08 Ekim 2025 Çarşamba İstanbul - Doha
İstanbul Havalimanı'ndan, Qatar Hava Yolları'nın QR 246 no.lu uçuşu ile saat 20:05'te Doha'ya hareket.
09 Ekim 2025 Perşembe Doha - Chengdu - Urumçi
Saat 00:15'te Doha'ya varış ve buradan Qatar Hava Yolları'nın QR 860 no.lu uçuşu ile saat 02:20'de Chengdu (Çengdu) ya hareket. Saat 14:55'te Sichuan eyaletinin başkenti Chengdu'ya varış. Buradan, China Southern Hava Yolları ile Çin Halk Cumhuriyeti'nin Kuzeybatısında yer alan Sincan bölgesinin başkenti Urumçi'ye hareket. 3 saat 40 dakika süren bir uçuştan sonra Urumçi'ye varış. Karşılamanın ardından, şehir merkezinde bulunan otelimize transfer ve yerleşme. Geceleme otelde.
10 Ekim 2025 Cuma Urumçi
Resmi anlamda "Sincan (Xinjiang) Uygur Özerk Bölgesi" olarak ifade edilen ve kısaca Xin olarak da adlandırılan bölge, Çin'in Batı hattında kalan Uygur Türkleri'nin yaşadığı ve Doğu Türkistan olarak isimlendirilen özerk bölgesidir. Toplam yüzölçümü 1 milyon 660 bin kilometrekareyi geçen Xinjiang, ülke toprağının altıda birisini oluşturarak Çin'in yüzölçümü bakımından en büyük eyalet düzeyindeki idari bölgesi durumundadır. Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi, tarihiyle, kültürüyle, sanatıyla, ekonomisiyle, kalkınmasıyla, başarılı şehirleşmesiyle son derece gelişmiştir. Bu bölge, uzun tarihi boyunca İç ve Orta Asya'da kurulmuş olan Türk devletlerinin ve hanlıklarının merkezi olup Çin'in ayrılmaz bir parçası olmuş. "İyi otlak" anlamına gelen Urumçi, Doğu Tanrı Dağları (Tian Shan) silsilesinde kuzey yamaçları boyunca uzanan verimli bir kuşak içinde yer almakta. Bir zamanlar Çin'den Akdeniz'in kıyılarına kadar ticaretin yapıldığı ve birçok güzergâhın olduğu tarihî İpek Yolu üzerindeki en önemli noktalardan biri olan Urumçi, Çin'in batıya açılan en önemli kapılarından biridir. Sabah, bölgenin binlerce yıllık tarihine ışık tutan, 40.000 den fazla eserin sergilendiği Sincan Tarih ve Etnografya Müzesi'ni ziyaret. Müze, ayrıca, Taklamakan çölündeki Tarım Havzası'nda bulunan ve en ünlüsü "Lolan güzeli" (Xiaohe) olan 4000 yıllık mumyaları barındırmakta. Xinjiang'ın olmazsa olmazı Uygur şarkıları ve dans gösterileri eşliğinde geleneksel Sincan mutfağından oluşan öğle yemeğinin ardından, şehir turu için hareket. Urumçi'nin kalbi ve cazibe merkezlerinden biri olan, şehrin manzarasına hakim, harika bir parkın bulunduğu Hongshan Kızıl Dağ gezisi. Dağın adı oluştuğu mor kumtaşı konglomeradan gelmektedir. Büyülü efsanesi ve uzaktaki Bogda Zirvesi'nin muhteşem manzarası nedeniyle kutsal bir yer olarak kabul edilmektedir. Burada yükselen Hongshan Pagodası, Qing Hanedanlığı'ndan kalma 200 yılı aşkın bir mirastır. Ayrıca burada Dev Buda Tapınağı görmek mümkün. Daha sonra, tuğla mimarisiyle ipek yolunun geçmişini yansıtan, Uygurlar'ın yanı sıra Çinli Hui Müslümanları ve ülke nüfusunun çoğunluğu oluşturan Han turistlerinin uğrak yeri olan ve Erdaoqiao Çarşısı olarak da adlandırılan Sincan kapalı çarşısının keşfi. Akşam yemeği yerel bir restoranında. Geceleme otelde.
11 Ekim 2025 Cumartesi Tanrı Dağları - Tanrı Gölü - Turfan
Kahvaltının ardından, doğudan başlayıp batıda Kazakistan'a kadar 1700 kilometre boyunca uzanan, kuzeyden güneye de 300 kilometre genişliğindeki, Sincan (Xinjiang) ın toplam yüzölçümünün dörtte birini oluşturan heybetli Tanrı (Tian Shan) Dağları'na doğru yola çıkış.
Dünya Mirası olan Tanrı Dağları, Xinjiang'ın ortasından geçerek bölgeyi kuzey ve güney olarak ikiye böler ve doğal görünümleri birbirinden çok farklı Sayram ve Cungar Havzaları'nı şekillendirir. Çin'in en geniş buzullarına ev sahipliği yapan ve ortalama rakımı yaklaşık 4 bin metre olan Tanrı Dağları'ndan eriyen karlar, Sincan'ın başlıca su kaynağı olup verimli topraklarını besler. Yaklaşık iki saat süren bir yolculuğun ardından, Urumçi'nin 100 kilometre doğusunda ve 1980 metre yükseklikte bulunan Tanrı (Tian Chi) Gölü'ne varış. Bu göl, Tanrı Dağları'nın bir bölümü olan Bogda Dağı kuşağında bulunan ve en üst düzey doğal alan olarak sınıflandırılmış olan kristal berraklığındaki göl "Tanrı Dağları'nın incisi" olarak nitelendirilmekte olup, eski çağlardan beri efsanelerin ana mekânı olmuştur. Batı Yakası'nın Tanrıçası olarak bilinen güzeller güzeli ve şefkatli bereket Tanrıçası Xi-Wang-Mu, burada yaşarmış. "Altın anne" anlamına gelen "Jinmu" diye de adlandırılan Xi-Wang-Mu, ölümsüzlerin kraliçesidir ve koruduğu Kwunlun Dağı'ndaki Batı Cenneti'nde ölümsüzlerle birlikte yaşar. Ölümsüzlük meyvesini veren hayat ağacının (şeftali ağacı) Xi-Wang-Mu'nun Kwunlun Dağı'ndaki sarayında bulunduğuna inanılır. Taoistlere göre cennet ile ilişkilendirilen Kwunlun Dağı, yer altı dünyasına açılan bir geçite de ev sahipliği yapar. Yol üzerinde, ovalarda yaşayan Kazak ve Moğollar'ın yurtlarını görmek mümkün. Xinjiang'da Uygur ve Hanlar'dan sonra en kalabalık nüfusa sahip üçüncü topluluk olan Kazaklar'ın büyük bir bölümü hayvancılıkla geçinir. Gölde tekne turu, gezi ve civarda alınacak öğle yemeğinin ardından, Turfan'a doğru yola çıkış. Tanrı Dağları'nın göz alıcı manzarası eşliğinde ve sonra üzüm bağları arasından geçerek bir yolculuğun ardından akşamüstü Turfan'a varış ve otele yerleşme. Akşam yemeği yerel bir restoranında. Geceleme otelde.
