1. Gün Cumartesiİstanbul - Toulouse

İstanbul Havalimanı'nından, Türk Hava Yolları'nın TK1805 no.lu uçuşu ile ile saat 14.10'da Toulouse'a hareket. Saat 16.45'de Toulouse'a varış ve karşılama. Midi-Pyrénées Bölgesi'nin merkezi ve Languedoc (Oksitanya) Bölgesi'nin eski başkenti Toulouse'un kendine has bir mimariye sahip. Şehrin tarihi merkezinin yürüyerek keşfi.
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan Canal du Midi'nin ve
Garonne Nehri'nin geçtiği tarihi Toulouse, pembe şehir olarak da anılmakta. Orta Çağ'ın sonuna kadar güney Fransa'nın resmi dili olan Oc dilinde
"Capitoul" olarak adlandırılan ve yüksek görevliler tarafından inşa ettirilip, toplantılarını yaptıkları Toulouse'un meşhur tarihi belediye binası Capitole'ün üzerinde bulunduğu, sıra sıra dizili kafeleriyle şehrin kalbi olan hareketli
Capitole Meydanı'nda akşam yemeği ve ardından otele yerleşme. Geceleme otelde;.
2. Gün PazarToulouse - Andorra - Lleida

Sabah, kahvaltıdan sonra, sahip olduğu 468 kilometre karelik yüzölçümü ve 60 bin nüfusu ile Avrupa'nın en kükük ülkelerinden biri olan
Andorra istikametinde yola çıkış. Yol üzerinde, harika bir manzaraya sahip
Lagos de Tristania Gölü'nde mola ve Andorra'ya varış. Bu şirin ülke bir alışveriş cenneti olarak ün yaptığından yılda 12/14 milyon turist ağarlamakta. Demokrasiyle yönetilen bir prenslik olan Andorra tarih sahnesinde 9.yüzyıldan itibaren belirir. Uzun yıllar Frabnsız ve İspanyol eğemenliğinde kaldıktan sonra 20.yüzyılın başında bağımsızlığına kavuşur. Varışta, ilk olarak Andorra Genel Konseyi'nin merkezi olan ve 1580 yılında Busquets ailesi tarafından malikane ve savunma kulesi olarak inşa edilmiş olan
Casa de la Vall gezisi. Buradan müthiş bir vadi manzarası seyredebilirsiniz. Ardından, ülkenin koruyucu azizi Our Lady Meritxell adına inşaedilen
Santuario de Meritxell Kilise'si ile 11.yüzyılda inşa edilmiş olan
Sant Esteve Kilisesi ziyaretleri. Şehrin tarihi bölümünde bulunan Sant Esteve Kilisesi küçük, taş duvarlı ve Romanesk tarzı çan kulesiyle sempatik bir görüntüye sahipdir. Son olarakda Zengin bir otomobil koleksiyonuna sahip olan
Ulusal Otomobil Müzesi gezisi. Andorra'nın mekezinde öğle yemeği ve alışveriş molası nın ardında Lieida şehrine doğru yola devam. Bu önemli Katalan şehri adeta bir çölün ortasında ki vahayı andırmakta. Çok az tanınan, sempatik ve Ortaçağ geçmişine şahitlik edecek bir çok yapıyla donanmış
Lleida öncelikle bir üniversite ve dolayısıyla öğrenci şehridir. Akşam yemeği şehirde, lokal bir restoranda. Geceleme otelde.
3. Gün PazartesiZaragoza

Sabah, kahvaltının ardından , Lleida'yı gezebilmeniz için şehir merkezinde 1 saat serbest zaman ve bitiminde
Zaragoza'ya hareket. 1,5 saatlik kısa bir yolculuktan sonra
Aragon Özerk Bölgesi'nde,
Ebro Nehri üzerinde bulunan
Zaragoza'ya varış. Ebro Nehri'nin verimki kıyılarında, dümdüz ve yeşil ovalar üzerine kurulu kent, görkemli tarihi yapıları ve eşsiz atmosferi ile Avrupa'nın keşfedilmeye değer noktalarından biridir. Müslüman Araplara uzun süre ev sahipliği yapan kentte, İslam ve Hristiyan mimari stillerinin bir karışımı olan
Mudejar Mimari'nin en güzel örneklerine rastlamak mümkündür.
