İstanbul Havalimanı'ndan, Türk Hava Yolları'nın TK612 no.lu uçuşu ile saat 18:30'da Kigali'ye hareket.

Saat 00:40'ta "Bin Tepeli" olarak nitelendirilen küçük ülke Ruanda'nın başkenti Kigali'ye varış. Ruanda Katliamı sırasında birçok insanın hayatını kurtarmasından dolayı uluslararası ün kazanan ve "Ruanda Oteli" filmine konu olan Hôtel des Mille Collines'e geceyi geçirmek üzere yerleşme. Kahvaltının ardından, Afrika'nın en temiz şehri seçilen, pırıl pırıl caddeleri ve yemyeşil çevresi ile Kigali şehir turu için hareket. Tur sırasında, ziyaretçileri derinden etkileyen, 1994'te meydana gelen Ruanda Soykırımı Müzesi'ni ziyaret. Ruanda, 1994 yılında dünya tarihinin en acımasız soykırım vakalarından birine tanıklık etti. Ülkede yaşayan Hutu ve Tutsi etnik grupları arasında çıkan ve Avrupa ülkeleri ile A.B.D tarafından da dolaylı olarak desteklenen bu iç savaşta yaklaşık 1 milyon Tutsi ve ılımlı Hutu can verdi. Belçika hükümeti, o günlerdeki politik çıkarları gereği, Tutsi ve Hutuların ortak olan dil-gelenek-etnik geçmişlerini ve kültürlerini yok sayarak yapay bir ırksal ayrımcılığı körükledi. Azınlık olan Tutsiler, çok daha iyi yaşam şartlarına ve işlere kavuştu. Hatta daha sonra Hutular eğitimsel ve sosyal olanaklardan tamamen mahrum bırakıldılar. 6 Nisan 1994'te katliam radyoda yapılan anonslarla başladı. O gün, bir Hutu olan Devlet Başkanı Juvenal Habyarimana'nın uçağı düşürüldü. Ülkede yaşanan kaostan faydalanan Interahamwe üyeleri ellerindeki listelere bakarak, eğitimli Tutsi ve ılımlı Hutular başta olmak üzere kıyıma başladılar. Gezinin sonunda, düz arazi ya da ovanın pek bulunmadığı engebeli ve yemyeşil olan bu ülkenin güzel manzaralarını keşfederek Ruanda'nın kuzeyindeki ve tarafından biyosfer rezervi ilan edilen Volcanoes (Volkanlar) Milli Parkı'na doğru hareket. Yerel bir restoranda öğle yemeği. Öğleden sonra, bölge halkının geleneksel yaşam tarzları ile dansları, şarkıları hakkında bilgi alabileceğiniz bir kültür köyünü ziyaret. Daha sonra, Cyanika sınır kapısından Uganda'ya giriş. Uganda ve Kongo sınırları arasındaki Mufumbiro volkanik sıradağların en güzel göründüğü noktalardan biri olan Kisoro kasabasından geçerek Ruanda, Uganda ve Kongo sınırlarının kesiştiği noktada bulunan Bwindi Milli Parkı'na doğru yola devam. Milli Parkın girişinin yakınlarındaki ve parkın manzaralarına hakim bir konumda yer alan lodge'umuza yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme lodge da.

