04 Temmuz 2026 Cumartesi İstanbul - Ulan Batur
İstanbul Havalimanı'ndan, Türk Hava Yolları'nın TK236 no.lu uçuşu ile saat saat 18:15'te bozkırların başkenti Ulan Batur'a hareket.
05 Temmuz 2026 Pazar Ulan Batur

Saat 07:20'de Moğolistan'da kutsal kabul edilen Tuul Nehri üzerinde ki bir vadide ve 1.350 metre yükseklikte bulunan Moğolistan'ın başkenti Ulan Batur'a varış. Karşılamanın ardından, şehir merkezinde bulunan otelimize transfer. Otelde kahvaltının ardından, ülkeyi Çin ve Rusya ordularından kurtaran "Moğolistan Devrimi'nin Babası" at üstündeki ulusal kahramanın heykelinin bulunduğu ve her şeyin olup bittiği şehrin kalbi Sukhbaatar Meydanı'ndan başlayarak başkent gezisi. Moğolistan, dünyadaki nüfus yoğunluğu en az olan ülkelerden biridir. Yaklaşık 3 520 000 olan ülke nüfusunun 1 700 000'u ülkenin giderek büyüyen merkezi Ulan Batur'da yaşamakta. Yurtların ve ahşap evlerin yepyeni veya inşaatı devam eden yüksek binalarıyla yan yana durduğu, zıtlıkların bir şehir oldu. Bu heterojen şehir planlamasında etkileyici olan bir şey varsa, o da kesinlikle trafik sıkışıklığıdır. Şehir 1639 yılında Budist manastır merkezi olarak kuruldu. Moğolistan'ın ruhani lideri Bogd Gegen burada yaşamaktaydı. 1778'de bugünkü yerine, Tuul Nehri kıyısına taşındı. Moğolca'da "Kızıl Bahadır" anlamına gelen şehrin eski ismi Urga'dır. Özellikle XVII. yüzyıldan XX. yüzyılın başlarına kadar bu isimle anılmıştır. Urga, hem dini hem de ticari bir merkez olarak Moğol tarihinde önemli bir rol oynamıştır. Çin ile Rusya arasındaki kervan yollarının kavşağındaydı. 1911'de Moğolistan bağımsızlığını ilan ettiğinde Urga başkent ilan edildi. 1924 yılında Moğol Halk Cumhuriyeti kurulduğu sırasında Moğolca Ulaanbaatar olarak yeniden isimlendirildi. Sukhbaatar Meydanı'nın çevresinde bulunan Parlamento, Ulusal Opera, Kültür Sarayı ve Belediye Meclisi Binaları ile tanınan bu büyük meydan başkentin ruhunu yansıtmakta. Meydanın en gösterişli yapısı olan Parlamento binasının ön cephesinde bilinen insanlık tarihinin en gaddar, en zalim ve bir o kadar da başarılı askerî komutanı, Moğol İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk Han'ı Cengiz Han'ın oturan heykeli ve her iki tarafında oğlu Ögeday Han ile torunu Kubilay'ın heykelleri de bulunmakta. Bir sonraki durak Zaisan Tepesi: bu küçük tepeden bütün Ulan Batur görülebilmekte. Ardından, Taş Devri ve Bronz Çağ'dan başlayarak Türk ve Moğol krallıklarına, Budizm'in yükselişine ve komünist rejim dönemine ait mükemmel bir koleksiyona ev sahipliği yapan etkileyici Ulusal Tarih Müzesi'ni ziyaret. Gezinin ardından otele dönüş ve yerleşme. Otelde akşam yemeğinden sonra, devlet mağazasında alışveriş imkanı. Geceleme otelde.