tarafından koruma altına alınan bu mimari yapıların en ünlüleri; Magdalena Kilisesi, San Miguel Kilisesi ve San Pablo Kilisesi'dir. Tapas barları ile bilinen şehirde en lezzetli
"tapas"ları tadabileceğiniz eski şehir bölgesinde, öğle yemeği için molanın ardından şehir turu: İlk olarak,
Dünya Miras Listesi'nde yer alan ve Aragon tipi mudéjar Mimari'nin en güzel örneklerinden
La Seo Katedrali gezisi. Katedral
Plaza de la Seo Meydanı'nda bulunmakta. Bina, ilk olarak Roma tapınağı, cami ve en sonunda katedral olarak kullanılmış. Romanesk, gotik, mudéjar ve barok mimari üslupları içinde barındıran katedral günümüzde Zaragoza'nın simgelerinden biridir. Ardından,
Plaza del Pilar Meydanı'nda bulunan
Bakire Pilar Bazilikası gezisi. 1754 yılında tamamlanan barok tarzdaki devasa yapının içi Goya ve Bayaeu'nun eserleri ile süslüdür. Parlak, renkli seramiklerle kaplı 11 kubbeli Kilisesi'nin içi de en az dışı kadar etkileyicidir. Kilisenin ispanyol Katolikleri için önemi, Meryem Ana'nın burada görüldüğü rivayetidir. Gezilecek bir diğer mimari eserde, 11. Yüzyılda, Mağribi Mimari tarzında inşa edilmiş olan
Palacio de la Aljafería: Dantel gibi işlenmiş revakların oluşturduğu geniş avlu, bahçeyi ve küçük bir camiyi çevreler. Tavanının bir kısmı altın kaplamalı olan heybetli Aljafería'da pek çok İslami motif görmek mümkün. Geziden sonra otele yerleşme. Akşamüstü, kalacak olan boş zamanda Zaragoza Müzesi ve Goya Müzesi'ni gezebilirsiniz. Akşam yemeği şehirde, lokal bir restoranda. Geceleme otelde.
4. Gün SalıZaragoza - La Rioja - Laguardia - Bilbao

Kahvaltının ardından, muhteşem doğa manzaraları eşliğinde
La Rioja Bölgesi'ne yolculuk. La Rioja denince akla şarap gelmekte. Önemli bir kırmızı şarap bölgesi olan La Rioja, güneyinde
Ebro Nehri ile sınırlı ve 150 kilometre uzunluk ile 50 kilometre genişliğindeki bir bölgeden oluşmakta. "Joven, Crianza, Reserva ve Gran Reserva" adında dört ana çeşide ayrılan aromalı ve gövdeli kırmızı şaraplar Tempranillo, Graciano, Grenache ve Mazuelo üzümlerinden yapılmakta. 1991 yılında prestijli "Denominacion de Origen Calificada" (DOCa) kategorisine yükselen Rioja şarapları, İspanya'da Priorato ile bu sınıflandırmaya layık görülen sadece iki şarap bölgesinin ilkidir. Bilbao etkisi olarak adlandırılan modern mimariye yönelim, Rioja'da yansımalarını bularak bu bölgenin görünümünü ve kaderini değiştirmiş.
Guggenheim Müzesi mimarı Frank O. Gehry'nin İspanya'da tasarladığı ikinci şaheser olan Marques de Riscal'in otel-şaraphane binasını görerek
La Rioja Alavesa'nın başkenti Laguardia'ya varış. Surlarla çevrili çok şirin bir Orta Çağ kasabası olan Laguardia bir tepede kurulu bir şehir olup, 300 den fazla mahzene sahipdir. Araç trafiğine kapalı, daracık, labirent gibi kaldırım taşlı sokakları, küçük meydanları, tarihi binaları ile Laguardia'yı keşfederek zamanda yolculuk. Daha sonra, muhteşem bağ manzaralarına hakim bir konumda bulunan ultramodern bir cam yapıyla, olağanüstü tasarlanmış dev
Bodegas Baigorri tesisini ziyaret. Bodegas Baigorri, ünlü
Bask mimar Iñaki Aspiazu tarafından tasarlanmış. Şarap tadımı eşliğinde öğle yemeğinin ardından,
