Türk Hava Yolları ile saat 20:55'te Delhi'ye hareket.

Saat 05:15'te Hindistan'ın başkenti Delhi'ye varış. Karşılamadan sonra, kahvaltı için bir otele transfer. Akabinde, otobüsle Uttar Pradesh eyaletinde yer alan Agra'ya doğru yola çıkış. Delhi'nin 200 kilometre güneyinde bulunan Agra'ya varışı takiben otele yerleşme. Yerel bir restoranda öğle yemeğinden sonra, Babür sanatının şaheserlerini barındıran Agra şehir turu için hareket. XII. yüzyıldan beri tuğladan yapılmış müstahkem bir kalesi bulunan ve stratejik önemi taşıyan Agra, XV. yüzyılın sonlarında İskender-i Lûdî tarafından yeniden inşa edilerek hükümet merkezi yapıldı. Son Lûdî Hükümdarı Sultan İbrahim, Babür Devleti'nin kurucusu Babür Şah'a yenilince Agra uzun süre Babür İmparatorluğu'nun hâkimiyeti altına girer (1526). XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Hindu Maratha klanlarının idaresinde kalan şehir, 1803'te İngiltere'nin hâkimiyetine girer. İngilizler'e karşı verilen istiklâl mücadelelerinde önemli rol oynayan Agra, Hindistan tarihinin çeşitli dönemlerinde siyasî önemini korudu. XVI. ve XVII. yüzyıllarda Babür İmparatorları Akbar, Cihangir ve Şah Cihan tarafından başkent olarak kullanılan ve altın çağını yaşamış olan Agra gezisi sırasında bir Dünya Mirası olan hilal şeklindeki Agra Kalesi'ni ziyaret. Akbar tarafından 1565'te Yamuna Nehri'nin sağ kıyısında askeri amaçlı inşasına başlanan kale, 1630-1655 yılları arasında torunu Şah Cihan tarafından ilaveler yapılarak saraya dönüştürülmüs. Cihangir Mahal, Khas Mahal, Divan-ı-Khas, Divan-ı-Aam, Sekizgen Kule ve Moti Mescidi (İnci Camii) kırmızı kumtaşı ile mermerden inşa edilmiş olan kalenin en görkemli yapılarının arasında yer almakta. 20 metre yüksekliğinde ve 2,5 kilometre uzunluğundaki güçlü dış surlar ise, babasını tahttan indirip Tac Mahal'a bakan bir odaya hapseden Aurangzeb tarafından yaptırılmış. Şah Cihan, ölene kadar eşinin mezarını bu noktadan seyretmiş ve öldüğünde biricik karısının yanına defnedilmiş. Şehir turunun ardından, otele dönüş. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Sabah erken, Agra'nın keşfine devam. Agra'nın en meşhur sanat eseri olan, tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan Yamuna Nehri kıyısındaki Şah Cihan ve eşinin kabirlerini barındıran masalsı bir hikayeye sahip Tac Mahal'ı ziyaret. Babür mimarisinin bu şaheseri, Şah Cihan tarafindan tutkuyla bağlı olduğu eşi Mümtaz Banu'nun 1631'de ondördüncü çocuğunu dünyaya getirirken vefatı üzerine aşkının simgesi olarak beyaz mermerden inşa ettirilmiş. Mabet, oyularak yerleştirilen çeşitli renkli mermer, yarı değerli ve değerli taştan oluşan motiflerle süslenmiş. Gezinin ardından, kahvaltı için otele dönüş. Daha sonra, Jaipur'a doğru yola çıkış. Yol üzerinde tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan Fatehpur Sikri'yi ziyaret. Büyük imparator Akbar tarafından 1569'da kırmızı kumtaşından inşa edilen Fatehpur Sikri, ondört sene sonra su sıkıntısı nedeniyle terk edilip bir hayalet şehre dönüşmüş. Buland Darwaza zafer kapısından geçerek, Jama Masjid; Akbar'ın oğlu Cihangir'in doğumunu öngören sufi şeyh Salim Chisti'nin mezarı; güzel sütunları ile Panch Mahal sarayı; imparatorun köle kızları satranç taşları yerine kullanarak satranç oynadığı siyah-beyaz