12 Ekim 2025 Pazar Turfan
Şarap ve meyve diyarı olan Turfan, Gobi ve Taklamakan çöllerinin arasında bir vaha gibidir. Şehir, dünyadaki en alçak yerler arasında ön sıralarda gelen Turfan Çöküntü Havzası'nın kuzey kenarında kurulmuş. Havzanın en çukur yerindeki Ayding Gölü, deniz seviyesinin 154 metre altında. İpek Yolu üzerinde çok önemli bir mola yerinde kurulu bulunan, Marco Polo'nun uzun süre yaşadığı Turfan şehrinin bereketli toprakları yaşam kaynağı,
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan "kehriz" sularına borçlu. Kurak bölgelerde suları toplamak için oluşturulan ve yeraltı sularını yüzeye çıkaran kehriz uygulaması, eski çağlardan beri kullanılmaktadır. Dağlarda yeraltı su düzeyi yüksek olduğundan, daha fazla derinliklere kaybolmadan önce suyun yolunu kesmek gerekir. İşte burada el işçiliği ile kazılan kehriz düzenleri en doğru seçenektir. Taklamakan Çölü'nde bu tarihî yeraltı su kanalları sistemine verilen Türkçe ad ise, "Karız"dır. O dönemin teknolojisi ile çoğu çölün 10-110 metre derinliğinden geçen ve 4-60 kilometre uzunluktaki 1800 adet karızın toplam uzunluğu ise 5100 kilometreyi bulmakta. Bugün bu karız sisteminin %50'si hâlâ kullanılmaktadır. İlk olarak, Turfan'nın batısındaki Yarnaz Vadisi'nde iki nehir arasındaki bir platoda bulunan Jiaohe antik kenti harabelerinin gezisi. M.Ö. 450 yılında Kankınlar Hanı Tong Su tarafından yapılmış olan tarihî kentin kuruluşu, Turfan bölgesinde 2500 yıl önce yapılan karızlar ile aynı dönemlere rastlamakta. Turfan'da, Turfan yöneticisi Emin Hoca'nın anısına oğlu Süleyman Han tarafından 1777 yılında inşa edilen ve 44 metre yüksekliği ile Sincan'ın en yüksek minaresi olan Emin Minaresi'ni gördükten sonra, Turfan şehrinin eski yerleşimi olan Karahoca ve o zamanlardaki adı Gaochang olan kadim kentin kalıntılarının keşfi. Kent M.Ö. I. yüzyılla M.S. XIII. yüzyıl arasında Moğol istilaları sonucu tahrip oluncaya kadar varlığını sürdürmüş. Kentin hemen yakınındaki Astana mezarlığında, aralarında yöneticilere ve soylulara ait 500 den fazla mezar bulundu. Geziye, karız su kanallarını görebileceğiniz Tuyugou Vadisi'ndeki Mazha Uygur Köyü ile devam. Bu güzel köyden sonra, Turfan'a dönmeden önce, Huo Yan Shan olarak adlandırılan "Yanan Dağlar"ın görülmesi. Turfan havzasının ortasında, doğudan batıya doğru uzanan sıradağlarda, kaymalar ve aşırı baskılar sonucunda oluşan 98 kilometre uzunluğundaki Yanan Dağlar ismini güneş ışınları altında alev renklerine dönmesinden alıyor. Yaz aylarında sıcaklığın 50 dereceye vardığı bu bölge, Çin'in en sıcak yöresidir. Ming Hanedanı döneminde yaşayan yazar Wu Cheng'en' in kaleme aldığı "Batıya Yolculuk" romanında, hakkında anlatılan efsaneler Yanan Dağlar'a gizem katmış. Öğle ve akşam yemekleri yerel Uygur restoranlarında. Geceleme otelde.