Bilbao'ya doğru yola devam. Bir liman-şehir olarak 15 Haziran 1300'de Diego Lopez de Haro tarafından kurulan Bilbao sonraki yüzyıllarda deniz ticaretini genişleterek Kuzey Avrupa ile ilişkilerini güçlendirmiş. İspanya'nın Bask özerkliğine son verildiği XIX. yüzyıl Karlist Savaşlarından sonra Bilbao, yakınlardaki zengin demir madenleri sayesinde yaşanan sanayi devrimi ile büyük bir ekonomik üstünlük kazanmış. Şehrin en eski bölümü olan Casco Viejo'nun karşısında, Nervion'un batı kıyısında yeni, modern bir mahalle olan El Ensanche'de bankacılar, armatörler ve tüccarlar birçok Art Nouveau-Jugendstil ve eklektik mimari stilinde binalar inşa ettirmişler. 1945'ten sonra endüstrileşmeye ve büyümeye devam eden Bilbao okyanusun kıyılarına kadar yayılmış. 1970-1980 arasındaki büyük ekonomik kriz sırasında çok sayıda fabrika kapanmış. 1979'da Bask bölgesine özerklik statüsünün iade edilmesi ve İspanya'nın 1986'da Avrupa Birliği'ne girmesiyle 1990'ların sonunda bu eski sanayi şehrinde büyük bir değişim başlamış. Terk edilmiş fabrikaların yerine yeni kent projeleri geliştirilmiş ve Bilbao son derece modern, sanatsever, yaşam kalitesi yüksek olan bir şehire dönüşerek bu günlere ulaşmış. Diğer adı Nervion olan Ria de Bilbao Nehri'nin içinden aktığı Bilbao, iki tarihi yakasını birleştiren çok sayıda köprüye sahip. Gezi sırasında,
Moyua Meydanı, ağaçlarla bezeli uzun şık caddeleri ve görkemli binaları ile
El Ensanche mahallesi, Abando mahallesi ve ilginç vitrayları ile tren garı, ilginç
Zubizuri yaya köprüsü, tarihi
Ayuntamiento köprüsü ve
Arenal köprüsü, tarihi
Casco Viejo semtindeki hareketli Plaza Nueva Meydanı, Santiago Katedrali, İspanya'nın en büyük kapalı pazar yeri
Mercado de la Ribera, Arriaga Tiyatrosu görülecek yerler arasında. Akşam yemeği şehirde lokal bir restoranda. Geceleme otelde.
5. Gün ÇarşambaBilbao - Portugalete - Castro Urdiales

Sabah, 1997 yılında açılan ve
Solomon R. Guggenheim Vakfı'nın dünyadaki beş müzesinden biri olan
Guggenheim Müzesi gezisi için otelimizden yürüyerek hareket. Nervión Nehri'nin kenarında eski bir demir yolu deposunun üzerine inşa edilen devasa Guggenheim Müzesi Amerikalı
mimar Frank O. Gehry'nin en önemli eseridir. Titanyumdan yapılmış göz alıcı Guggenheim Müzesi dünyanın en ilginç mimariye sahip binalarından biri olarak kabul edilmekte. Frank O. Gehry'nin ikonik mimarisinin meyvesi olan muhteşem modern sanat müzesi Guggenheim, Bilbao'daki radikal değişim başarısının sembolü olarak kabul görmekte. 55 metre yüksekliğinde ve yaklaşık 900 m2 lik ışık dolu "atrium"u ile müzenin iç mimari tasarımı dışı kadar ilgi çekicidir. Müzenin koleksyonları Amerika ve Avrupa'da savaş sonrası dönemi resim ve heykel sanatı üzerinde yoğunlaşarak, XX. yüzyılın ortalarından günümüze kadar uzanmakta. Müzenin açılışından beri, burada 100 den fazla sergi düzenlenmiş. Müzeyi ve çevresini keşfettikten sonra kısa bir yürüyüş mesafesinde bulunan Güzel Sanatlar Müzesi'ni ziyaret. 1945-1960 arasında inşa edilen Museo de Bellas Artes oldukça zengin sanat koleksiyonlarına sahip. XIII. yüzyıldan günümüze kadar farklı dönemleri kapsayan ve aralarında resim, heykel, kağıt üzerine çalışmalar ve uygulamalı sanatlardan oluşan 8 bin den fazla eser sergilenmekte. Eski, modern ve çağdaş sanatın birçok seçkin örneklerini barındıran müze, ilgi çekici İspanyol ve Flaman ünlü ustaların resimlerinin yanı sıra Bask sanatçıların eserlerinden oluşan büyük bir koleksiyonuna sahip. Şehir merkezinde öğle yemeği molasından sonra,
Nervion Nehri'nin denize döküldüğü yerde bulunan
Portugalete semtine otobüsle hareket. Burada, Portugalete'yi karşı yakadaki Getxo semtine bağlayan, ilginç mimarisi ile dikkat çeken ve
< unesco> unesco> tarafından Dünya Mirası listesine alınan Vizcaya Köprüsü'nü görebilirsiniz. 1893'te açılan köprü dünyanın ilk asma köprüsü olmuş. Daha sonra, Bilbao merkezinden 35 kilometre uzaklıktaki
Castro Urdiales'e doğru yola devam. Cantabria Denizi'ne açılan Castro Urdiales, Bilbaolular için önemli bir tatil beldesidir. Kale ve Santa Maria de la Asuncion gotik kilisesinin bulunduğu tarihi kasabada gezinti ve ardından Bilbao'ya dönüş. Şehirde bir restoranda akşam yemeği. Geceleme otelde.6. Gün PerşembeHondarribia - San Sebastian - Saint Jean de Luz - Espelette - Bayonne

