
Kahvaltıdan sonra,
Campo dei Fiori Milli Parkı'nın eteklerinde kurulu
Varese'ye otobüsle hareket. Hareketli bir kasaba olan
Varese'den
Kuzey İtalya'nın
Piemonte ve
Lombardiya bölgelerindeki dokuz kutsal dağının en önemlilerinden olan,
Dünya Mirası Listesi'ndeki "
Sacro Monte di Varese" ile ünlü
Santa Maria del Monte, XV. yüzyıldan beri bilinen
Meryem Ana'ya adanmış bir haç yeridir.
Sacro Monte,
Monte Velate yamaçlarında, inanları tarafından yürünen ve
Santa Maria del Monte Bazilikası ve
Annunciata Kilisesi'ne kadar uzanan güzergahın doruk noktasıdır. Kutsal yolun inşaatı Kapüsen rahip
Giovanni Battista Aguggiari tarafından 1604 yılında başlatılmış. Bir koru içindeki "
Via Sacra delle Cappelle del Rosario" adlı 2 kilometre uzunluğundaki parke taşlı yol boyunca,
Tesbih Dualarının Gizemleri'ne adanmış 14 şapel bulunmakta. Her biri farklı bir tasarıma sahip şapeller, aralarında ismini köyünden alıp "
il Morazzone" olarak adlandırılan yerel sanatçı
Pier Francesco Mazzucchelli'nin de yer aldığı XVII. yüzyılın büyük
Lombard sanatçıları tarafından heykel ve fresklerle süslenmiş. Gezinin ardından,
Varese'de gezinti ve öğle yemeği. Öğleden sonra,
Como şehrine dönüş ve romantik
Como Gölü'nde tekne gezisi.
İtalya'nın en büyük üçüncü gölü aristokrat ailelerin, jet sosyetenin, zenginlerin sayfiye yeridir. Gezi esnasında büyüleyici dağ ve yemyeşil orman manzaraları eşliğinde, göl kıyısındaki ünlülerin villalarını, şatoları, sanatçı, sinema oyuncusu ve politikacı pek çok ünlü ismi ağırlayan otelleri görebilirsiniz.
Como Gölü etrafındaki birçok köy ve kasabaya hareketlilik katmakta. Gölün iki kola ayrıldığı yerde bir burunda kurulmuş olan ve gölün en güzel noktalarından birinde yer alan
Bellagio'da biten tekne gezisinden sonra
Bellagio'da serbest zaman. Ardından,
Como'nun kuzeydoğusundaki
Sondrio kasabasına doğru yola devam. Varışı takiben şehir merkezindeki otelimize yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Kahvaltıdan sonra, İsviçre'nin hemen sınırında bulunan Tirano istasyonunda Bernina trenine biniş. Kırmızı renkli trenin camları, manzarayı daha iyi seyredilebilmek için panoramik olarak yapılmış. Bernina Demiryolu Hatı'nda dünyanın en ilginç tren yolculuğu sizi beklemekte. Mühtiş bir teknik, mimari ve çevresel denge sağladığı için
Dünya Mirası Listesi'ne alınan tren yolu, Albula ve Bernina bölgelerinden geçerek İsviçre Alpleri'ni aşan iki güzergahı birleştiriyor. 1908-1910 yılları arasında inşa edilen Bernina hatı, 13 tünelden ve 54 viyadükten oluşmakta. 430 metre yüksekliğindeki Tirano'dan 1775 metre yükseklikte kurulu ünlü St. Moritz kasabasına kadar yapacağınız Bernina tren yolculuğu boyunca, bir mühendislik harikası olan bu tren sayesinde muhteşem doğa manzaralarını, nefesinizi tutarak seyredeceksiniz. Bu yolculuğun en güzel noktaları Brusio sarmal viadüğü, 2253 metre yüksekliğindeki Ospizio Bernina Geçidi ve Engadin Vadisi olacak. Saatte ortalama 45 km hızla, iki buçuk saat süren bu yolculuktan sonra, "dünyanın çatısı" olarak nitelendirilen ve ortalama yılda 322 gün güneşin parıldadığı St. Moritz'e varış. Yukarı Engadin'in göller bölgesinin kalbinde yer alan, dünyaca ünlü bir kayak merkezi ve tatil beldesi olan St. Moritz ünlü ve zenginlerin uğrak noktasıdır. Yerel bir restoranda öğle yemeğinden sonra kasabada serbest zaman. Ardından, otobüsle hareket ve tekrar İtalya'ya dönüp Iseo Gölü'nü takip ederek, dört saatlik mesafede bulunan Alp Dağları eteklerindeki Brescia'ya varış. Şehrin kalbi sayılan, Duomo Vecchio ve Duomo Nuovo katedralleri gibi önemli tarihi binalar ile Piazza Paolo VI ve Piazza della Loggia meydanlarının yürüyerek keşfinden sonra otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Sabah, Brescia'nın güneyinde yer alan sanat ve müzik kenti Cremona'ya hareket. 