13 Ekim 2025 Pazartesi Turfan - Liuyuan - Dunhuang
Orta ve İç Asya'daki çeşitli egemenlik mücadeleleri sonucunda, VII. yüzyıldan itibaren bazı Uygur boyları Beş Balık, Turfan, Hoço ve Kaşgar bölgelerine yerleştiler. Bu sıralarda bölgedeki Tibetliler Çin'e karşı tehdit oluşturmaktaydı. Bu sebeple Çinliler, bölgedeki Uygur Devleti'ni tanıdı ve kendileriyle dost geçinen bu devletin genişlemesine de müdahale etmediler. Turfan Uygur devleti, Orta Asya'nın ticaret yolları üzerinde olduğu için ekonomik olarak güçlendi. 911 yılında tam bağımsız hale gelen Uygur Devleti güneyde Tibet, batıda Türkistan'ın Karluk bölgesi ile sınırlıydı. Sanat, edebiyat ve ticaret sahalarında çok ilerlediler. Geçmişte, Orta Asya'da kurulan Türk devletleriyle Çin arasındaki ticaret, toplumsal arası ilişkilerde çok önemli bir rol oynamış. Turfan Uygurları, ilk defa 962 yılında Çin imparatorluk sarayına bir ticaret heyeti gönderip Uygur ürünlerini tanıtmışlar. Çin imparatoru da Uygurları daha iyi tanımak için Uygur ülkesine resmi bir elçi göndermiş. XI. Yüzyılın başlarına kadar ticari heyetlerin Çin başkentine giderek ticaret yapmışlar. Turfan Uygur devleti 1209'da Cengiz Han'a bağlanıp 1368'e kadar Moğol idaresi altnda varlığını sürdürdü. Kahvaltının ardından, Turfan'ın 45 kilometre kuzeydoğusunda yer alan Bezeklik Bin Buda Mağaraları gezmek üzere hareket. Kayalara oyulmuş mağara tapınaklarının yeri, Uygur sanat tarihinin mimari eserleri arasında oldukça önemlidir. Orta Asya'ya düzenlenen Alman keşif seferi sonucunda Bezeklik Bin Buda Mağaraları neredeyse kuma gömülü bir halde bulunmuş. Arkeologların mağaralar içinde birikmiş derin kum katmanlarını temizlemeye başlamalarıyla birlikte en güzel renklerle boyalı olağanüstü duvar resimleri gözler önüne serilmeye başlar. Klasik Uygur tarzındaki resimlerin en güzel örneklerinin bulunduğu Bezeklik mağara tapınakları, kayalara oyulmuş çok sayıda tapınaktan meydana gelmekte. Bu mabetlerin duvarları fresklerle süslenmiş. Bu duvar resimleri, VIII ila XIII. yüzyıllar arası bir dönemden kalma Uygur klasik üslubunun en güzel örnekleridir. Bezeklik adı da bu yoğun süslemelerinden gelmekte. Orta ve İç Asya'da, XIX. yüzyılın sonlarından itibaren 1950'li yıllara kadar devam eden süreçte, başta Alman ve İngilizler olmak üzere çok çeşitli ülkelerce keşif faaliyetleri gerçekleştirilmiş ve pek çok sanat eseri söz konusu ülkelere götürülmüş. 83 mağaradan halen 40 dan fazla mağarada 1200 metrekare duvar resmi bulunmakta. Buda ile ilgili oldukça zengin bir ikonografinin yanı sıra, çeşitli ilahlar ve alp-tanrılar, şeytan, cin ve kötü ruhlar, destanlar ve efsaneler, cennet ve cehennem betimlemeleri ile günlük yaşamla ilgili sahneleri de görmek mümkün. Gezinin ardından, Turfan'daki tren istasyonuna transfer. Hızlı tren ile Liuyuan'a hareket. Öğle yemeği trende piknik şeklinde. Varışı takiben iki saatlik otobüs yolculuğu ile Dunghuang'a varış. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme Otelde.
14 Ekim 2025 Salı Dunhuang
Dunhuang, Çin'in Gansu Eyaleti'nin batı ucunda, kadim İpek Yolu üzerindedir. Burası Hindistan'dan Lhasa üzerinden Moğolistan'a ve Güney Sibirya'ya giden ve bugünkü Xian'dan başlayıp Doğu Türkistan'a ve oradan da Batı Türkistan'a ilerleyen ana ticaret yolunun merkez noktalarından biriydi ve Çin'in batıya açılan tek kapısıydı. Dunhuang'ın altın çağınında çölü geçen sadece kervan malları değildi. Çin, Hint, Orta Asya, Kuzey Afrika ve Orta Doğu insanlarının hareketleri, düşünceleri ve etkileşimleriyle Dunhuang'da aynı zamanda Hinduizm, Zerdüştlükçülük, erken İslam, Taoizm, Konfüçyüsçülük ve Manişeizm dinlerinden etkilenmiş olan önemli bir melez Budizm merkezi oluştu. Kahvaltının ardından, Dunhuang şehrinin 25 kilometre güneydoğusunda, Mingsha Dağı eteklerinde yer alan, heykelleri ve duvar resimleri ile ünlü Mogao Mağaraları keşfetmek üzere hareket. Yapımına 366 yılında başlanmış,
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan mağaralarda bin yıllık bir dilimi kapsayan süreç içinde yapılmış Budist sanatının dünyadaki en zengin ve en seçkin örnekleri yer almakta. Efsaneye göre, 366 yılında Dunhuang'a gelen bir Budist rahip dağa bakarken altın ışıklar arasında binlerce Buda gördüğü sanısına kapılır ve ilk mağara kazısına başlar. Zamanla mağaraların sayısı artar. Tang Hanedanı dönemine gelindiğinde bölgede binin üzerinde mağara bulunduğu kaydedilmiş. Halihazırda yaklaşık 45000 metrekarelik duvar resmi ve 2000'den fazla boyalı heykelin barındırıldığı 492 tapınak-mağara korunmuş. Ayriyeten, buluntular arasında 400 ile 1000 yılları arasında tarihlenen, kenevir rulolar, parşömen ve ipek üzerine yapılmış, Çince, Tibetçe, Uygurca, Sanskritçe vb. dillerde yazılmış çok sayıda elyazması ve resimlerin yanı sıra kilden heykelcikler bulunuyor. Gezinin ardından Dunhuang'a dönerek yerel bir restoranda öğle yemeği. Eski zamanlarda "yanan fener" anlamına gelen Dunhuang, Shazhou (Kumların Şehri) veya Türkçe "Dukhan" olarak da bilinmekte olup, Hilal şeklindeki göl ve Mingsha Shan içeren zengin bir vahada yer almakta. Kum Tepeleri'ndeki rüzgârın sesinden ismini alan Mingsha Shan yani "Şarkı Söyleyen Kumul Tepeler" de develerle gezinti. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme Otelde.