Sabah, İspanya sınırları içindeki
Bask Kıyısı'nın en doğu noktasına doğru hareket. Bir buçuk saatlik bir yolculuktan sonra 543 metrelik
Jaizkibel Dağı'nın eteklerindeki
Guipuzcoa kıyılarının en güzel noktalarının birinde bulunan, şirin ve pitoresk, müstahkem liman kasabası
Hondarribia'ya varış. Burada denize dökülen ve Fransa ile doğal bir sınır oluşturan
Bidassoa Nehri'nin karşı yakasındaki Fransız Hendaye kasabasını uzaktan görmek mümkün. XVI. Yüzyılda V. Karl Şarlken tarafından restore edilen kalenin etrafında gelişen şehirde, ferforje balkon korkulukları ile eski evleri görüp, tarihi merkezdeki dar ve dolambaçlı sokaklarda gezinti. Öğlene doğru, mükemmel bir coğrafya ile kutsanmış Guipuzcoa kıyısının en meşhur yazlık şehir
San Sebastian'a hareket. San Sebastian'ı Basklar Donostia olarak adlandırmakta. Şehir, kendine tepeden bakan yemyeşil Monte Urgull ve Monte Igueldo tepeleri ile çevrilmiş geniş Bahia de la Concha Koyu'nun etrafında uzanmakta. 1350 metre uzunluğundaki Bask Kıyısı'nın en ünlü plajı
Playa de la Concha'nın kenarındaki
Paseo de la Concha Kordonu, tarihi merkezin ucundaki bulvardan kraliyet ailesinin eski yazlık sarayının bulunduğu Miramar parkına kadar uzanmakta. Paseo de la Concha Kordonu, görkemli Belle Epoque dönemi binaları ile göz kamaştırmakta. Her sene Eylül ayında, dünyaca ünlü San Sebastian Film Festivali burada yer almakta. Bunun yanı sıra şehir, üç Michelin yıldızlı üç lokanta ve sayısız "Pintxo" barı ile yeme içme kültüründe de önemli bir yer tutmakta. 2016'da Avrupa Kültür Başkenti olmaya hazırlanan San Sebastian'ın keşfi:
şehrin tarihi merkezi olan Parte Vieja'nın ızgara şeklindeki dar sokakları, Zuluoga Meydanı, San Vincente Gotik kilisesi, Santa Maria del Coro Barok bazilikası, pitoresk küçük limanı, Urgull Tepesi ve Paseo Nuevo, balkonları ile Plaza de la Constitucion Meydanı, eski bir casino olan belediye binası, La Concha plajı ve kordonu… Şehir merkezinde öğle yemeği molası ve ardından, Arcachon ile İspanya arasındaki tek doğal limana sahip olan Fransız Bask kıyısının ünlü başka bir şehri,
Saint Jean de Luz'e hareket. Günümüzde hala faaliyette bir balıkçı limanı olan Saint Jean de Luz, XVI. yüzyılda balina ve morina avı sayesinde zenginleşmiş, XVII. ve XVIII. yüzyılda ise korsanları ile tanınmış. 1660 senesinde şehir, İspanya yakınında olduğu için, Güneş Kral" olarak bilinen Fransa Kralı XIV. Louis ile İspanya Prensesi Maria Theresa'nın evlilik kutlaması için seçildi. Şehir turundan sonra biberiyle ünlü
Espelette'e hareket. Fransa'da ki tek AOC (Menşei Kontrollü Adlandırma) apelasyonlu biber olan 'Espelette Biberi' AB tarafından da PDO (Koruma altına alınmış menşei adı) olarak sınıflandırılmış. Bask bölgesi, XV. yy'da Fransa'da ilk defa Bayon şehrinde yapılan çikolata üretimi ile de meşhurdur. Espelette köyünde bulunan bir çikolata imalathanesini ziyareti sırasında değişik lezzetler sunan lokal çikolata spesyalitelerinin tadımı. Daha sonra Fransa'nın en güzel köyleri" labeli taşıyan
Ainhoa'da kısa bir mola. Tipik kırmızı boyalı tahta panjurlu ve balkonlu beyaz duvarlı evleri, neşeli şenlik anlamına gelen Basklar'ın ulusal oyunu "jai alai" yın oynandığı yüksek cepheli pelot tesisi, küçük kilisesi, Bask haçı ile bezenmiş karekteristik mezar stelleriyle Ainhoa mezarlığı ile Espelette köyü, Bask bölgesinin en tipik örneklerden birini oluşturmakta. Son olarak, bölgenin başkenti Bayon'a hareket. Varışta otele yerleşme. Akşam yemeği, şehirde lokal bir restoranda. Geceleme otelde.