06 Temmuz 2026 Pazartesi Ulan Batur - Terelj Milli Parkı

Budizm XVII. yüzyılda Moğolistan'da yerleşti. Tibet kökenli olup, geleneksel inançlarla iç içe geçmiştir. Kahvaltıdan sonra, Moğolistan Sarı Tarikat Budizmi'nin merkezi sayılan Gandantegchinlen (Gandan) Manastırı ziyareti. 1930'lu yıllarda yıkılan ibadethaneler 1990'lardan sonra yeniden yapılmakta ve eskilerine yenileri eklenmektedir. Burada ülke insanlarının Budizm inançları hakkında fikir sahibi olabilir ve 24 metre boyundaki altın kaplama Buda heykeli Megjid Janraiseg'i görebilirsiniz. Gandan Manastırı, burada yaşayan 500 keşiş ile Moğolistan'ın en büyük ve en önemli manastırı olma özelliğini taşır. Daha sonra, Türk Dünyası'nın kültürel mirasına da ışık tutan Zanabazar Güzel Sanatlar Müzesi'ni ziyaret. Burada, Budist sanatının en nadide örnekleri sergilenmekte. Gezinin ardından, Ulan Batur'un 70 kilometre kuzeydoğusunda bulunan Terelj Milli Parkı'na doğru yola çıkış. Öğlen yemeği yolda yerel bir lokantada. Sonraki geziler, Cengiz Han dönemi ve tarihinin keşfine adandı. Moğol İmparatorluğu 1206 yılında, Temuçin'in "Cengiz Han" unvanını almasıyla başladı. Bu tarihten itibaren Moğol kabileleri birleşerek dünyanın en büyük kara imparatorluğunu kurdu. Cengiz Han ve torunları, Çin'den Avrupa'ya kadar uzanan toprakları fethetti. Bu genişleme, XIII. ve XIV. yüzyıllarda Moğol İmparatorluğu'nun geniş topraklarında sağladığı görece barış ve istikrar dönemini ifade eden "Pax Mongolica" (Moğol Barışı) olarak bilinen barış ve ticaret dönemini başlattı. İlk olarak, başkente yaklaşık 50 kilometre uzaklıktaki Tsonjin Baldog'da yer alan Cengiz Han'ın dev atlı heykelinin görülmesi. Çölün ortasında bir tepede inşa edilen şaşırtıcı heykel 40 metre yüksekliğiyle dünyanın en büyük heykellerinden biridir. "Altın kamçı" olarak adlandırılan heykel, Cengiz Han'dan sonra Ligdan Han'a kadar Moğolistan'ı yöneten hanları sembolize eden 36 kolon üzerinde yükselir. Bugüne kadar yapılmış en büyük Moğol çizmesi de burada sergilenmekte. Moğolların büyük kağanı yaklaşık 1162 yılında bu bölgede bulunan Onon Nehri'nin üst kısımlarındaki geniş düzlüklerde doğdu. İsmi "demirden" manasına gelen "Timuçin" idi. 1206 yılında Onon Nehir kıyısında toplanarak birleşen ve örgütlenen büyük kurultayda tüm kabilelerin temsilcileri tarafından hakan ilan edildi ve hem Cengiz hem de Kağan unvanını alır. Cengiz Han anıtı gezisinden sonra "Moğol XIII. Yüzyıl Tema Parkı" gezisi: Dönemin doğal büyüklükteki bir köyünün yeniden inşa edilerek günlük yaşam, ordu sistemi, din, kültür, sanat hakkında bilgilerin verildiği bu parkta Moğol atalarının yaşam biçimini keşfedebilirsiniz. Akşam yemeği ve geceleme Moğolların geleneksel çadırı olarak bilinen beyaz keçe kaplı "ger" (yurt) kampında, Terelj Milli Parkı'nda.