Pachisi avlusu gezileri. Gezi ve yerel bir restoranda öğle yemeğinin ardından "mihraceler ülkesi" anlamına gelen Hindistan'ın en büyük eyaleti Rajastan'ın ateşli başkenti Jaipur'a doğru yola devam. Jaipur 1699-1744 yılları arasında hükmeden ve astronomi ile ilgilenen Amber krallığının Hindu "Rajput" hükümdarı mihrace Sawai II. Jai Singh tarafindan 1727'de, bir ovada kurulmuş. Nüfusundaki artış ve artan su kıtlığından dolayı mihrace başkentini 11 kilometre uzaklıkta bulunan Amber'den Jaipur'a taşıma ihtiyacı hisseder. Böylece, ülkenin ilk planlı şehri olma özelliğini taşıyan Jaipur, birbirini dik kesen geniş cadde ve sokaklara sahiptir.1876'da Mihrace Ram Singh, şehri Galler Prensi'ni (gelecekteki Kral VII. Edward) ağırlamak için misafirperverliği çağrıştıran pembe renge boyatır. Jaipur, surlarla çevrili tarihi şehirdeki pembe renkli binalardan dolayı "Pembe Şehir" olarak adlandırılmakta. Hindistan 1947'de bağımsızlığını kazandıktan sonra Jaipur, Jodhpur, Jaisalmer ve Bikaner ile birleşerek Hindistan'ın en büyük eyaletini oluşturdu. Akşamüstü varışı takiben şehir merkezine yakın otelimize yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Kahvaltının ardından, Jaipur'a 11 kilometre mesafedeki yüksek bir tepenin yamaçlarına konuşlanmış Amber Fort'a hareket. Jaipur resmi başkent olmadan önce, 1728'e kadar mihracenin yerleşim yeri ve yönetim merkezi olan Amber Kalesi'ne fil üstünde (veya jeep ile) çıkış. Mermer ve kumtaşı ile 1592'de Raja I. Man Singh tarafından inşa edilen kalenin ilaveleri Sawai Jai Singh tarafindan yaptırılmış. Çok sayıda teras, iç avlu, köşk ve salon içeren saray kompleksinde, Kali Tapınağı; halk salonu olan "Divan-ı Aam"; Zafer Salonu olan Jai Mahal; mihrace'nin dairelerinin girişi olan "Ganesh Pol"; tavanının tamamı küçük küçük ışıldayan aynalarla kaplı büyüleyici "Sheesh Mahal"; mozaik ve mermer oyma işleri ile zafer salonu "Jas Mandir"; şair Rudyard Kipling'in kaldığı zevk köşkü anlamına gelen zarif "Sukh Nivas" gibi, Rajput dönemi sanatının en ilginç örnekleri görülebilir. Geziden sonra, "Altın Üçgen" olarak adlandırılan Delhi-Agra-Jaipur üçgeninin en etkileyici şehri ve Hindistan'ın en güzel ve en zengin şehirlerinden birisini keşfetmek üzere Jaipur'a dönüş. İsmi rüzgarlar sarayı anlamına gelen 953 pencereli Hawa Mahal'in benzersiz cephesini görmek üzere mola. Hükümdar ailesindeki kadınların sokaktaki günlük hayatı ve tören alaylarını gözleyebilmeleri için şehrin göbeğinde yapılmış olan göz kamaştırıcı Hawa Mahal, görkemli pembe kumtaşı cephesi ile şehrin sembolü haline gelmiş. Yerel bir restoranda öğle yemeğinin ardından, II. Jai Singh'in 1728 yılında yapımını başlattığı şaşırtıcı büyüklükteki jeometrik şekilleriyle modern bir görünüme sahip astronomi gözlemevi "Jantar Mantar" ı ziyaret. Daha sonra, "aletler ile hesaplama" anlamına gelen Jantar Mantar'ın karşısında yer alan ve bir bölümünde Jaipur Mihracesi'nin halen yasamakta oldugu Şehir Sarayı'nın keşfi. Rajastan ve Babür stillerinin bir sentezini sergileyen büyük kompleks, iç avlular, bahçeler, Chandra Mahal, Mubarak Mahal, Badal Mahal gibi küçük saraylar, değişik salonlar, Shri Govind tapınağı ve City Palace Müzesi'ni içermekte. Gezinin ardından otele dönüş. Akşam yemeği yerel bir restoranda. Geceleme otelde.