15 Ekim 2025 Çarşamba Dunhuang - Jiayuguan Geçidi - Jiayuguan
Sabah, Siçuan ve Çinghay eyaletleri, İç Moğolistan Özerk Bölgesi ve Moğolistan ile çevrili ve yüzyıllarca Çin'in batı kesimleri arasında geçit işlevi gören Kuzey Gansu Eyaleti'ndeki Jiayuguan'a doğru yolculuk. Jiayuguan şehri, İpek Yolu'nun önemli bir durağı idi. Yaklaşık dört saatlik bir yolculuktan sonra,
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan Çin Seddi'nin batısındaki başlangıç noktası olan Jiayuguan Geçidi'ne varış. Çin'in kuzeybatısı boyunca uzanan Çin Seddi, dünyanın en uzun savunma duvarıdır. Farklı dönemlerde sınırları korumak amacıyla Çin'in kuzeyinde parça parça inşa edilmeye başlanan savunma duvarları, doğuda Po Hay Körfezi kıyısından, Pekin'in kuzeyinden ve Gobi Çölü'nün güneyinden geçerek ve kıvrılarak batıya doğru devam eder. Savaşan Devletler döneminde (M.Ö. 403-221), Çin Seddi'nin temeli yirmiden fazla ayrı krallık tarafından atılmıştı. Hun, Tunguz ve Moğollar'ın saldırılarını durdurmak ve ülkeyi korumak için tüm krallıkları birleştiren ve Qin Hanedanlığı'nı kuran ilk imparator Qin Shi Huangdi, M.Ö.221 yılında, daha önceki krallıkların yaptırdığı duvarları birleştirerek kuzey sınırları aşılmaz kılmak için, beş bin kilometreyi geçen sınırları bir duvar ile kapatmaya karar verdi. Bugün bildiğimiz Çin Seddi'nin en iyi korunmuş ve ziyarete açık olan kısımlarının büyük bölümü ise, surları onarma ve uzatmaya devam eden sonraki hanedanlıkların en önemlisi olan Ming Hanedanlığı döneminde (1368-1644) inşa edilmiş. Ming döneminden sonra, artık savunma ihtiyarcı azalınca, Çin Seddi özellikle İpek Yolu'nun güvenliğinin sağlanmasına yaramış. Surların yanı sıra kale, kule, bölme, oda, gözetleme yeri gibi kısımların yer aldığı görkemli Çin Seddi'nin uzunluğu yaklaşık 7 bin kilometreyi geçmektedir. Öğleden sonra, "gökyüzünün altındaki zaptedilemez geçit" olarak nitendirilen Jiayuguan Geçidi gezisi. Bu kompleks, Çin Seddi'nin batısında en iyi korunan geçidi olup, inşasına 1372 yılında Ming Hanedanı zamanında, dağların kıvrımlı tepeleri üzerinde başlanmış. Jiayuguan kalenin kule kapısı, Çin mimari sanatının özgün tarzlarını barındıran seçkin bir eserdir. Haberleşme için işaret ateşinin yakıldığı gözetleme kulesine tırmanırken, bir tarafta uçsuz bucaksız Gobi Çölü diğer tarafta ise Qilian Dağları'nın muhteşem manzaralarını izleyebilirsiniz. Gün batımı seyrinden sonra, Jiayuguan'daki otele transfer ve yerleşme. Öğle ve akşam yemekleri bir restoranda. Geceleme Otelde.
16 Ekim 2025 Perşembe Jiayuguan - Zhangye
Kahvaltının ardından, Gansu eyaletinin batısında, en dar kısmında bulunan Zhangye'ye doğru yolculuğa devam. Gansu koridoru olarak da tanınan eyaletin eni doğudan batıya en geniş yerde 1655 kilometre, en dar bölgede ise 25 kilometredir. Gansu eyaleti kültürel eserlerin yanı sıra muazzam tabiat manzaralarıyla tanınmakta. Güneydoğu istikametinde yaklaşık dört saatlik bir yolculuğun ardından, Qilian Dağları'nın kuzey eteklerinde yer alan, Himalaya Dağları ile aynı tektonik plakalardan oluşan ve çok geniş bir alana yayılmış olan doğa harikası "Danxia Millî Jeoparkı" na varış. Öğlen yemeğinin ardından renklerin dans ettiği, usta bir ressamın elinden çıkmış bir tablo gibi görünen manzarası ile
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan, Gökkuşağı dağları olarak da nitelendirilen Danxia Millî Parkı gezisi. Kum ve kumtaşlarının karışımından oluşan tortul diziler, kırmızı, turuncu, yeşil ve sarı renkleriyle insanı adeta büyülemekte. Bu renk farklılıkları, yaklaşık 24 milyon yıl boyunca tektonik plakalar arasında renkli sedimanların birikmesinden kaynaklanmakta olup yağmur ve erozyon etkisi ile bu alacalı peyzajların oluşmasını sağlamış. Gözlem teraslarının bulunduğu yürüyüş parkurlarını takip ederek bölgeyi keşfedikten sonra jeoparktan 35 kilometre uzaklıkta bulunan ve eskiden Ganzhou adı ile bilinen Zhangye şehrine hareket. İpek Yolu'nun önemli bir bölümü Zhangye'den geçmekteydi. Marco Polo yaklaşık bir yılını Ganzhou/Zhangye'de geçirmiş. Şehre varışı takiben otele yerleşme. Öğle ve akşam yemeleri yerel bir restoranda. Geceleme Otelde.