Uganda, Rwanda ve Kongo sınır bölgelerinde yaşayan dağ gorillerinin toplam nüfusu tahmini 800 kadardır. Günümüzde, bu popülasyonunun yarısından fazlası "içine girilemez" anlamına gelen "Bwindi Impenetrable" Milli Parkı'nda yaşamakta. Ruanda'nın kuzey kesiminde bulunan ve 160 km² bir alanı kaplayan Volcanoes Milli Parkı ise Afrika'nın en eski milli parkıdır. Başlangıçta küçük bir alandan oluşan park kaçak avcılık sonucu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalan dağ gorillerini korumak amacıyla kurulmuştu. 1929 yılında, Ruanda ve o zamanki adıyla Belçika Kongosu'nun sınırları içine alınan park Albert Milli Parkı adıyla, Belçika sömürge otoriteleri tarafından idare edilmişti. 1960'ların başlarında, Ruanda ve Kongo bağımsızlıklarını kazanınca bölünen park, 70'li yıllarda orijinal boyutuna oranla yarı yarıya küçülmüş. 1967 yılında, Kongo ormanlarında dağ Goriller hakkında araştırma yapan Amerikalı zoolog Dian Fossey güvensizlikten dolayı Ruanda'ya kaçmıştı. Araştırmacı, nesilleri nerdeyse tükenmek üzereyken yazdığı "Sisteki Goriller" adlı kitabıyla dağ gorillerini dünyaya tanıtmış ve Karisoke Goril Araştırma Merkezi'ni kurmuştu. tarafından biyosfer rezervi ilan edilen "Bwindi Impenetrable" Milli Parkı'nda, goril safarı için parka girecek ziyaretçi sayısı sınırlandırılmış. Günde ancak 56 kişi izin alarak parka girebilmekte. Kahvaltıdan sonra, parkın yönetim merkezine hareket. Burada safari hakkında gerekli bilgileri aldıktan sonra, yerel rehberler eşliğinde safarinin başlangıç noktasına hareket ederek gorillerin izlerini sürmeye başlayacaksınız. O gün için size tahsis edilen goril ailesiyle buluşmak biraz zaman gerektirebilir. Goriller sürekli yer değiştikleri için tropikal dağlarda 2 ila 8 saat yürümeyi göze almak gerekebilir ancak iz sürücü rehberler, tecrübeleri sayesinde, bu süreyi kısa tutmaya gayret ediyorlar. Öğle yemeği piknik şeklinde. Akşam yemeği ve geceleme lodge'da.

Bwindi Milli Parkı'ndan ayrılarak, deniz seviyesinden 1962 metre yükseklikte bulunan, "küçük kuşların yeri" olarakta adlandırılan Bunyonyi Gölü'ne varış. Uganda'nın doğa harikalarından bir tanesi olan Bunyonyi Gölü barındırdığı yaklaşık 200 kuş türü ile adeta bir kuş cenneti. Bazıları çok karmaşık olan, değişik biçimdeki yuva inşa eden birçok çeşit dokumacı kuşu görünmekte. Kuş türleri arasında en çalışkan tür olarak bilinmekte. Göle tepeden bakan muhteşem bir yerde konuşlanmış, enfes manzaraları sunan lodge'umuza yerleşme. Lodge da öğle yemeğinden sonra, yeşilin her tonu görebileceğiniz Bunyonyi Gölü'nde bir tekne gezisi. Sularında suaygırı ve timsah olmadığı için Afrika'nın en güvenli göllerinden biridir. Bu gezide, göl üzerinde bulunan ve zengin bir kuş popülasyonunu barındıran adaları görebilirsiniz. Uganda'daki en derin krater gölü olan Bunyonyi Gölü'nde irili ufaklı toplam 29 ada bulunmakta. Bu adalarda çok az yerleşim mevcut ancak "Ceza adası" alamına gelen Akampene gibi, bazı adaların ilginç bir hikayesi var. Gölün tepelerinde yaşayan Batwa etnik grubu ile tanışma imkanı. Yaşadıkları yağmur ormanlarını hızla tükettikleri için, yöneticiler, bu ormanları koruyup, milli parka dönüştürerek turizme açmak amacıyla, Afrika'nın kısa boylu insanları olan Pigmeler'i bu topraklardan uzaklaştırarak, köylere yerleştirip entegre edilmeye çalışmışlar: sonucun başarısı yoruma açık… Gezinin ardından lodge'a dönüş. Akşam yemeği ve geceleme lodge'da.

