Bir zamanlar İstanbul'un karşısındaki şehir olan Pera, Caddeleri, Dükkanları, batı tarzı lokantaları, meyhaneleri, kısacası yaşam tarzı ve burada yaşayan insanlarla İstanbul tarihinin bölünmez bir parçası olduğu gibi, çok ilginç hikayelerinde kaynağı olmuş. Adeta İstanbul'da ki bir Avrupa şehri gibi gelişmiş ve buradaki mimari de bu tarzı takip ederek, Pera, İstanbul'daki batı tarzı mimarinin en çokuygulandığı bölge haline gelmiş. Ne yazık ki, bu tarihi mirası günümüze layıkiyle taşıyamasak da, kalanlar bile çok ilgiç anlatılara konu olabilmekte. İşte bu gün boyunca, İstanbul'un bu yönlerini gerek gördüklerimizle gerekse anlatılanlarla hayalimizde canlandıracak, geçmişde tatlı bir gezi yapacağız…

* TUR PROGRAMI :
Sabah, saat 10.00'da, Taksim, Cumhuriyet Anıtı önünde buluşma. İstanbul'un "öteki tarafı" Pera'nın Beyoğlu olma sürecini takip ettiğimiz turumuza ilk adımlarında, ekaliyet okulları, İstanbul'un işgal yılları, ilk kubbeli kilise derken İstiklal Caddesi'nde buluyoruz kendimizi.. Cadde-i Kebir, ya da Avrupalıların Grande Rue de Pera' sı... Tarihçilere göre, tarihi yarımadaya bir köprü ile bağlı ama yüzyıllarca uzakta olan; adının hakkını verircesine İstanbul'un her zaman "öteki tarafı" olan Pera... Cadde boyunca ilerlerken Abraham Paşa'nın altınlarına ne olduğunu merak ediyoruz, İstanbul'un en seçkin otelinin bir harabeye dönüşmesine tanıklık ediyoruz üzülerek. Kâh Madam Anahit'in büyük aşkından dem vuruyoruz, kâh Naum Operası'nın kadife döşemeli locasında Sultan Abdülaziz ile Verdi'nin İl Travatore'sini izliyoruz yan yana. Yoruluyoruz sonra; Lebon' da soluklanıyoruz. Chat Noir parfümün kahve rayihasıyla kucaklaşmasına tanık oluyoruz; etrafta modaevinden çıkmış dinlenen hanımlar.. köşedeki masada Tevfik Fikret kahvesini yudumluyor.. Tünele varmadan Pera Palas'a uğrayalım istiyoruz; belki Agatha Christie' ye rastlarız umuduyla. Mavi gözlü bir kahraman karşılıyor bizi; bir ulusu küllerinden vareden. Üst kattaki odasına davet ediyor. Elbiseleri, yatağı, banyosu olduğu gibi duruyor. Gün biterken varıyoruz Tünel' e, Bay Gavand' a rastlamayı umut ederek.. Sonra bakıyoruz ki akşam olmuş, adı geçen herkes geçtiğimiz yüzyılda kalan bir hikaye olarak kalmış. Bizler de bir devrin Pera'sını keşfetmenin keyfi ile fotoğraflarımızı anılarımıza ekliyoruz…