17 Ekim 2025 Cuma Zhangye - Xining
Sabah, Tibet'in kuzeydoğusunda yer alan Qinghai (Çinghay) eyaletinin başşehri Xining'e hızlı tren ile hareket. 2275 metre yükseklikte, eyaletin doğusunda bulunan Xining'den geçen Lanqing Demiryolu hattı, büyük bölümü dağlardan ve yüksek platolardan oluşan Qinghai eyaletine giriş ve çıkıştaki ana ulaşımdır. Bölge 2000 yıl kadar önce Han Hanedanı denetimi altındaydı. Yuan, Ming ve Qing hanedanlarının denetiminden sonra 1928'de Çin Cumhuriyeti'nin, 1949 yılında ise Çin Halk Cumhuriyeti'nin bir eyaleti olmuş. İslam ve Tibet Budist kültürünün bir karışımı olan Xining (Şining) de, çoğunlukta olan Hui Müslümanları'nın yanı sıra göçebe Tibetliler ve Moğollar, Qing Hanedanı tarafından yerleştirilen Mançular, Tular gibi önemli azınlık gruplar yaşamakta. Tibet Budizmi, Çin'de yaşayan Tibetli ve Moğol vatandaşlar arasında yaygındır. Yuan (1206-1368) hanedanının sonundan Ming (1368-1644) hanedanının başlangıcına kadar geçen süre içinde Tibet Budizmi'nin farklı mezheplerinde öğretilerin ihmâl edildiği durumlar olmuş. Tsongkhapa adıyla tanınan bir din reformcusu ortaya çıkar: asıl ismi Losang Zhaba olan Tsongkhapa (1357-1419), Xining'e yakın bir yerde doğmuş. Xining ve yakın çevresi, eski çağlarda Tsongkha adını taşıyordu. Bunun için daha sonraki kuşaklar, Losang Zhaba'ya, "Tsongkha yöresinden gelen insan" anlamında Tsongkhapa ismini takmış. Küçük yaşta rahip olan Tsongkhapa, Budizm öğretilerini öğrenmek amacıyla 16 yaşında Tibet'e gitmiş. Çeşitli mezheplerin kıdemli rahiplerinden dersler alan Tsongkhapa, farklı mezheplerin özünü benimseyip birkaç öğreti yorumu yazmış ve sonunda Losang Drakpa (Je Rinpoche) ismiyle üstad olmuş. 1388 yılında, 31 yaşında olan Tsongkhapa, Budizm öğretileri hakkında bir konuşma sırasında başına sarı bir şapka takmış. Katı etik ahlak disiplinini Tibet manastırlarına geri getirebilmeleri için hayırlı bir işaret olacağını belirterek keşiş öğrencilerine de sarı şapka giymelerini önermiş. Böylece, "Gelug" geleneği aynı zamanda "Sarı Şapka" geleneği olarak da anılır hale gelmiş. Tsongkhapa 1409 yılında, Lhasa'nın doğusunda Ganden Tapınağı'nı inşa ederek, Tibet Budizmi'nin Gelugpa Mezhebi'ni kurmuş. Bunun ardından Tsongkhapa'nın öğrencileri, Lhasa'da Drepung ve Sera manastırlarını inşa etmiş. Bu iki tapınak, Ganden Tapınağı'yla birlikte "Lhasa'daki üç büyük tapınak" olarak adlandırılmaya başlanmış. Daha sonra Xigaze (Shigatse) de inşa edilen Tashilhunpo Tapınağı ve Qinghai eyaletinde yapılan Kumbum Tapınağı eklendiğinde "erdemli gelenek" anlamına gelen "Gelugpa Mezhebi'nin beş büyük manastırı" ortaya çıkmış. Gelug Tibet Budizm okulunun altıncı büyük manastırı olan Labrang Manastırı ise sonradan 1709'da kurulmuş. Öğle yemeğinin ardından Xining şehrine 26 kilometre uzaklıkta bulunan Gelugpa Mezhebi'ne bağlı ve Ta'er olarak da bilinen Kumbum Manastırı gezisi. Akşam yemeği ve geceleme Otelde.
18 Ekim 2025 Cumartesi Xining - Lhasa
Sabah, havaalanına transfer ve öğle saatlerinde Sichuan Hava Yolları ile Qinghai-Tibet Platosu'nun güneybatısında yer alan ve ortalama 4900 metrelik yükseltisiyle "Dünyanın Çatısı" olarak tanınan Tibet Özerk Bölgesi'ne hareket. Tibet (Xizang), 1.228.400 km² yüzölçümü ile Çin'in 1/8'ni kaplar ve ülkenin en geniş ikinci bölgesidir. Kuzeyde Tibet Platosu, güneyde Tibet Vadisi, doğuda Tibet dağları ve vadisi ile Himalaya Dağları olmak üzere bölge dörde ayrılır. Tibet, Çin Halk Cumhuriyeti'nin bir parçası olsa da her zaman kendine has bir kültüre sahip olmuştur. Bir konfederasyon olan devletin başşehri Lhasa, VII. yüzyılda kuruldu. Kral Khri Srong Lde Btsan döneminde (754-797) Budizm ülkenin resmî dinî olarak kabul edildi. Sonraki krallar da büyük sayıda manastırlar inşa ettirdiler ve Budizm'in kutsal kitaplarını Tibetçe'ye çevirttiler. Fakat hem siyasi hem dinî yönde şiddetli çatışmalar meydana geldi. Aristokratlarla kral ailesinin ayrı dinleri desteklemeleri neticesinde, IX. yüzyılın ortalarında konfederasyonu ayakta tutan hanedan yıkıldı ve Tibet karanlık bir döneme girdi. XI. yüzyılın ortalarında meşhur Hintli rahip Atisha'nın Tibet'e davet edilmesinin ardından Budizm tekrar canlanmaya başladı ve çeşitli mezhepler ortaya çıktı. Bunlar, XIII. yüzyılın ikinci yarısında Moğollar'ın siyasi nüfusu yayılıncaya kadar birbiriyle rekabet etti. Bu dönemde Tibet, Çin İmparatorluğu'nun bir parçası halinde doğrudan doğruya Yuan (Kubilay) hanedanı tarafından idare edildi. Bir asır sonra Yuan hanedanı zayıflayınca Budist mezhepleri tekrar iç savaş başlattılar. Bu dönemde tamamıyla Tibet Budizmi'ni benimseyen Moğollar, Dge Lugs Pa (Gelugpa) mezhebini desteklediler. Bu mezhep önce Doğu Türkistan'da, ardından Çinghai bölgesine yerleşen Moğol Koshot kabilesi sayesinde Tibet üzerinde egemenlik kurdu. Fakat ülke sonuçta Moğol idaresi altına girdi. 1720'de Qing (Manchu) hanedanı yönetimindeki Çin bölgeyi ele geçirdi ve askerlerini yerleştirerek ülkeyi doğrudan yönetmeye başladı. 1751'de bir mahalli hükümet organize etti. Kurduğu bu vasal devlet aracılığıyla bilhassa 1893'ten itibaren Tibet üzerinde çok daha geniş boyutta egemenlik sağladı. Tibet içinde yayılan İngilizler 1908'de çekilmelerinin ardından Çinliler bölgeyi tekrar ele geçirdiler. II. Dünya Savaşı sırasında Tibetliler, İngilizler'in de yardımıyla Çin askerlerini ülkeden çıkardılar. Fakat 1950'de Çin Halk Cumhuriyeti topraklarının ayrılmaz bir parçası saydığı Tibet'i ilhak etti. Yerel bir devlet olarak tanıyıp 23 Mayıs 1951'de özerklik verdi.