Erken saatlerdeki ince sis perdesinin yarattığı büyülü manzaraya tanık olduktan sonra, Bunyonyi bölgesinden ayrılarak Uganda'nın güneydoğusunda bulunan ve Afrika'nın İsviçresi olarak anılan, teraslarla kaplı dağ yamaçlarının ortasındaki Kigezi yüksek topraklarında yaşayan yerli halkın günlük yaşamını yakından izleme imkanı. Kabale kasabası üzerinden Uganda'nın en büyük milli parklarından Queen Elizabeth'e doğru yolculuk. 1952 yılında kurulan Kazinga milli parkı iki yıl sonra Karliçe II. Elizabeth'in ziyareti onuruna yeniden adlandırılır. Büyük Rift Vadisi'nin batı kısmında yer alan ve Ekvator çizgisinin ortadan böldüğü parkın kuzeyinde volkanik koniler ve krater gölleri bulunmakta. Queen Elizabeth Milli Parkı'nın güneyinde yer alan ve ağaçlara tırmanan aslanları ile meşhur Ishasha bölgesine varış. Ishasha'da yaşayan aslanlar günün sıcak saatlerinde dinlenmek için ağaçların dallarının üstünde uzanırlar. Ntungwe nehrin kenarında öğle yemeği ve bu bölgede yapacağımız bir safarinin ardından, Queen Elizabeth Milli Parkı'nın kuzeyine doğru yola devam. Akşamüstü, parkta safari yaparak Mweya yarımadasına varış ve Edward Gölü'ne hakim bir konumda bulunan lodge'umuza yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme lodge'da.

1952 yılında Kazinga Milli Parkı adıyla kurulan park, iki yıl sonra kraliçe II. Elizabeth'in ziyareti anısına yeniden adlandırıldı. Queen Elizabeth Milli Parkı (kısaca QENP) doğusunda George Gölü, batısında Edward Gölü ve kuzeyinde efsanevi "Ay Dağları" Rwenzori Sıradağarı uzanmakta. 910 ila 1390 metre yükseklite yer alan milli park, geniş bir doğal ekosistem yelpazesi barındırmakta. tarafından biyosfer rezervi ilan edilen Queen Elizabeth Milli Parkı, Uganda'nın en değerli yerlerinden birini oluşturmakta. Sabah erken, Uganda antilobu, Thompson ceylanı (gazal), dik dik ve impala gibi değişik antilop türlerini, arslan, sırtlan, bufalo, fil ve hatta leopar (ancak utangaç olduğu için nadir görülebilir) gibi hayvanları ve 500'ün üzerinde kuş türünü barındıran Queen Elizabeth Milli Parkı'nda safari. Nefis krater göllerini de göreceğimiz gezinin ardından lodge'a dönüş. Öğleden sonra, Edward ve George Gölleri'ni bağlayan Kazinga Boğazı'nda iki saatlik tekne gezisi. Boğaz, yoğun yaban hayatı ve kuş popülasyonu ile tanınmakta. Burada, çok sayıda suaygırı ve pelikan görebilirsiniz. Lodge'da dinlendikten sonra parkta geç vakitte son bir safari yapmak üzere hareket. Öğle yemeği, akşam yemeği ve geceleme lodge'da.

