Binası; Antoninler Çeşmesi; Agora; Odeon; Roma Hamamı; Eski çağlardan beri suları akan hellenistik çeşme; Neon Kütüphanesi; Çömlekçiler Mahallesi ve diğer yapıtları kapsayacak şekilde devam edecek... Öğle yemeği için Lodge'a geri dönüş. Yemekten sonra
Kremna Antik Kenti'ne doğru hareket. Kremna, yunancada uçurum demek ve buraya gelince neden şehrin bu adı aldığını da apaçık göreceksiniz. Buradan göreceğiniz, Aksu Vadisi'ne ve Karacaören Barajı'na doğru uzanan panoramanın insanı etkilememesi mümkün değil. Surlarla çevrili kentin bugün görünen kalıntıları Roma dönemine ait. Harabeleri gezdikten sonra
Burdur'a hareket. Varışta, Sagalassos, Kremna ve Kibyra kazılarında bulunan heykel ve diğer kalıntıların sergilendiği, bir müzecilik harikası,
Burdur Arkeoloji Müzesi gezisi. Daha sonra şehrin tarihi sokaklarını ve şehir merkezini dolaşıp, ardından
İnsuyu Mağarası'na hareket: Uzunluğu 597 m ve en geniş yeri 80 m dolayında olan bu mağara birbirine bağlı 9 boşluktan oluşmuş. Boşluk yanaklarında birikmiş suların oluşturduğu gölcükler mağara tabanından geçen karstik bir yer altı akarsuyu ile birbirine bağlanmışlar. Karstik yapının zamanla erimesi ve aşınması sonucunda mağara içinde meydana gelen sarkıt ve dikitler muhteşem görüntüler sunmakta. Gezinin ardından Ağlasun'a geri dönüş.
Akşam, lodge'un restoranında veya hava durumuna göre havuz başında, Ağlasun'lu Hanımlar'ın hazırladıkları, Romalılardan beri süren geleneğin ürünlerinden oluşan yerel lezzetlerin tadımı.
08 Eylül 2025 Pazartesi Kapıkaya - Yazılı Kanyon - Adada Antik Kenti - Kovada Gölü
(Kahvaltı, Öğle Y., Akşam Y.)
Sabah, dağların tepelerinde konumlamış antik kentler ile türkuaz rengi göllerdeki gökyüzü yansımaları arasında geçireceğiniz bir güne başlamak üzere, güzel bir kahvaltının ardından
Kapıkaya Antik Kenti doğru hareket. Yaklaşık bir saat mesafede buluna Kapıkaya'ya varışta kısa bir mesafeyi de yürüyerek aşarak, dağların doruğunda konumlanmış bu gizemli yerleşime ulaşma. Oldukça dik bir dağın tepesinde ve çok korumalı bir alanda bulunan antik kentin adı bilinmemekle birlikte Sandallion, Minassos, Tityassos gibi kentlerden birisi olduğu düşünülmekte. Sagalassos'a benzer bir yapı dokusu olan kent, dağın tepesinde adeta asılı durmakta. Harabeleri gezerek, olağanüstü güzellikteki panoramayı seyrettikten sonra
Yazılı Kanyon'a doğru yola devam: Az bilinen bir doğa harikası bir milli park; Yazılı Kanyon adını ise, ünlü şair
Epiktetos'un buradaki kayaları oyarak yazdığı ünlü
Hür İnsan Üzerine Şiirden almakta. Kanyonun harika manzaralarını izlemek için bir yürüyüşün ardından, keyifli bir öğle yemeğinde, bu sularda yetişen alabalıkların tadına bakma. Daha sonra
Adada Antik Kenti 'ne hareket. Çevresi çam ve ardıç ağaçlarıyla kaplı tepeler tarafından sarılmış olan antik kent sadece bölgenin değil Anadolu'nun en sağlam kalabilmiş antik kentlerinden biri olup helenistik devirden itibaren kendi sikkelerini basmıştır. Harabelerin günümüzde toprak üzerinde kalan bölümleri muhteşem bir görüntü sergilemekte. Geziden sonra
Kovada Gölü'ne doğru yola devam. Kovada Milli Parkı içinde bulunan gölün kıyıları ve bahar aylarındaki göçmen kuşların hareketliliği tam anlamıyla bir doğa şaheseri. Kovada Gölünün etrafı, sık ormanlık alanlar, ormanlık dağlar ve kısmen meyva bahçeleriyle kaplı. Bu nedenle göl görüntüsü ve manzarası büyüleyici. bu olağanüstü manzarayı seyredebilmek için bir moladan sonra Ağlasun'a geri dönüş. Akşam yemeği ve geceleme
Sagalassos Lodge&Spa' da.