Yaklaşık iki saat 15 dakika süren bir uçuşla 3650 metre yükseklikteki Tibet'in başkenti Lhasa'ya varış. Karşılamadan sonra, bir saat mesafedeki şehir merkezinde bulunan otelimize transfer ve yerleşme. Yüksek irtifaya alışabilmek için günün geri kalan kısmı otelde dinlenme. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde.
19 Ekim 2025 Pazar Lhasa
Dünyada Tibet gibi eşsiz ve gizemli kalabilmiş az sayıda yer vardır. Coğrafi özelliklerinden dolayı dünyanın en az gezilebilen yerlerinden biri olarak kabul edilir. Yüzyıllar boyunca yabancılara kapalı tutulması Lhasa'ya "Yasak Şehir" adını kazandırdı. Xining'den sonra Tibet platosundaki en kalabalık ikinci şehir olan Lhasa, 5500 metreye kadar yükselen dağlarla çevrilidir. Lhasa Tibet siyasetinin, ekonomisinin, kültürünün ve dininin merkezi olarak hizmet vermektedir. Gün boyunca, Tibet dilinde "Tanrılar'ın Yeri" anlamına gelen kutsal şehir Lhasa gezisi. İlk olarak, "dünyanın damındaki inci" olarak nitelendirilen,
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan Lhasa'nın sembolü muhteşem Potala Sarayı'nı ziyaret. VII. yüzyılın ortalarında Tibet kralı Songtsen Gampo, prenses Wenchen ile evlendikten sonra meditasyon amacıyla "Hongshan Dağı Sarayı" olarak adlandırılan bir saray inşaa ettirir. Zaman içinde harabeye dönüşen yapı, ülkenin ruhani lideri V. Dalai Lama Lobsang Gyatso tarafından 1645 yılında eski yerinde yeniden görkemli bir saray inşa ettirilerek, "Potala Sarayı" adını alır. Bundan sonra burası, Tibetliler'in siyasi ve dinî merkezi haline gelir. 13 katlı dev saray, XIV. Dalai Lama'nın Çin istilası sonrası Hindistan'a kaçtığı 1959 yılına dek tüm Dalai Lamalar'ın yaşadığı saray olarak kullanıldı. 1000'den fazla odanın bulunduğu, Kırmızı Saray ve Beyaz Saray olarak iki ana bölüme ayrılan yapı günümüzde Çin hükümeti tarafından müze olarak kullanılmakta . Çok sayıda duvar resminin görülebildiği Potala'da taş ve tahta oyma eserler, heykeller, halılar, porselenler ve yeşim taşlarından yapılma mücevherler sergilenmekte. Ayrıca eski Dalai Lama'ların altın kaplı mezarları da yapının içinde yer almakta. Öğleden sonra,
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan büyüleyici Jokhang Tapınağı gezisi. VII. Yüzyılda Kral Songtsen Gampo tarafından inşa edilen ve ruhani bir merkeze dönüşen tapınak, Lhasa'nın en eski yerleşim yerinde bulunmakta. Buda'nın evi anlamına gelen, bütün dinî törenlerin başladığı ve bittiği yer olan Tapınak, Tang hanedanı (618-907) dönemine kadar uzanan emanetlerin yanı sıra çok sayıda heykel barındırmakta. Ardından, tütsü kokularının yayıldığı Jokhang Tapınağ'ını çevrileyen pitoresk Barkhor sokağında gezinti. Budist keşişlerin yüzyıllardır ellerinde dua çarklarıyla Jokhang Tapınağı'nı tavaf ettikleri kutsal patika aynı zamanda son derece hareketli ve renkli bir pazar yeridir. Öğle ve akşam yemekleri yerel bir restoranda. Geceleme otelde
20 Ekim 2025 Pazartesi Lhasa - Yamdrok Tso Gölü - Gyantse - Shigatse
Kahvaltının ardından Lhasa'dan ayrılıp, muhteşem manzaralı "Old Friendship Highway" yani "Eski Dostluk" Yolu'nu takip ederek Gyantse'ye doğru yola çıkış. Tibet bir göller ülkesidir. Gyantse'ye, Tibet'in dört büyük gölünden biri olan ve diğer kutsal göller gibi Tibet Budizmi'nin birçok tanrı ve tanrıçasının evi olduğuna inanılan Yamdrok Tso Gölü ile Tibet köyleri arasından geçip, Yamdrok Gölü'nün ve Himalaya sıradağlarının enfes manzaralarını ve seyrederek aşılan 4794 metre yükseklikteki Kamba La Geçidi'nden ulaşılmakta. Lhasa'nın 100 kilometre güneybatısında bulunan muhteşem Türkuaz rengindeki Yamdrok Tso Gölü'nde mola. Kutsal kabul edildiği için balık avlanmayan 4490 metre yükseklikteki Yamdrok Tso gölü, 800 kilometrekare bir alan kaplamakta. Gölün