Sabah, üç tarafı tepelerle çevrili, Thar Çölü'nün kenarına kurulu, Hindistan'ın en eski yerleşimlerinden biri olan ve "Rajasthan'ın gül bahçesi" olarak anılan bembeyaz Pushkar kasabasına hareket. Diğer yerlere göre çok daha sakin ve huzurlu olan Pushkar'da 500 den fazla tapınak barınmakta olup Hindular için önemli bir hac merkezidir. Et, yumurta ve alkolün tabu olduğu bu kutsal şehir, Ekim-Kasım aylarında düzenlenen büyükbaş hayvan ve özellikle deve panayırı ile daha da hareketlenmekte. Varışı takiben, Pushkar gölünün kıyısında kurulmuş bu eşsiz, büyüleyici kasabanın ve gölün çevresindeki sayısız tapınak ve göle doğru uzanan, Hinduların nehre inip dualarını ettikleri ve günahlarından arındıkları, 52 adet "Ghat" denilen merdivenin keşfi. Pushkar Sanskritçe "mavi lotus çiçeği" anlamına gelir. Lotus çiçeği Hint kültüründe kutsal addedilen özelliğiyle diğer çiçeklerden ayrılır. Efsaneye göre lotus çiçeğinden geldiğine inanılan evrenin yaratıcısı nihai Hindu tanrı Brahma, Vajranabha isimli bir iblisi öldürdüğünde, elinde tuttuğu özel silahı olan mavi lotus çiçeğinin üç yaprağı düşer ve düştüğü yerde Jyestha Pushkar, Madhya Pushkar ve Kanishta Pushkar adlı üç kutsal göl oluşur. Hindistan'da Brahma'ya adanan ve dham olarak adlandırılan beş kutsal hac merkezi bulunmaktadır. Brahma'ya adanan nadir tapınaklardan biri olduğundan dolayı Hindistan'ın ve Puskar'ın en önemli Brahma tapınağı olan Jagatpita Brahma Mandir'i ziyaret ettikten sonra, göl çevresinin gezilmesi. Öğle yemeğinin ve gezilerin ardından, Hindistan'a özgü Amla (Emblica officinalis) adında meyve ve gül bahçelerinin ortasında, sakin bir ortamda yer alan lüks kampımıza yeleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde. Pushkar'da, sadece vejetaryen yemekleri servis edildiğini not etmek gerekir.

Kahvaltıdan sonra, Thar çölünün giriş kapısının yanı sıra "Güneş Şehri" ve "Mavi Şehir" olarak da anılan Rajasthan Eyaleti'nin ikinci büyük şehri Jodhpur'a gitmek üzere yola çıkış. Jodhpur, Kuzey Hindistan'daki yönetici Hindu savaşçı sınıfı olan, Sanskritçe kralın oğlu anlamına gelen "raja-putra" yani Rajput sınıfından Rathore klanının hükümdarı Rao Jodha tarafından 1459 yılında kuruldu. Surlar içinde kalan ve tarihi kalbini karakterize eden evlerin masmavi dış cephelerinden dolayı şehir Rajasthan'ın mavi incisi olarak kabul edilmekte. Rivayete göre Hindistan'da en üst sınıf olarak kabul edilen rahipler ve bilginlerden oluşan Brahmanlar, eski zamanlarda kendi evlerini diğer kastlardan ayırabilmek için maviye boyamışlar. Zaman içinde bu durum genelleşmiş ve tüm evler maviye boyanmaya başlanmış. Şehrin maviliği gün batımında daha da belirginleşiyor. Jodhpur'a varışı takiben otele yerleşme. Yerel bir restoranda öğle yemeğinden sonra şehir turu için hareket. 1899'da mihrace II. Jawsant Singh anısına beyaz mermerden ve bir tapınak şeklinde inşa edilen Jaswant Thada anıt mezarının gezilmesi. Ardından, bir müzeye dönüştürülen şehrin en önemli yapısı ve Rajastan'ın en etkileyici binalarından biri olan Mehrangarh Kalesi'nini ziyaret. 