07 Temmuz 2026 Salı Terelj Milli Parkı - Ulan Batur

Sabah, dağların arasındaki yemyeşil vadilerden oluşan, kıvrımlar yaparak ilerleyen Tuul ve Terelj nehirlerinin aktığı Gorkhi-Terelj Milli Parkı'nın Keşfi. Milli park rüzgârın, nehirlerin sesi duyulan, uçsuz bucaksız yeşilliklerle kaplı ve mistik bir atmosfere sahip bir vaha. Gorkhi-Terelj Milli Parkı, Ulan Baturluların yaz boyunca geldiği, piknik yaptığı, ata bindiği bir sayfiye yeri olup ayriyeten burada tuhaf görünümlü heykel gibi kayaları da görebilirsiniz. Bunlar arasında en bilineni olan Kaplumbağa Kayası'na kadar yürüyüş. Kaplumbağa Moğol inancında ebedi hayatı sembolize eden ve tabii afetlerden koruduğuna inanılan bir yaratık. Parkta öğle yemeğinin ardından, Ulan Batur'a dönüş yolunda Göktürk yazıtlarının ilki olma özelliğini taşıyan meşhur Tonyukuk Anıtı'nın keşfi. Bilge Kağan'nın başveziri ve büyük bir kumandan olan Tonyukuk, dört cepheli iki dikilitaştan oluşan ve Göktürk harfli Türkçe bir metinin yazılı olduğu anıtı kendisi diktirmiş. Bir tür otobiyografik anıt olan Tonyukuk yazıtında çok sayıda deyim ve atasözü kullanılmış. Tonyukuk Anıtı Türk dili, tarihi ve kültürü açısından büyük önem taşımakta olup hem siyasi hem de edebi açıdan eşsiz bir miras sunmaktadır. Çin'in Tang Hanedanlığı'na karşı verilen mücadelelerdeki rolünü anlatır. Sovyet döneminde bastırılmış olsa da Şamanizm de yeniden canlandı. Bu nedenle övöo'ya şehrin çeşitli yerlerinde rastlamak mümkün. Bunlar genellikle dağ geçitlerinde veya kutsal alanların yakınında bulunan çakıl taşları, odun parçaları ve çeşitli nesnelerden oluşan yığınlardır. Ruhlara sunulan övöo'lar, Moğolların animist inançlarına tanıklık eder. Son olarak, binlerce yıllık bir geleneğin yaşayan temsilcileri olan bir şamanı ziyaret ederek ayinlerine tanıklık edeceğiz. "Böö" olarak adlandırılan şamanlar, genellikle ruhsal rehber, şifacı ve aracı olarak kabul edilirler. Akşamüstü Ulan Batur'a varışı takiben otele yerleşme. Akşamüstü, ulusal kimliği sahneye taşıyan Ulusal Tiyatroda muhteşem folklor gösterisini izlemenin ardından yerel bir restoranda akşam yemeği. Geceleme otelde.
08 Temmuz 2026 Çarşamba Ulan Batur - Dalanzadgad - Güney Gobi - Kartal Vadisi - Khongor Kumulları

Sabah, havaalanına transfer ve Güney Gobi'ye uçuş. Asya'daki en büyük çölü olan Gobi, Moğolistan yüzeyinin yaklaşık üçte birini kapsar. Kuzey Çin ve Güney Moğolistan arasında uzanan Gobi Çölü'nün geniş ovaları, yükselen dağları ve kum tepelerinden oluşan manzara çeşitliliği ile dünyada bir benzeri daha yok. Moğolistan'ın güneyinde, Ulan Batur'un yaklaşık 600 kilometre uzaklıkta bulunan ve Gobi bölgesine açılan kapı niteliğindeki Dalanzadgad'a varışı takiben Gobi Gurvan Saikhan (Gobi'nin Üç Güzelleri) Milli Parkı'nda bulunan eşsiz Yol Vadisi gezisi için hareket. Vadi, Zuun Saikhan Dağı'ndan akan bir nehrin oluşturduğu dar bir kanyon. Dik kaya duvarlarının yüksekliği 200 metreyi bulmakta. Kanyonun başlangıcı müthiş yeşil çayırlarla kaplı olsa da derinliklerine gittikçe kalın buzul tabakaları görülebilir. Yaz yağmurları süresince duvarların tepelerinden akan sular etkileyici şelaleler oluşturmakta. Kanyonda yürüyüş esnasında bölgeye has, nadir bulunan Argali cinsi yabani koyunu, Ibex dağ keçisi ve sakallı kartalları görme şansınız olabilir. Daha sonra, kurak bitki örtüsü, sayısız şaşırtıcı kaya oluşumları, çöl boyunca koşan vahşi hızlı antilop sürüleri, düz, taşlı ve kumdan oluşan çöl manzaraları eşliğinde Khongor Kumulları'na doğru yola devam. Birkaç saatlik bir yolculuğun sonunda, öğleden sonra Khongor Kumulları'na varış. Servei ve Zuulun sıradağların kuzeyinde yer alan 7 ila 20 kilometre arası enindeki harikulade Khongoriin Els Kumulları 180 kilometre boyunca uzanmakta. Rüzgarın kaldırdığı kum kütlelerinin sesi uzun mesafeden duyulabilir. Bu sesin oluşturduğu melodiden dolayı 200 metre boyundaki kumullara "şarkı söyleyen kumullar" denmiş. Bu bölgede, yaz mevsiminde çarpıcı bir yeşillik sergileyen Khongor Nehri adında bir vaha bulunmakta. Khongor Nehri kumulların eteğinde akar ve çevresinde yeşil bir vaha oluşturur. Bu nehir, çölün ortasında yaşamı mümkün kılan nadir su kaynaklarından biridir. Altın renkli kumulların hemen yanında yemyeşil otlaklar görmek, adeta bir görsel şölen sunar. Burada, evcilleşmiş meşhur Baktriyan develeri yaşamaktadır. Besleyici yağ deposundan oluşan iki hörgüç ve kırmızıya çalan yünümsü tüylere sahip Baktriyan develeri Gobi Çölü'nün şiddetli soğuğuna dayanıklıdır. Deve yetiştiricilerinin günlük hayatına tanık olup, "Yaşayan Dinozor" ve "Gobi Prensi" olarak anılan develere binebilirsiniz. Akşam yemeği ve geceleme kampta.