10 Eylül 2025 Çarşamba Salda Gölü - Kibyra Antik Kenti - Elmalı (Kahvaltı, Öğle Y., Akşam Y.)
Sabah, kahvaltıdan sonra
Salda Gölü'ne doğru yola çıkış. Salda Gölü, Göller Bölgesi içinde, ormanla kaplı tepeler, kayalık araziler ve küçük alüvyal ovalarla çevrili hafif tuzlu karstik bir göldür. 184 metreye varan derinliği ile Türkiye'nin üçüncü en derin gölü olup Dünya'da ki Mars özelliği gösteren iki yerden biridir. Göldeki magnezyum yüklü beyaz kayaların aynısı Mars'ta da olduğu için buraya Mars yüzeyli göl denmekte. Gölün toprak yapısının sahip olduğu mineraller sayesinde, göl suyunun bazı cilt hastalıklarına karşı tedavi edici etkisi vardır. Suyunun temiz ve berrak oluşu ve turkuaz rengi, güneybatı ve güneydoğu kıyılarında yer alan küçük kumsalların, okyanus adalarını andırmalarına neden olmakta. Çeşitli molalar vererek gölün çevresini keşfettikten sonra Batı Toroslar'ın bir cevheri olan
Kibyra'ya hareket. Varışta öğle yemeği. Gölhisar'ın kuzeybatısındaki tepelere konumlanan
antik şehirde göreceğimiz en önemli mimari yapıtların başında Stad, Agora, Tiyatro, Meclis Binası gelmekte. Kibyra; Kabalis ve daha sonraki adlandırılmasıyla Kibyratis bölgesinin merkezidir. Kuzeyde Frigya, batıda Karya ve Likya, doğuda Pisidya ile çevrelenen bu bölge, antik dönemden günümüze güneydeki limanları iç bölgelere bağlayan bir kavşak konumundadır. Asia Eyaleti'nin önemli bir parçası olan kent, M.S. 23'de geçirdiği büyük depremle önemli ölçüde tahrip olmuşsa da, İmparator Tiberius'un yardımlarıyla tekrar imar edilmiş ve kent imparatora şükranlarını belirtmek için ismini "Caiseria Cibyra" olarak değiştirmiştir. MÖ 43'de Likya bir Roma Eyaleti olduğunda, daha önce Asia Eyaleti sınırlarında olan kentin, Likya Eyaleti'nin bir parçası haline gelmiş. Strabon; Kibyra'lıların Pisidya, Solym, Hellen ve Lidya dilleri olmak üzere dört dil kullandıklarını, demir işçiliği ve kakmacılıkta usta olduklarını aktarır. Ayrıca epigrafik ve arkeolojik araştırmalar, dericilik ve seramik üretiminde önemli bir merkez olduğunu ortaya çıkarmış. Antik Kent gezisinden sonra,
Elmalı'ya doğru yola devam. Varışta,
Elmalı Arkeoloji Müzesi gezisi: Bu müzede elmalı hazinesinin olağanüstü güzellikteki sikkelerini ve civar kazılardan gelen, çok iyi korunmuş mezar odalarını görebilirsiniz. Ardından şehrin restore edilmiş ve çok etkileyici görünüm kazanmış arastasını ve Abdal Musa Türbesi'ni gezip otele yerleşme. Akşamüstü, gün batımında oluşan muhteşem renkleriyle,
Likya Şarapları'nın Bağlarını gezip, şaraphanede yeni ürünlerin hazırlanışını gördükten sonra, bağevinde hazırlanan şarap tadımlı akşam yemeği. Geceleme
Tu-Ba otelde.