7. Gün Cuma
Biarritz - Arcachon - La Dune du Pilate - Bordeaux

Sabah, Nive ve Adour nehirlerinin kesiştiği noktada bulunan
tarihi Bayonne'da gezinti. Burada yer alan bir geleneksel Bayon jambonu ve kaz ciğeri imalathanesini ziyaret. Kaz ciğeri ve Bayon jambonu hazırlama ve kurutma tekniklerini öğrendikten sonra ürünlerinin tadımı. Ardından, sırtını Pirene Dağları'na dayamış Atlantik Okyanusu'na bakan eşsiz tatil beldesi
Biarritz'e varış. Fransa'nın en güzel plajlarından birine sahip olan Biarritz bir zamanlar soylular sınıfının tatil mekânı iken günümüzde Avrupa'nın sörf merkezi oldu. Varışı takiben şehrin keşfi. Görülecek yerlerin arasında şehrin geçmişdeki ihtişamını yansıtan olağanüstü güzel villalar ve binalar,
restore edilen Art Deco Casino, Gustave Eiffel'in tasarladığı metal yaya köprüsü ile karaya bağlı Bakire Kayası, büyük plaj, eski liman bulunmakta. Ardından,
Arcachon Koyu'nun en güney noktasındaki
Pyla'ya hareket. 107 metre ile Avrupa'nın en yüksek kum tepesi olan ve tepesinden müthiş manzaraları gözlemleyebileceğiniz
Dune du Pyla'ya tırmanabilmek ve öğle yemeği için serbest zaman. Günün son gezisi için, Atlantik kıyısındaki istiridye çiftlikleri ile tanınan
Bassin d'Arcachon'a hareket. Büyük bir göle benzeyen Bassin d'Arcachon havzası, okyanusdan kaynaklanan med ve cezir olayıyla kendine özgü bir yaşam ile değişik manzaralar sergilemekte. Bölgenin istiridye merkezi olan
Gujan Mestras'a varış. Çok sayıdaki istiridiye üreticinin kulübe ve teknelerinin bulunduğu ilginç limanı gezmek ve meraklılarına kıyıdaki kabanalarda bir istiridye degüstasyonu yapabilme fırsatı vermek için serbest zaman. Daha sonra, 'Belle Epoque' döneminden beri yazlık şehir diye adlandırılan bir tatil beldesi olan Arcachon şehrinden geçerek,
Bordeaux'ya hareket. Varışta otele yerleşme. Akşam yemeği, şehirde lokal bir restoranda. Geceleme otelde.
8. Gün CumartesiBordeaux - İstanbul

Sabah, yürüyerek,
Bordeaux'nun tarafından Dünya Mirası listesine alınan eski mahallelerinin keşfi. Ortaçağ'dan XIX. yüzyıl'a kadar başta şarap ticareti ile önemli bir merkez haline gelerek çok zenginleşen Bordeaux,
Garonne Nehri'nin kıyısında kurulmuş ve o devirde Fransa'nın ilk limanı olmuş. Yürüyüşde
Büyük Tiyatro, rıhtım bölgeleri, Quinconces Meydanı ve Girondins Anıtı, Borsa Sarayı, Katedral ve Çan Kulesi gibi görkemli yapıları görebilirsiniz. Gezinin sonunda, öğle yemeği ve son alış verişler için saat 15.00 e kadar serbest zaman. Ardından Havalimanı'na transfer ve saat 17.55'deki Türk Hava Yolları'nın TK1392 no.lu uçuşu ile İstanbul'a hareket. Saat 22.45'de İstanbul Havalimanı'na varış.