çevresinden dolanarak, Nyang Chu vadisinde bulunan ve eskiden Bhutan ile Sikkim arasında kervanlar için önemli bir kavşak noktası olan ve Tibet'in yün ve kereste ticaretinin ana merkezi haline gelen 3950 metre yükseklikteki Gyantse'ye doğru yola devam. Gyantse Nyang Chu vadisinde, doğal bir amfitiyatro oluşturan dağın eteklerinde yer almaktadır. Dar ve dolambaçlı sokaklarda yer alan beyaz badanalı evlerden oluşan tarihi şehre varışı takiben, 1418 yılında Gyantse Prensi tarafından inşa ettirilen ve duvar resimleri, heykelleri, oymaları, Ming ve Qing Hanedanlıkları dönemlerine ait Tibet operasının kıyafet koleksyonu ile ünlü Pelkor Chode Manastırı gezisi. Birbirleriyle ahenk içinde yaşayan Gelugpa, Sakyapa ve Kahdampa mezheplerine ait keşişlere ev sahipliğini yaptığı için çok özel olan bu manastır Budist dünyasında tek örnektir. Manastırın içinde 9 kat ile olağanüstü bir mimariye sahip ve "on bin Buda stupası" olarak da adlandırılan Kumbum Stupası yükselmekte. Palcho veya Shekar Gyantse olarak da bilinen manastır ve Kumbum Stupası Tibet mimarisi ve sanatının harika örnekleridir. Akşamüstü, Panchen Lamaları'nın şehri olarak tanınan, 3900 metre yükseklikte bulunan, bereketli topraklar anlamına gelen, Tibet'in ikinci büyük şehri ve U-Tsang eyaletinin başkenti Shigatse'ye varış ve otele yerleşme. Öğle ve akşam yemekleri yerel bir restoranda. Geceleme otelde.
21 Ekim 2025 Salı Shigatse - Lhasa
Tarihsel olarak Tibet'i oluşturan üç ana bölge vardır: U-Tsang, Amdo ve Kham. Bu tarihi bölgeler günümüzün farklı jeopolitik bölgelerine yayılmaktadır. Tibet Özerk Bölgesi'nin büyük kısmı Tibet halkının kültürel kalbinin attığı yer U-Tsang iken, doğu kısımları Kham'ın bazı bölümlerini de kapsar. Kham ayrıca günümüz Sichuan ve Yunnan eyaletlerine de yayılmaktadır. Amdo ise, çoğunlukla Qinghai eyaleti içinde ve biraz da Gansu'ya doğru uzanır. U-Tsang bölgesinin ticari ve siyasi merkezi olan Shigatse (Xigaze) Tibet'in en verimli topraklarının bulunduğu Yarlung Tsangpo (Brahmaputra) Nehri ve Nyang Chu Nehri'nin birleştiği noktada yer almakta. Shigatse, geleneğe göre Everest bölgesine giden yolun üstünde bir mola noktasıdır. Bereketli topraklar anlamına gelen Shigatse, Panchen Lamalar'ın meskeni olan Tashilhunpo Manastırı'nı barındırmakta. Panchen Lama, Dalai Lama'dan sonra gelen ikinci önemli ruhani ve siyasi liderdir. Yaklaşık 900 lamanın yaşadığı Tashilumpo Manastırı, Tibet Gelugpa tarikatının en büyük altı manastırından biridir. 1447'de ilk Dalai Lama olan Gelukpa Mezhebi'nin kurucusu Tsongkhapa'nın müridi Gedun Drupa tarafından kurulan manastır, daha sonra buranın idaresini alan dördüncü Panchen Lama ve kendinden sonra ki Panchen Lamalar tarafından genişletildi. Manastırın ismi Tibet dilinde "uğur ve mutluluğun toplandığı yer" anlamına gelmekte. 26 metre boyunda ve değerli taşlarla süslü en büyük oturan altın Maitreya Buda (gelecek olan Buda) heykeli, Panchen Lama'nın sarayı ve Kelsang Tapınağı manastırın en görkemli yapıtlarını oluşturmakta. Manastır gezisi ve öğle yemeğinin ardından Tibet ile Nepal'i birbirine bağlayan "Kuzey Dostluk Yolu" nu takip ederek Shigatse'nin doğusunda, 270 kilometre uzaklıkta bulunan, 1980'lerin başına kadar büyük ölçüde yabancılara kapalı kalan, bin yılı aşkın bir süredir Tibet Budist dünyasının merkezi olan kutsal şehir Lhasa'ya dönüş. Yolun büyük kısmı, Tibet platosundaki çiftçilik yaşam tarzının görülebileceği Tibet Özerk Bölgesi'nin en uzun nehri olan Yarlung Tsangpo vadisini takip etmekte. Yarlung Tsangp Nehri'nin (Brahmaputra) bir kolu olan Lhasa Nehri'nin (Kyichu Nehri) Kuzey yakasında yer alan başkent Lhasa'ya varışı takiben otele yerleşme. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde.