09 Temmuz 2026 Perşembe Khongor - Bayanzag - Flaming Cliffs - Ongiin

Kahvaltının ardından, Moğolistan'ın simgesel bir manzarası olan "Flaming Cliffs" yani "Alevli Kayalıklar" olarak bilinen Bayanzag gezisi için hareket. Gezi esnasında bu kurak çölde yaşayan deve sürüleri ve onları besleyen göçebe aileleri görebilirsiniz. 60-70 milyon yıl önce oluşan kırmızı kaya oluşumlarının bulunduğu Bayanzag, 1920'lerde Moğolistan'ı ziyaret eden Amerikalı kaşif ve doğa bilimci Roy Chapman Andrews tarafından alevli kayalıklar olarak adlandırılmış. Mineral dolu toprak, buradaki kayalıklara turuncumsu, parlak bir renk veriyor. Bölge, ilk dinozor yumurtalarının keşfiyle ünlüdür. Bölgedeki diğer bulgular arasında kuş benzeri özellikleri taşıyan etobur bir dinozor olan "Velociraptor" ve öteryalı (plasental) memelilere ait örnekler bulunmaktadır. Bu bölge paleontologlar için hâlâ önemli bir kazı alanıdır. Orta Asya'nın çöl bölgelerine özgü, büyümesi yüzlerce sene süren gür çalı ve bodur ağaç görünümündeki "Saxaul" ağaçlarıyla çevrili olan nefes kesici kırmızı kumtaşı Bayanzag kayalıklarında her yerde dinozor fosilleri, yumurtaları ve kemiklerini bulabilirsiniz. Yerli halk bu bölgeye zorlu koşullarda gelişebilen nadir bitkilerden biri olan " Saxaul zengini" anlamına gelen Bayanzag adını verirler. Kamp'ta öğle yemeğinin ardından biraz daha kuzey yönünde ilerleyip, uçsuz bucaksız bozkırda yolculuk yaparak, akşamüstü hem dramatik geçmişi hem de etkileyici kalıntılarıyla ziyaretçileri etkileyen Ongiin Khiid Manastırı'na varış. 1660 yılında Tibet Budizmi'ne bağlı olarak inşa edilen manastır Güney Moğolistan'ın en önemli Budist felsefe, astroloji ve tıp merkeziydi. XIX. yüzyılda 30'dan fazla tapınak, 4 Budist üniversite ve 1000'den fazla keşiş barındıran manastır 1939 yılında komünist rejim tarafından yıkıldı, 200'den fazla keşiş öldürüldü veya sürgüne gönderildi. 1990'lardan itibaren yeniden inşa çalışmalarının sonucunda ilk tapınak 2004'te açıldı. Sessizliğiyle derin düşüncelere davet eden bu manastır, Gobi Çölü'nün ortasında bir ruhani durak gibi. Manastırın kalıntılarını gezdikten sonra keşişlere ait eşyaları sergileyen yerel küçük "ger" müzesini ziyaret. Yakın bir tepeden, muhteşem gün batımını izlemenin ardından kampa yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme ger kampında.