11 Eylül 2025 Perşembe Elmalı - Arykanda - Kaş (Kahvaltı, Öğle Y., Akşam Y.)
Sabah, kahvaltının ardından
Arykanda Antik Kenti'ne hareket. Denizden 800 mt. yüksekte, arkasını sarp kayalıklara vererek inşa edilen bu kentin son derece etkileyici bir görünümü vardır. Pax Romana'nın sağladığı huzur ortamında gelişen Arykanda 240 senesindeki Büyük Likya Deprem'inde çok yıkım görmüş fakat bundan sonra bile tüm Arap akınları ve haçlı istilasına rağmen yaşamaya devam etmiş. Kent 11'nci yüzyıldan itibaren Türkmenlerin hakimiyetine geçmiş. 1838 senesinde İngiliz gezgin Charle Fellows'un ziyaretiyle yeniden hatırlanan Arykanda'nın kazıları, 1971 senesinden itibaren, yaşamını Antik Likya'nın keşfine adayan Prof. Cevdet Bayburtlu başkanlığında Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi tarafından yürütülmüş. Bu Kent'in etkileyici harabeleri arasında Tiyatro, Hamam, Gymnasium, Odeon, Agora gibi bir çok oldukça iyi korunmuş binayı görebileceğiniz gibi karşınıza çıkacak en ilginç yapılar ise Aykırıçay kaynağının bulunduğu yerdeki kayalığın üzerinde yapılmış olan su yolları ile şehrin tüm binalarının iki misli bir alanı kaplayan Nekropol'ü olacaktır. Gezinin ardından, muhteşem manzaralar seyredeceğiniz dağ yollarından
Kaş'a doğru yola devam.
Kaş, Antiphellos Antik Kenti'nin günümüze kadar yaşayan uzantısıdır. Meis Adası'nın karşısında ve muhteşem koyların ortasında bulunan bu eski balıkçı kasabasının dar sokakları, küçük ve sempatik cepheli evleri, renkli dükkanları insanı gizemli bir dünyaya doğru sürükler. Kaş'da serbest zaman ve öğle yemeğinin ardından otele yerleşme. Barbarossa otelin harika sahilinden faydalanıp denize girebileceğiniz serbest öğleden sonra. Akşam yemeği ve geceleme
Barbarossa Otel'de.
12 Eylül 2025 Cuma Patara - Xantos - Leton - Kalkan (Kahvaltı, Öğle Y., Akşam Y.)
Sabah, kahvaltıdan sonra
Patara'ya hareket. Muhteşem plajın üzerinde kısa bir mola ve antik kentin harabelerinin keşfi.
Patara, Antik Lykia Birliği içinde Pınara, Xanthos, Olympos ve Myra gibi önemli bir şehir olup üç oy hakkına sahipti. Bir liman şehri olan Patara, Xanthos vadisinde denize açılabilecek tek yer olması nedeniyle tarih boyunca önemli kent olma özelliğini devam ettirmiş. Burada Roma Dönemi'ne ait bir çok hamamın bulunması, limandaki hareketliliğin göstergesidir. Günümüzde ayakta olan Tiyatro, Odeon, Agora, Ana Cadde gibi binalar görülmeye değer, ancak çağlar boyunca önemini koruyan bu antik kentte restorasyon çalışmaları devam eden
Patara Deniz Feneri tek başına bir ilgi odağıdır. Patara gezisinden sonra,
1988 senesinden beri Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Letoon ve Xantos'a hareket.Kınık köyü yakınlarında bulunan Xanthos, Antik Çağda Likya'nın en büyük idari merkezi idi. Pers egemenliğinde tamamıyla yanan Kent daha sonra tekrar inşa edilmiş ve M.Ö. II. yy.da Likya Birliğinin başkenti olma görevini üstlenmişti. Likya geleneksel tarzı ile Helenistik ve Roma dönemi etkileri görülen Xantos, özellikle mezar yapılarıyla tanınır. Buradan 4 km. sonra Antik Çağda Likya'nın dini merkezi olan
letoon'u görmek mümkün. Bu kutsal alanda Leto, Apollon ve Artemis tapınakları ile birlikte, bir manastır, bir çeşme ve Roma Tiyatrosu kalıntıları bulunmaktadır. Bu son derece ilginç gezilerden sonra, otele dönüş yolunda
Kalkan'da yemek molası. Kaş'dan farklı fakat bir o kadar sempatik sahil kasabasını keşfettikten sonra öğle yemeği ve otele dönüş. Barbarossa otelin harika sahilinden faydalanıp denize girebileceğiniz serbest öğleden sonra. Geceleme ve akşam yemeği
Barbarossa Otel'de.