22 Ekim 2025 Çarşamba Lhasa - Chengdu
Sabah, Lhasa'nın batı kısmında, Yarlung Tsangpo Nehri'nin en uzun kolu olan Kyichu (Lhasa Nehri) Nehri'nin kıyısında yer alan ve
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan Norbulingka Parkı'nı gezmek üzere otelden hareket. Norbulingka Parkı, 1750'li yıllarda VII. Dalai Lama Kelzang Gyatso döneminde inşa edildi. Saray daha sonra yenilenerek büyütülmüş ve Dalai Lama'nın yazlık sarayı olmuş. Geleneksel olarak Dalai Lama, ilkbaharda Potala Sarayı'ndan ayrılarak yaz mevsimini Norbulingka'da geçirirdi. Dalai Lama burada siyasi işleri takip ederdi ve festival kutlamaları düzenlerdi. "Mücevherlerle süslenmiş bahçe" anlamına gelen Norbulingka, 400 den fazla odanın bulunduğu birçok binadan ve geniş bahçelerden oluşan büyük bir kompleks. Parkın yarısı ağaçlarla kaplı. Kalsang Podrang (eski saray), Chensal Podrang (Altın Lingka), Norbulingka'nın en güzel yeri olan Tyokyil Podrang ve 1954 yılında XIV. Dalai Lama tarafından inşa edilen Takten Migyur Podrang (yeni Saray) Norbulingka'nın en önemli yapıları oluşturmaktadır. Dünyanın en yüksek bahçesi unvanına sahip Norbulingka gezisinden sonra yerel bir restoranda öğle yemeği. Ardından, havalimanına transfer. İki saat 15 dakika süren bir uçuşla akşamüstü Sichuan eyaletinin başkenti Chengdu'ya varış. Batı Çin'in en önemli ekonomik, ulaşım ve iletişim merkezlerinden biri Chengdu, bir kaç sene evvel Çin'in en yaşanabilir dördüncü şehri seçildi. Bulunduğu verimli ova eskiden beri "Bereketli Topraklar" hatta "Cennet Ülkesi" olarak nitelendirilmekte. Chengdu ayrıca dünyanın panda başkentidir. Chengdu 3.000 yılı aşkın bir süredir kesintisiz olarak yerleşim görmüş ve Çin'de imparatorluk, cumhuriyet ve komünist dönemler boyunca ismi ve konumu değişmeyen tek büyük şehirdir. Han Hanedanlığı İmparatoru Wu döneminde Kuzey İpek Yolu geliştirilmiş. Chengdu, Kuzey İpek Yolu, Güney İpek Yolu ve Yangtze Nehri ekonomik kuşağının kesiştiği noktada olup ipek mallarının önemli bir tedarikçisiydi. İpek Yolu üzerinden taşınan yüksek kaliteli bir ipek ürünü olan Sichuan brokarları Chengdu'nun uzmanlık alanıydı. Karşılamanın ardından, Chengdu'nun kalbinde bulunan meşhur Tianfu Meydanı'na yakın mesafede bulunan otelimize transfer ve yerleşme. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde.
23 Ekim 2025 Perşembe Chengdu
Kahvaltının ardından, şehrin yakınlarında bulunan Chengdu Dev Panda Koruma ve Araştırma Merkezi ziyareti için hareket. Tomrukçuluk faaliyetleri yüzünden bitki ve diğer hayvan türleriyle birlikte nüfusu azalan ve doğal yaşam alanı daralan Çin ulusal hazinesinin bir parçası olan dev pandalar, nesli tükenme tehlikesi altındaki türlerin kırmızı listesinde yer almakta. Chengdu ve Qinghai-Tibet Platoları arasındaki Qionglai ve Jiajin dağlarından oluşan 924500 hektarlık bir bölge koruma altına alındıktan sonra, 2006 yılında
Dünya Mirası Listesi'ne alınmış. Koruma altındaki bölge 7 doğa rezervini ve 9 parkı barındırmakta. Chengdu bölgesindeki Qingcheng Dağı, ayrıca Çin'deki Taoizm'in merkezidir. Taoizmin temel prensibi Yin ve Yang: Taoizme göre siyah ve beyaz, doğada var olan iki karşıt kutup ve bu iki kutubun bir denge içinde var olması. Her şeyin bir karşıtı var ve hiçbir şey karşıtı olmadan açıklanamaz. Siyah-beyaz renkli pandalar, Yin ve Yang felsefesinin sembolü olarak da görülür. Chengdu Dev Panda Koruma ve Araştırma Merkezi ise, Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından 500 önemli küresel çevre kurumundan biri ilan edilmiş. Dev pandaları yakından görüp hakkında her şeyi öğrenebileceğiniz, bambu ormanları ve çok sayıda ağaç türünü de görebileceğiniz bir gezi. Ardından, şehir merkezine dönerek Chengdu'nun keşfi: Ortasında ve onu felsefi Yin ve Yang kavramına gönderme yapan büyük bir Taichi motifi andıran "S" şeklindeki bir çizgiyle iki parçaya bölünmüş olan, Güneybatı Çin'in en büyük şehir meydanı olup Beijing'deki Tian'anmen Meydanı'na benzer işlev ve statüye sahip olduğu kabul edilen Tianfu Meydanı; Tianfu Meydanı'nın bir parçası olan, mimarisiyle dikkat çeken Yeni Kent Müzesi binası; "Shu Krallığı'nın ilk caddesi" olarak adlandırılan, 1644-1911 yılları arasında hüküm süren Qing hanedanlığının Sichuan mimari tarzında yeniden inşa edilen 550 metre uzunluğundaki ünlü Jinli Caddesi; geleneksel kimliğini yansıtan şehrin bir başka yaya bölgesi olan ve üç paralel sokaktan oluşan " Kuanzhaixiangzi" yani Geniş ve Dar Sokaklar… Hareketli ara sokaklarda gezintinin ardından yerel bir restoranda öğle yemeği. Daha sonra, şehrin en iyi korunmuş, en büyük Budist tapınağı ve Zen Budizm'i için en önemli yerlerden biri olan Wenshu Tapınağı'nın ziyareti. Yeni Kent Müzesi gezebilmeniz veya son alışverişleri yapabilmeniz için serbest zamanın ardından otele dönüş ve dinlenme. Yerel bir restoranda akşam yemeği için otelden hareket. Geç vakitte havalimanına transfer.
24 Ekim 2025 Cuma Chengdu - Doha - İstanbul
Qatar Hava Yolları'nın QR 861 no.lu uçuşu ile saat 02:00'da hareketle 05:20'de Doha'ya varış. Buradan Qatar Hava Yolları'nın QR 239 no.lu uçuşu ile saat 07:30'da hareketle 11:45'te İstanbul Havalimanı'na varış.