10 Temmuz 2026 Cuma Ongiin - Karakurum / Naadam Festivali

Sabah erken, Karakurum'a doğru yola çıkış. Kökleri eski Moğol geleneklerine dayanan, askerlerin barış zamanlarında formda kalmasını sağlamak amacıyla yaratılan ülkenin geleneksel yaz oyunları Naadam, her yıl Temmuz ayında yer almaktadır. "Yaşayan miras" olarak da adlandırılıp
Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne alınan Ulusal Naadam Festivali, 1921'de gerçekleşen devriminden sonra Çin'den bağımsızlığını ilan eden Moğolistan'ın Milli Bayramı'nın kutlamalarına dönüşmüş. Moğol Naadamı, Orta Asya'nın uçsuz bucaksız bozkırlarında uzun süre hayvancılıkla uğraşan Moğolların göçebe uygarlığıyla ayrılmaz bir şekilde bağlantılıdır. Moğolistan'ın her ilinde kendine özgü bölgesel Naadam festivalleri düzenleniyor. Naadam kelimesi kutlamak anlamına gelir ve her Moğol için bir kutlamadır. Naadam alanlarında arkadaşlarını ve ailelerini karşılamak için en zarif ve renkli "deel"lerini (geleneksel Moğol kıyafetleri) giyerler. Ülkenin çok hareketli olduğu bu dönemde Moğolistan'ı deneyimlemek isteyen gezginler için, başkentteki festivale katılmanın, kırsal kesimde düzenlenen yerel festivallerden birine katılmanın nasıl bir şey olduğunu anlamak faydalı olacaktır. Başkentteki Naadam, binlerce seyircinin, yüzlerce yarışmacının katıldığı, uzun bir açılış töreninin yapıldığı, stadyumda gerçekleşen ve tribünlerden izlenebilinen bir etkinliktir. Kırsal Naadamlar, daha küçük etkinliklerdir. Motosiklet veya atlarla bozkırlardan Naadam'a gelen genç yaşlı tüm Moğollar geleneksel kıyafetleri ile tören alanına gelirler. Yarışmaları daha yakından izleyebilir ve fotoğraf çekebilirsiniz. Katılımcılar ve aileleriyle kaynaşabilir ve etkileşim kurabilirsiniz. Naadam bir festivalden çok daha fazlasıdır: Ailelerin, binicilerin ve güreşçilerin Moğol güreşi, at yarışı ve okçuluktan oluşan "üç erkek oyununu" kutlamak için bir araya geldiği göçebe kimliğine açılan bir penceredir. Bu daha samimi ölçek, deneyimi daha da otantik hale getirecek… Karakurum çevresinde yerel Naadam etkinliklerini izleme. Güreş ve okçuluk (Moğollar bu konuda dünyanın en iyileridir) yarışlarının da yer aldığı sportif ve kültürel performansları izleme. Naadam'ın bir başka önemli etkinliği olan at yarışlarını bozkırlarda izleme. Çocuklarına küçük yaştan itibaren ata binmeyi öğreten Moğol halkını at olmadan hayal etmek imkansız. Moğol atının vücudu küçük olmasına rağmen son derece güçlü ve dayanıklıdır. Yarışlar, atların yaşına göre 15 ila 30 kilometre arasında değişen etaplarda yapılmakta. At binicileri ise, hafif olmaları için 5 ila 12 yaş arası çocuklardan oluşuyor. Çoğu binici, yükü azaltmak için ata eyersiz biniyor. Yarışçılar, bir ay boyunca sıkı bir diyet uygulayarak atlarına her gün entrenman yaptırıyorlar. Akşam, Karakurum'daki kampımıza yerleşme. Kampta kültürel gösterilerin ve şenlik ateşinin keyfini çıkarabilirsiniz. Akşam yemeği ve geceleme ger kampında.
11 Temmuz 2026 Cumartesi Karakurum

Bugün, Büyük Moğol İmparatorluğu'nun eski başkenti, Moğolların "Harhorin" dediği Karakurum'un keşfi. "Saygıdeğer bir asaletle ve tabiatla uyumlu olarak varlıklarını asırlardır sürdüren istikrarlı ve güçlü göçebe kültürünün liderliğinde gelişen ticaret ağı, yönetim, pazarlama, askeri ve dini yaşamların merkezi" tanımlarıyla
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan Orhun Vadisi'nde 1220 yılında kurulan Karakurum, 140 sene boyunca efsanevi İpek Yolu'nun durak noktalarından biriydi. Cengiz Han'ın oğlu Ögeday Kağan tarafından kurulan Karakurum'un Moğol tarihinde önemli bir yeri vardır. Cengiz Han'ın torunu Kubilay Han, kurduğu Yuan Hanedanlığı'nı Pekin'e taşıyana kadar Karakurum, Büyük Moğol İmparatorluğu'nun başkenti idi.