400 yıllık bir geçmişe sahip keman yapımcılığı ile ünlü Cremona'da halen 150 kadar "lütiye" atölyesi bulunuyor. Ünlü keman yapımcıları burada yaşayıp buranın bir lütiyeler şehrine dönüşmesine sebep olmuşlar: ilk lütiye Andrea Amati (c.1505-1577), oğulları Antonio (c.1540-1607) ve Girolamo (c.1548-1630); Girolamo'nun oğlu Nicolò (1596-1684); Andrea Amati'nin yeğeni Andrea Guarneri (1623-1698) ve oğlu Girolamo II (1649-1740); Antonio Stradivari (c.1644-1737), oğulları Francesco (1671-1743) ve Omobono (1679-1742) Cremona'nın en ünlü isimlerİdir. Şehrin simgesi olan 112 metre yüksekliğindeki Torrazzo adlı çan kulesi ile 1300'lü yıllarda inşa edilen Katedral ve vaftizhane olan Battistero'nun yer aldığı Piazza del Comune meydanı gezilerinden sonra, enstrümanların yapılışını öğrenebileceğiniz ve Amati, Stradivari ve Guarneri gibi ünlü keman ustası ailelerin yaptığı kemanların yer aldığı Keman Müzesi ziyareti. Yerel bir restoranda öğle yemeğinin ardından, kisa bir yolculuk sonrasında bereketli Po Ovası'nın kalbinde yer alan, göllerle çevrili Mantova şehrine varış. Mantova, İtalyanlar için "uyuyan güzel şehir" anlamına gelen "La Bella Addormentata" olarak bilinir. 1328-1708 yılları arasında hükmeden Gonzaga hanedanı mensupları, özellikle XVI. yüzyılda olağanüstü yaratıcı bir faaliyet gösterirler. Shakespeare'in çağdaşı Dük Vincenzo Gonzaga, Rönesans'tan Barok'a geçiş döneminde genç Rubens'in yeteneğini görerek şehre getirir, besteci Claudio Monteverdi'yi özel "maestro di cappella" sı yapar, şair Torquato Tasso'ya yardım ederek tımarhaneden kurtarır, genç Caravaggio'nun tablolarını satın alır... Hatta aralarında "Kutsal Aile" tablosunun da bulunduğu Raphael'in çok sayıdaki tablo ve heykelini içeren Canossa koleksyonunu satın almak için, Canossa ailesine marki unvanının yanı sıra malı mülkü ile birlikte dukalığa bağlı Monferrato bölgesini bağışlar. Resimlerin çoğu ve saraylar, kubbeler ve kulelerden oluşan Mantova'nın zarif silueti bozulmadan günümüze kadar ulaştı. Mantova'ya varışta Mantova Dükü II. Federico Gonzaga'nın yazlık malikhanesi olan muhteşem Palazzo Te Sarayı'nı ziyaret. 1525-1535 yılları arasında Raphael'in öğrencisi Giulio Romano tarafından tasarlanan Palazzo Te, İtalya'da Geç Rönesans dönemi ile Barok dönemi arasında ortaya çıkmış sanat akımı Maniyerizm'in bir başyapıtıdır. Daha sonra ise eski "Prensin Yolu" nu yürüyerek takip ederek, tarihi şehrin keşfi: Piazza Sordello meydanı; Verdi'nin kurgusal "Rigoletto"nun evi; Duomo katedrali; Castiglioni Sarayı; Orta Çağ döneminden kalma yapıları ile Piazza Broletto; Rotonda di San Lorenzo kilisesi ile Piazza delle Erbe meydanı; Palazzo della Ragione sarayı ve Torre dell'Orologio adlı saat Kulesi; sant'Andrea Bazilikası görülecek yerler arasında. Gezinin ardından, otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Gün boyunca sürecek
Dünya Mirası Listesi'ne alınan Mantova'nın keşfine devam. Orta Çağ ve Rönesans dönemlerinde İtalya, ayrı ayrı dukalık, kontluk, krallık ya da cumhuriyet ile yönetilen kentlerden oluşmaktaydı. Kuzey İtalya'da, Cenova ve Venedik Cumhuriyetleri, Milano, Mantova, Parma ve Ferrara Dukalıkları en önemli devletlerdi. Sabah, 950 den fazla oda, bahçeler, depolar, kilerler, avlular, kemeraltılar ve galeriler ile Vatikan'dan sonra İtalya'nın ikinci en büyük mekanı olan Gonzagalar'ın gücünün simgesi Palazzo Ducale yani Dukalık Sarayı'nı ziyaret. Adeta şehir içinde şehir gibi yayılan saray Gonzaga hanedanının resmi ikematgahı idi. Palazzo Ducale sarayı'nın freskoları Andrea Mantegna'nın (1431-1506) başlıca yapıtlarındandır. Bu saray resimlerinde Este ailesinin portreleri görülmekte. Fakat sarayın en ünlü resimleri "Camera Degli Sposi" (gelin odası) diye anılan salona Mantegna'nın yapmış olduğu duvar ve tavan freskolarıdır. Sanatçı bu freskoları, 1490 yılında Este ailesinden İsabella'nın II. Francesco Gonzaga ile evlendiği zaman yapmış. Odanın boyutlarını göz aldatmacısı ile genişleten Mantegna, yanılsamacı tavan süslemesini büyük ustalıkla kullanan ilk Erken Rönesans sanatçısıdır. Mantova'da müzik, önemli bir yere sahipti. Şenlikler ve kabul törenlerinde dukalık sarayının "Sala dello Specchio" adlı aynalı salonunda konserler verilirdi. Yerel bir restoranda öğle yemeğinin ardından, Bologna havalimanına transfer ve Türk Hava Yolları ile saat 19:00'da hareketle 22:30'da İstanbul'a varış.