125 metre yüksekliğinde kayaların üzerinde kurulan görkemli Mehrangarh kalesi, inanılmaz ölçüleriyle Hindistan'ın en büyük kalelerinden biridir. Mehrangarh, başkentini Jodhpur yaparak kimsenin işgal edemeyeceği bir kale inşa etmek isteyen 15. Rathore hükümdarı Rao Jodha tarafından 1459 yılında yapılmış. Kalenin içine girmek için tam yedi ayrı kapıdan geçmek gerekmekte. Sonraki dönemlerde pek çok ekleme yapıldığından kale, kompleks bir yapıdır. Hakkındaki ilginç hikayeleri dinleyip izlerini görebileceğiniz kapılarının yanı sıra kale, müzeye dönüştürülen Moti Mahal (İnci Sarayı), Phool Mahal (Çiçek Sarayı), Sheesh Mahal (Aynalı Saray), kraliyet hanımlarının resmi kabulleri gözetledikleri Jhanki Mahal ile bir kaç anıt ve tapınağıda barındırmakta. Rudyard Kipling'in dediği gibi, Mehrangarh kalesi adeta "Titanlar tarafından yapılmış ve sabah güneşi ile boyanmış bir saray"ı andırmakta. Mehrangarh Kalesi, şehrin maviliğini bir bütün olarak en iyi görebileceğiniz yerdir. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Kahvaltıdan sonra, Udaipur'a hareket. Yol üzerinde Aravali vadisinde yer alan Ranakpur'daki meşhur Jain tapınağının keşfi. XV. yüzyılda inşa edilen ve ilk Tirthankara olan Adinath (diğer adi Rishabhanatha)'a ithaf edilen muazzam tapınak, âdeta bir mimari harikasıdır. Hindistan'da yaklaşık M.Ö. VI. yüzyılda ortaya çıkan Jainizm, Hinduizm'den ayrılan dini cereyanlardan biridir. 24 Tirthankara Parsva (Parshvanatha)'ya dayanan bir geçmişe sahip. Ruhani özgürlük ve kurtuluş kavramı temelinde kurulmuş olan Jainizm tüm canlıların eşit olduğunu ve özellikle şiddet karşıtlığını savunup her türlü canlıyı öldürmeyi yasaklar. Ranakpur, adını efsanevi Mewar hükümdarı Rana Khumba'dan almakta. Ana tapınakta her biri diğerinden farklı oymalara sahip 1444 sütun bulunmakta. Yerel bir restoranda öğle yemeğinin ardından, Pichola ve Fateh Sagar isimlerindeki iki gölün kıyısında yerleşik olan Udaipur'a doğru yola devam. Varışı takiben şehrin arka planında yükselen tepelerin yamaçları üzerindeki otele yerleşme. Hindistan'ın en romantik şehri Udaipur, saray ve göller şehri olarak anılır. 1559 yılında Mewar hükümdarı II. Udai Singh tarafından kurulan Udaipur, Chittorgarh Kalesi 1568'de, Babür imparatoru Akbar'ın istilasına uğramasından sonra, Mewar krallığının yeni başkenti olur. Efsanelere ve zengin Hint mitolojisine dayanan Holi festivali Udaipur'da muhteşemdir. Holi festivalinin adı yardımsever Holika'dan gelmektedir. Herkesin sadece kendisine itaat etmesini talep eden kötülükler kralı Hiranyakaşipu, ona karşı çıkarak isyan eden oğlu Prablah'ı defalarca öldürmeye yeltenir ama tanrı Vişnu her seferinde Prablah'ı kurtarır. En sonunda Hiranyakaşipu, onu kız kardeşinin kucağında uyurken yakmayı planlar. Ancak kız kardeşi Holika'nın üzerindeki yanmaz şalını üzerinden çıkarıp Prablah'ı kurtarmak için ona verir. Prablah kurtulur fakat Holika orada ölür. Şubat sonu-Mart başı dolunayın (Phalguna Purnima) olduğu festivalin ilk günü bir çok ritüel içeren Holika Dahan veya Choti Holi olarak kutlanır. Akşamüstü Şehir Sarayı'na transfer ve iyinin kötülüğe karşı zaferini sembolize eden, renkli görüntülere sahne olan Holika Dahan törenini izleme. Holi arifesindeki Holika Dahan sırasında, Mewar mihracesi, Pichola Gölü kıyısındaki Şehir Sarayı'na yüksek görevlileri ve misafirleri ağırlar. Kraliyet ailesi mensupları süslenmiş deve, fil ve atlar üzerinde geçit töreni yaparlar. "Puja" duaları yapılır ve yakılan büyük şenlik ateşinin etrafında şarkılar eşliğinde danslar düzenlenir. Tören, görkemli havai fişek gösterisiyle taçlandırılır. Törenden sonra otele dönüş. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Hindistan'ın en popüler festivallerinden biri olan Holi yılın ilk büyük Hindu Festivalidir. Renklerin Festivali olarak da bilinen Hindistan'a özgü Holi Festivali, Hindistan'da kışın sonunu işaretleyip ilkbaharın gelişini kutlamaktır. Kökleri çok eskilere uzanan eğlenceli festival, kast sistemini ortadan kaldırıp sosyal farklılıklar arasında bir köprü kurarak insanlar arasındaki bağları yeniler. Holi'nin ikinci günü Rangwali Holi, Dhulandi, Phagwah veya Badi Holi olarak adlandırılır. O gün renklerin oyunudur. O gün kadın-erkek, tanıdık-yabancı, zengin-fakir insanlar birbirlerine sarılıp "Mutlu Holi" dilerler, doğal renkli tozları birbirine atarlar ve boyalı suları sıkarlar. Sabah, özel olarak hazırlanan, güzel renklerle dolu, eğlenceli kutlamaların keyfini çıkarabileceğiniz LaLiT Laxmi Vilas Palace'a transfer. 1884-1930 yılları arasında hükmeden Mihrace Fateh Singh tarafından 1911 yılında inşa edilen LaLiT Laxmi Vilas Palace, Rajasthan prensliği kültürel ve tarihi mirasının bir simgesidir. Fateh Sagar Gölü'ne hakim bu tarihsel saray zarafetiyle göz kamaştırıyor. Kapıdan girdiğiniz anda, LaLiT Laxmi Vilas Sarayı'nın geniş bahçelerinin bir renk cümbüşüne dönüştüğünü hayranlıkla görürsünüz. Bir "hoş geldiniz" töreninden ve geleneksel beyaz kiyafetler giydikten sonra Hint dansları ve diğer gösterileri izlerken ağız sulandırıcı atıştırmalıklar, çerezler ve geleneksel içecekleri tadabilir, dans edebilir ve "renk oyunları" olan çoşkulu eğlencelere katılabilirsiniz. Kullanıcağınız "Gulal" adı verilen rengarenk tozlar tamamen organiktir. Bu kültürel etkinlikler esnasında çekingenliğinizi bir kenara bıraktırıp, neşe ve kahkahalarla dolu anlar yaşayacaksınız. Öğle yemeği büfe şeklinde. Yerel etkinliklerin bitiminde, öğleden sonra sokaklardaki Holi kutlamaların coşkusuna tanıklık ederek otele dönüş. Akşamüstü, Udaipur turu için hareket ederek, Jagdish Mandir'in yanı sıra Sahelion ki Bari bahçelerinin gezilmesi. 1651'de I. Jagat Singh tarafından inşa edilen, oldukça görkemli bir mimariye sahip Hindu Tanrısı Vişnu'ya adanmış olan Jagdish Mandir, Udaipur'un en büyük tapınağıdır. Mihrace Sangram Singh tarafından XVIII. yüzyılın ortalarında inşa edilen ve "genç kızların bahçesi" anlamına gelen, saray kadınlarının yaşam tarzını yansıtan göz alıcı Saheliyon ki Bari ise lotus havuzlarını, zarif çeşmeleri ve kioskları barındırmakta. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Kahvaltının ardından, Udaipur'un keşfine devam. Efsaneye göre, tepede meditasyon yapan kutsal bir adam, II. Udai Singh'e başkentini Pichola Gölü kıyısında kurması için yol göstermiş. İlk olarak, Pichola Gölü'nün doğu kıyısında kurulmuş olan, Hint mihracelerinin zenginliği ve şatafatına tanık olabileceğiniz Şehir Sarayı'nı ziyaret. Şehir Sarayı'nın bir kısmı günümüzde hâlâ Mewar kraliyet ailesi tarafından mesken olarak kullanılmakta. İnşası 1559'da II. Udai Singh tarafından başlanan ve XVIII. yüzyıla kadar devam eden Rajasthan'ın en büyük sarayı, dev bir komplekstir. 