Karakurum'da bulunan Moğol Budizmi'nin ana hazinelerinden biri olan Erdene Zuu Manastırı'nı ziyaret. Ana tapınağın yakınında, yaklaşık 800 yıllık dev taş kaplumbağa heykelini görebilirsiniz. Moğolistan'ın ilk Budist manastırı olan Erdene Zuu Manastırı, eski başkentin kalıntıları üzerine Cengiz Han'ın torunlarından Avtai Sain Han tarafından 1585 yılında inşa ettirilmiş. Tibet Budizmi'nin Gelug mezhebine bağlı bu manastır, üzerinde 108 adet görkemli stupanın bulunduğu beyaz duvarlarla çevrili. Burası yüzyıllar boyunca Moğolistan'ın ruhani ve entelektüel merkezi olarak kalmış. Moğolistan'da Budizmin yayılmasında merkezi bir rol oynamıştır. 1930'larda komünist rejim tarafından büyük zarar görmüş, ancak 1990'da yeniden ibadete açılmıştır. Manastır hem aktif bir ibadet merkezi hem de açık bir müze olarak hizmet veriyor. Manastır, sıra dışı Budist resimleri koleksiyonu, paha biçilemez dini objeler, Tsama dini dansları için özel kıyafetler ve gerçek Moğol ve Tibet tarzı Budist heykellerine ev sahipliği yapmakta. Daha sonra, Karakurum'un tarihine ışık tutan, aralarında ilk Türk devletine ait eserlerin sergilendiği Orhun Vadisi'ndeki önemli bir müze olan Karakurum Müzesi'ni ziyaret. Orhun Yazıtları gibi Türk tarihinin en eski belgeleri burada sergileniyor. Müzenin girişinde Moğol bayrağının yanında Türk bayrağı da dalgalanıyor ve müzenin içinde sergilenen eserlerin altında Moğolca, İngilizce ve Türkçe açıklamalar var. Gezinin ardından kampa dönüş. Akşam yemeği ve geceleme ger kampında.
12 Temmuz 2026 Pazar Karakurum - Orhun Vadisi - Bayangobi - Hustain Nuruu Milli Parkı

Sabah,
Dünya Mirası Listesi'ndeki Orhun Vadisi'nindeki Karakurum ve Khushuu Tsaidam çevresinde bulunan, bozkırın ortasında yükselen meşhur Orhun Yazıtları'nı ziyaret. Göktürk Devleti'nin merkezi kabul edilen bu bölge, Türklerin ilk yazılı belgelerinin bulunduğu yerdir. Yazılış tarihleri MS. VIII. yüzyılın başlarına dayanan ve 1889'da Orhun Vadisi'nde bulunan yazıtlar, II. Göktürk Kağanlığı'na ait. Kül Tigin Yazıtı (732) ve Bilge Kağan Yazıtı (735) burada dikilmiştir. Orhun Yazıtları Türk adı, Türk milletinin isminin geçtiği, Türk töresinin, Türk medeniyetinin, Türk Ordusu'nun kuruluşunu en az 1250 sene öteye götüren ilk belgesi olarak tanımlanabilir. Dönemin diplomatik ilişkilerini gösteren yazıtların bir yüzü Çince, diğer yüzü ise eski Türkçedir. Öğle yemeği için kampa dönüş. Öğleden sonra, Tibet sığırı olarak da anılan yakları görmek üzere Orhun Vadisi gezisine devam. At yetiştiricisi bir aileyi ziyaret ve kısrak sütünün mayalanmasıyla yapılan, az alkollü, ekşi bir içecek türü olan Moğol geleneksel içeceği airag (kımız) yapma deneyimi. "Airag" ve diğer süt ürünlerinin tadımından sonra, gerçek Moğol ahşap eyerlerinin üzerinde at sürme fırsatı. Bu gezinin ardından, dünyanın en kuzey kum tepeleri, ormanlar ve kayalık dağların bir arada bulunduğu farklı doğal manzaralarıyla eşsiz bir yer olan Bayangobi'ye hareket. Çok fazla hayvan, bitki ve yerli göçebe yerleşiminin bulunduğu Gobi Çölü, bu nedenle "zengin çöl" diye adlandırılmış. Kamp alanına 20 km mesafede bulunan Erdene Khambyn Khuree Manastrı'na hareket. Heybetli Khugnu Han Dağı'nda kurulu olan manastırı ziyaret. Buradaki Uvgun ve Zaluu tapınakları, bir dini lider, filozof, sanatçı ve heykeltıraş olan aydın Bogd Gegeen Zanabazar tarafından yaptırılmış. 