13 Eylül 2025 Cumartesi Kaş'da Serbest Gün (Kahvaltı, Akşam Y.)
Sabah, saat 10:00'a kadar alabileceğiniz kahvaltıdan sonra otelde tam gün ve öğle yemeği serbest. Gün boyu denizin tadını çıkarabilir, Kaş'da keyifli gezintiler yapabilir veya eğer vize sorununuz yoksa, Kaş'ın karşısında, 45 dk.lık mesafede bulunan
Meis Adası'nı keşfedebilrsiniz. Geceleme ve akşam yemeği
Barbarossa Otel'de.
14 Eylül 2025 Pazar Kaş - Kekova Batık Şehir - Myra - Antalya - İstanbul (Kahvaltı, Öğle Y.)
Sabah, kahvaltıdan sonra otelden hareket ve
Üç Ağız 'a doğru yola devam.
Üç Ağız, Kekova Körfezi kıyısında, Antik Theimussa Kenti harabeleri üzerine kurulmuş ufak ve sempatik bir köydür. Kıyısında, çok romantik bir görüntü veren yarı batık mezarlar görebilirsiniz. En önemliside buradan bineceğiniz
balıkçı tekneleriyle 2. Yüzyılda depremle yok olan
Antik Dolkisthe Kenti'nden kalma Batık Kent Harabeleri'ni keşfedebilirsiniz.
Burada keyifli bir tekne turu ve öğle yemeğinden sonra,
Myra'ya hareket. İlk olarak
Myra'nın limanı Andriake'de, M.S. 129 yılında inşa edilen
"granarium" yani tarihi tahıl ambarı dönüştürülerek oluşturulan
Likya Uygarlıkları Müzesi gezisi. Müze'de Myra, Patara, Xanthos, Tilos, Pınara, Olympos, Arykanda ve Antiphellos gibi
Likya Birliği'ni oluşturan farklı kentlerde yapılan kazılarda keşfedilmiş, her biri Likya halkının dinî inançları, ekonomik ve sosyal yaşamı hakkında ipuçları veren eserler sergilenmekte. Müze'nin açık hava bölümünde ise aslına uygun olarak yapılmış bir Roma ticaret gemisi ile Antik Çağ'da limana yüklerin nasıl getirildiğinin canlandırıldığı ilginç bir bölümü görebilirsiniz. Daha sonra,
Aziz Nikolaos Kilisesi'ni ziyaret. 3. yüzyılın ikinci yarısında Patara'da doğup Myra'da piskoposluk yapmış olan Aziz Nikolaos'ın saygın dini kişiliği öldükten sonra aziz mertebesine ulaşmasını sağlamış.
Aziz Nikolaos, Hollanda ve ingiliz dillerinde Santa Klaus olarak tanınmış ve Kuzey Avrupa ülkelerinde çocukların koruyucusu ve sevindiricisi
Noel Baba geleneği Aziz Nikolaos inancıyla bütünleştirilerek yarı dini ve çok popüler efsanevi bir kişinin yaratılmasına sebep olmuş. Noel Baba hep karlar ve kızaklar üzerinde tasfir edilsede esasında yaşadığı yer Akdeniz kıyısındaki Myra'dır. Burada bulunan Aziz Nikolaos Kilisesi, Bizans sanat tarihinin önemli bir anıtı ve Orta Bizans Dönemi'nin seçkin bir örneğidir. Kiliseyi gezdikten sonra
Myra harabelerine doğru devam.
Myra Antik Kenti, aynı adı taşıyan ova üzerinde kurulmuştur. Myros nehrinin (Demre Çayı) batısındaki ulaşıma elverişli kanal ile şehrin denizle bağlantısı sağlanmaktaydı. Kanalın diğer yanında yer alan
Andriake (Çayağzı) Limanından da bölgenin deniz ulaşımı ve ticareti yürütülmekteydi. Myra Antik Kenti özellikle Likya Dönemi kaya mezarları ve Roma Dönemi tiyatrosu ile ünlüdür. Buradaki tiyatro maskı şeklindeki taş friz kabartmaları ve kaya mezarları çok etkileyicidir. Myra gezisinden sonra
Finike'de öğle yemeği ve sonrasında
Antalya'ya doğru yola devam. Varışta eski liman gezisi ve ardından
Antalya şehir merkezinde serbest zaman. Saat 18:00'de
Antalya Havalimanı'na transfer.
Antalya Havalimanı'ndan saat 19:50'de kalkan, AJet Hava Yolları'nın VF3037 no.lu uçuşu ile Sabiha Gökçen Havalimanı'na hareket ile saat 21:10'da İstanbul'a varış.