Kahvaltının ardından, safari yaparak Queen Elizabeth Milli Parkı'ndan ayrılış. Rift Vadisi'nin batısından geçen yol güzergahında, hava açık olduğu takdirde, Ekvator'da yer almasına rağmen zirveleri buzullarla kaplı ve tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan "Ay Dağları" anlamındaki Rwenzori Sıradağları'nın güzel manzaralarını görebilirsiniz. Ekvator Çizgisi'ni geçerek kuzeye doğru Kibale Milli Parkı'na doğru yola devam. Kasese kasabasından sonra krater bölgesinden geçerek Kibale Millı Parkı'na varış. 1993 yılında ziyarete açılan, Kibale Milli Parkı'nın keşfi. Kibale Ormanı siyah-beyaz ve kırmızı kolobus maymunları, mavi maymun, babun ve şempanze dahil olmak bir kaç primat türüne ev sahipliği yapmakta. Yerel rehber eşliğinde bozulmamış ormanda yürüyüş yaparak şempanzelerin izini süreceğiz. Şempanze yürüyüşünün de, goril yürüyüşü gibi bazı kuralları var. Şempanzeler goriller gibi uzun süre tek bir lokasyonda kalmıyorlarlar ve hızlı ilerleyerek yeni bir beslenme noktası arayışındalar. Yemeklerini temin etmek veya bakımları için yaprak, dal ve kütük gibi ilkel aletleri kullanabiliyorlar. Goriller gibi, her gece dalları ve yaprakları üstüste koyarak uyumak için yuvalar yapıyorlar. İnsanın en yakın kuzeni olan şempanzeler, ziyaretçiler tarafından en çok rağbet gören primatlardır ama eğer şanslıysanız diğer primatları da gözlemleyebilirsiniz. Ayrıca yağmur ormanında yaşayan kuşları görebilir bitki türlerinin geleneksel kullanımı öğrenebilirsiniz. Piknik şeklinde öğle yemeğinden sonra, okulu ve geleneksel şifacıyı ziyaret ederek Bigodi topluluğunun kültürünü yakından tanıma imkanı bulacağınız köy gezisi. Gezinin ardından, Kibale Millı Parkı'na yakın ve Uganda'da gün batımının en güzel izlendiği yerlerden biri olan Nyinabulitwa Krater gölü manzaralı lodge'umuza varış ve yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme lodge'da.

Sabah, Fort Portal-Mubende yolunu takip ederek, göz alabildiğine uzanan çay plantasyonları gibi değişik manzaralar eşliğinde Uganda'nın doğusundaki eski Buganda Krallığı'nın merkezi Kampala'ya doğru yolculuk. Öğle yemeği için Kampala'ya varış. Şehir 1890 yılında İngiliz Doğu Afrika Şirketi'nin merkezi olmuş. Uganda XIX. yüzyılın sonlarında İngilitere'nin sömürgesi olunca, Kampala 1905 yılına kadar sömürge yönetiminin merkezliği haline gelmiş. Ülkenin 1962 yılında bağımsızlığını kazanmasından sonra Kampala başkentlik vasfını korumuş. Şehir merkezi İngiliz kolonyal mimarisinin izlerini taşımakta. Günümüzde ülkenin idari, eğitim, kültür, ticaret ve sanayi merkezi olan Uganda'nın başkentinin keşfi. Gezi sırasında Kasubi'de bulunan ve tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan Buganda Kralları'nın Mezarları'nı ziyaret. 1882 yılında inşa edilen ve 1884'te kraliyet mezarlığına dönüştürülen Buganda tepesindeki eski saray bulunmakta. Dört mezarın barındırdığı dairesel ve kubbeli ana bina başta ahşap, saz ve kerpiç olmak üzere organik malzemelerden oluşan mimari başarının önemli bir örneğidir. Bu yerin asıl önemi, somut olmayan inanç, maneviyat, süreklilik ve kimlik değerlerinde yatmaktadır. Geziden sonra, yaklaşık 45 dakika mesafedeki Viktorya Gölü'nün kuzey kıyısında bulunan ve bir sayfiye yeri olan Entebbe'ye hareket. Kenya, Uganda ve Tanzanya sınırları içerisinde yer alan, Afrika'nın en büyük gölü ve dünya'nın en büyük ikinci tatlı su gölü olan Viktorya Gölü'nün görülmesinden sonra otele transfer ve yerleşme. Otelde akşam yemeğinin ardından birkaç saatlik bir dinlenme.

Otel yakınlarında bulunan havalimanına transfer. Türk Hava Yolları'nın TK612 no.lu uçuşu ile saat 04:55'te hareketle saat 12:10'da istanbul Havalimanı'na varış.