1688'de Batı Moğol halkı olan Oyratlar'ın soylusu Galdan Boshigt'in askerleri tarafından manastırlar tahrip edilip keşişler katledilmiş. Gezinin ardından doğal bitkiler ve yaban hayvanları milli parkı olan Hustain Nuruu'ya doğru yola devam. Akşamüstü kampa yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
13 Temmuz 2026 Pazartesi Hustain Nuruu Milli Parkı - Ulan Batur

Ulan Batur'dan 100 kilometre mesafede olan Hustain Milli Parkı'nın önemli bir özelliği, yabani atların koruma alanı olmasıdır. Bugün hala neslini devam ettirebilen sadece bir yaban atı türü vardır. Bu at Orta Asya'da, Moğolistan'ın soğuk ve ıssız ovalarında yaşar. Diğer tüm atlar ya evcilleştirilmiş ya da daha önce evcilleştirilmiş atların soyundan gelmiştir. Siyah kısa ve dik yeleleri, ağır ve iri başları, küçük kulakları, uzun kıllı kuyrukları ile evcil atlardan farklılık gösterirler. Moğolistan yaban atı ve "ruh" ya da "saygı duyulan varlık" anlamına gelen "Takhi" olarakta bilinen "Przewalski atı", adını aldığı Rus araştırmacı Nikolay Przhevalsky tarafından 1881 yılında keşfedilmiş. 1985-1990 yıllarında yapılan araştırmalarda doğada Przewalski atı neslinin neredeyse tükenmekte olduğu görülmüştü. Birkaç Moğol ve uluslararası kuruluşun çabaları sayesinde ciddi bir koruma programı uygulanarak 1992'de birleştirilmiş iki grup yetiştirmiş Przewalski atı açık steplerdeyaşamaları amacıyla, yeniden Moğolistan'a götürdüler. Milli Park ve Takhi atları hakkında bilgi edinebileceğiniz küçük müze/bilgi merkezi ziyaretinden sonra, araçlarımızla parkın keşfi. Yapacağımız bir yürüyüş sırasında eğer şansınız varsa bu atları görebilirsiniz. Gezinin ardından, bozkırın ortasında yükselen, Bogd Han Dağı eteklerinde yer alan Ulan Batur'a dönmek üzere yola çıkış. Yerel bir restoranda öğle yemeğinin ardından, "Yeşil Saray" olarak da bilinen Tuul Nehri kenarındaki Bogd Han Saray Müzesi'ni ziyaret. Çin mimarisinin etkileyici örneklerinden biri olup ahşap oymalar, renkli süslemeler ve geleneksel Budist sembollerle bezeli olan Saray 1893-1903 yılları arasında Moğolistan'ın son hanı ve Tibet Budizmi'nin lideri 8. Bogd Gegeen için inşa edilmiş. Bogd Han'ın 1924'te ölümünden sonra müzeye dönüştürülen saray, Sovyet döneminde yıkılmadan ayakta kalabilmiş nadir yapılardan biridir. Moğolistan'ın ilk Bogd Gegen'i Zanabazar ve öğrencileri tarafından yapılan eşsiz bronz dökümler, ipek boyamalar, kağıt resimler, mineral boyamalar, tanrı heykelleri, kraliyet giysileri ve kar leoparı derisinden yapılan kraliyet ger çadırı bu sarayda sergilenen en ilgi çekici eşyalar. Moğol kültürünün zenginliğini gözler önüne seren gezinin ardından, son alışverişler için serbest zaman. Yerel bir restoranda akşam veda yemeği. Geceleme otelde.
14 Temmuz 2026 Salı Ulan Batur - İstanbul

Kahvaltının ardından, havaalanına transfer ve Türk Hava Yolları'nın TK237 no.lu uçuşu ile saat 08:50'de hareketle 13:00'te İstanbul Havalimanı'na varış.