1974 yılında, Şehir Sarayı'nın bir bölümünün yanı sıra "Zenana Mahal" yani harem bölümü müze haline getirildi. Saraya "Pol" olarak adlandırılan birkaç kapıyı aşarak giriş yapılır. Kompleksin ana kapısı olan "Bara Pol" dan sonra "Tripolia" adlı üçlü kemerli bir kapıdan geçerek "Hathi Pol"e yani Fil Kapısı'na ulaşılır. Şehir Sarayı, Manak Mahal (Yakut Sarayı), Bhim Vilas, Krişna Vilas, Moti Mahal, binlerce küçük aynayla süslenmiş Sheesh Mahal, Çini Chitrashala, Dilkhusha Mahal, Lakshmi Chowk köşkü gibi ve her biri gösterişli işlemlerle bezeli çok sayıda saraya ve köşke ev sahipliği yapmakta. Sarayın balkonları, kubbeleri, kuleleri ve kemerleri gölün harika manzarasına hakim olup gölün üzerinde mükemmel bir görüntü sergilemekte. Son olarak Bansi Ghat'tan, görkemli tepeler, saraylar, tapınaklar ve bentlerle çevrili, 4 kilometre uzunluğunda ve 3 kilometre genişliğindeki Pichola Gölü'nde tekne gezisi. Mihrace Udai Singh şehri kurduktan sonra genişletilmiş olan gölün ortasında Jag Niwas ve Jag Mandir adaları bulunmakta. Gezinin ardından, Hindistan'ın kuzey kesiminde yer alan, büyük bir ticaret, turizm ve kültür merkezi olan başkent Delhi'ye uçmak üzere havalimanına transfer. Öğle yemeği piknik şeklinde. Akşamüstü varışı takiben Yeni Delhi'de bulunan otelimize transfer ve yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Başkent, eski ile modernin bir karışımı olan Eski Delhi ve Yeni Delhi'den oluşmuş. Delhi'nin pırıl pırıl renkleri, karmaşası ve enerjisi onu son derece çekici kılmakta. Kahvaltıyı takiben Eski Delhi'nin keşfi için hareket. İlk olarak, 1638-1648 yılları arasında Babür İmparatoru Şah Cihan tarafından inşa edilen ve tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınıp Delhi'nin simgelerinden biri olarak kabul edilen Kızıl Kale'yi dıştan görerek yakınında bulunan Şah Cihan'ın son önemli mimari eseri ve Hindistan'ın en büyük camisi olan Jama Masjid'i (Cuma Mescidi) ziyaret. Sokakta pişen yemeklerin aromalarının havaya karıştığı tarihi Chandini Chowk pazarının dar sokakları arasında bisikletin çektiği geleneksel çek çek arabası olan rickshaw ile gezintiden sonra, ulusun Babası olarak nitelendirilen Mahatma Gandhi'nin 1948 yılında öldürüldükten sonra yakıldığı yer ve Anıtı olan Raj Ghat gezisi. Akabinde, Yeni Delhi ile başkentin keşfine devam. Yeni Delhi, 1912'de Calcutta'dan sonra yeni İngiliz-Hint hükümetinin merkezi seçilmiş. Öncü mimar Sir Edmund Lutyens tarafindan Raj tarzına uygun olarak dasarlanan Yeni Delhi'de geçit törenlerinin yapıldığı şehrin en geniş caddesi Rajpath, I. Dünya Savaşı ve Afgan Savaşı'nda ölen askerlerin Anıtı'na dönüştürülen ünlü Hindistan Kapısı, Cumhurbaşkanının resmi konutu olan Rashtrpati Bhavan, Parlamento Binaları, diplomatik bölge ve Birla Mandir olarak da bilinen Laxminarayan Tapınağı tur esnasında göreceğiniz yerler arasında, Yerel bir restoranda öğle yemeğinin ardından, şehrin güneyindeki, 1192 yılında, bazı görüşlere göre zafer anıtı veya minare olarak Qutab-ud-din Aibak tarafından inşa edilen 72,5 metre ile Hindistan'ın en yüksek tuğladan örülme yapısı olup tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan Qutub Minar kulesinin keşfi. Son olarak, Hinduizm'i yakından tanımak için Akshardham Tapınağı'nı ziyaret. Akshardham Tapınağı, Hindistan'da şimdiye kadar inşa edilen en büyük ve en karmaşık mabettir. Bu yapının gezisi antik Hindistan'a, Hindu kültürünün özüne ve Vedik medeniyetine bir yolculuk sayılabilir. Tapınak, sonsuz imana sadakat olan "Bhakti"yi sembolize eden pembe taş ve mutlak saflık ile birlikte sonsuz barışı temsil eden beyaz mermerden yapılmış. Gezinin ardından otele dönüş. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Havalimanına transfer ve Türk Hava Yolları ile saat 06:55'te hareketle 11:30'da İstanbul'a varış.