1. Gün Cumartesiİstanbul - Paris - Chartres - Nantes
İstanbul Havalimanı'ndan Türk Hava Yolları'nın TK1821 no.lu uçuşu ile saat 07.00'de
Paris'e hareket ve saat 09.35'de varış. Karşılama ve
Chartres'e doğru hareket. Şehre varışta
Dünya Mirası Listesi'nde bulunan, 12.yüzyılda inşa edilmiş ve Fransız Gotik sanatının mükemmel bir anıtı olan
Chartres Katedrali gezisi: Binanın genelinin ve dekorlarının otantik olarak korunmuş oluşu şaşıtıcıdır. Geniş nefi, 12. ve 13.yüzyıllardan kalma ışıltılı vitray süslemeleri ve heykelleri müthiş bir görsellik sunmakta. Katedral gezisindan sonra, şehrin tarihi merkezinde yemek molası ve ardından
Nantes'a doğru yola devam. Akşamüstü Nantes'a varış ve şehir turu. İlk olarak Fransa'daki son Gotik stili katedrallerden olan
Nantes Katedrali gezisi. buradaki ilk katedral 6.yüzyıla ve hatta bir söylentiye göre 3. yüzyıla kadar uzansada bugün görünen binanın yapımına 1434 senesinde başlanmış. Aziz Peter ve Aziz Paul'e ithaf edilen mabedin iç dekorasyonu ve bilhassa vitrayları çok güzeldir. Ardından, Katedral'in yanında bulunan, 500 metrelik duvarları ve 7 kulesi ile bir kale demenin daha doğru olacağı şehrin önemli sembolü olan Ortaçağ kompleksi
"Bretonya Dükleri Şatosu" nun avlu ve bahçesini gezip, Şato'yu dışarıdan gördükten sonra, bugün bir bisküvit müzesi olan ve yapımı 15.yüzyıla dayanan, Rönesans tarzı mimarinin en zarif örneklerinden
Goulaine Şatosu'nun da bahçelerini gezip dışını görerek otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
2. Gün PazarVannes - St-goustan (Aurey) - Pont-Aven - Concarneau - Quimper
Sabah otelden, Morbihan Körfezi kıyısında bulunan, eski Bretonya Devletinin başkenti, surlarla çevrili masal şehir
Vannes'a gitmek üzere hakeket. Farklı yaşlarda ve boylarda tekneler, kayıklar, kanolarla dolu hareketli Vannes Limanı, denizden içerilere doğru uzanan, nehri andıran bir lagünün çevresinde konumlanmış. Eski şehrin Tudor tarzı evlerle dolu sokakları gezginleri başka bir çağa götürüyor. Şehri gezdikten sonra sebest zaman ve bir nehrin içerlerinde yerleşmiş şirin bir liman olan
St-Goustan' (Aurey) a hareket. Şehre girişte, meşhur tereyağlı Breton biskuvitlerini tadabileceğiniz
Kerlann Bisküvit fabrikasında kısa bir mola. St-Goustan'ın güzelliği taş sokakları ve köprüleriyle ahşap evlerinden gelmekte. Şehrin sempatik Limanı'nı ve dış görüntüsü gayet basit olmakla birlikte içerisinde tamamı taş ve mermerden yapılmış harika bir 17. Yüzyıl, Lavallois stili Altar barındırmakta olan
St-Gildas kilisesi'ni gezdikten sonra Aurey'de 1 saat öğle yemeği molası. Bu serbet zamanda şehrin çok renkli pazarını ve dar sokaklarını gezebilirsiniz. Daha sonra, ressamlar şehri olarakta tanınan
Pont-Aven'e hareket. Aralarında meşhur ressam Paul Gaugin'inde olduğu bir çok ressam çalışmaları için bu şehri seçmişdi. Şehre girişte 16.yüzyıldan kalma
Tremalo Kilisesi gezisi. Dünyada en çok tanınan Bretonya kilisesi olarak anılan bu olağanüstü çekicilikteki taş yapı, ünvanını Paul Gaugin'in meşhur " Sarı İsa" resmi için ilham veren polikrom ahşap İsa heykelinden almakta. Daha sonra, büyüleyici güzellikteki şehrin eski mahallelerinde gezinti. Daha sonra, ister
Pont-Aven Ekolü Ressamlar'ın çok zengin bir koleksiyonun barındıran
Sanat Müzesi'ni gezmek, ister şehri daha iyi keşfetmek için 1 saat serbest zaman. Ardından, günün son keşfi için
Concarneau'ya hareket. Burada, 350 mt. eninde ve boyunda bir yarım ada üzerinde surlarla çevrili olarak kurulmuş, iki küçük köprüyle girilebilen ve "Kapalı Şehir" olarak adlandırılan kale-şehrin gezisi. 15. ve 16. yüzyıllarda inşa edilen kale-şehrin surlarından, çevresindeki Liman üzerine çok güzel manzaralar görebilirsiniz. Şehrin ana caddesindeki dükkanlar ev kafeler, burada keyifli bir zaman geçirmenizi sağlayacak.
Concarneau'da serbest zamanın ardından, etapın son şehri ve Bretonya'nın başkenti olan
Quimper'e hareket. Varışta otele yerleşme ve akşam yemeği için şehrin tarihi merkezine hareket. Buradaki 14.ve 15.yüzyıl tipik Breton evlerinin arasında kısa bir gezintinin ardından, lokal bir restoranda akşam yemeği. Geceleme otelde.
3. Gün PazartesiDouarnenez - Locronan - Morgat - Camaret - Brest
Sabah, kahvaltının ardından,
Quimper'in tarihi merkezine dönerek, 13.yüzyılda, daha eski bir kilisenin üzerine Gotik tazda inşa edilen
Saint-Corentin Katedrali gezisi. Bu Katedralin inşası 6 yüzyıl sürdüğünden inşasında bağzı tarz farklılıkları görmek mümkün. Günümüzde şehrin en önemli tarihi eseri olarak kabul edilir. Daha sonra
Douarnenez'e hareket. Bu sevimli balıkçı limanı sardalya balıklarıyla tanınır. Denizin git-gel seviyesi düşükse "Dört limanlı Şehrin" karşısındaki Tristan Adası'na yürünebilir. Burada bir sardalya konserve fabrikasını gezdikten sonra
Fransa'nın en güzel köyleri derneği üyesi Lacronan'a doğru yola devam. Bu küçük kasaba barındırdığı Kültürel Miraslar açısından zengindir.
Lacronan,granitten yapılmış Rönesan evleri, evlerin çatıları, Saint-Ronan Kilisesi, kaldırım talşlı meydanı ve meşhur işlemeli kuyusuyla çok güzel bir küçük kasabadır. Bu şirin kasabayı keşfettikten sonra
Morgat'ya doğru yola devam. Eski bir sardalya limanı olan Morgat, günümüzde Deniz Mağaraları ve Plajlarıyla meşhur bir tatil beldesidir. Plajda yapacağınız bir yürüyüş Atlantik Okyanusu'nu daha yakından hissetmenize imkan sağlayacaktır. Limada 1 saat öğle yemeği molası ardından tekne ile Deniz Mağaraları gezisi. Ardından
Camaret'e hareket. Camaret Finistere'in Batı uçunda, Crozon yarımadasında bulunan aktif bir kerevit balıkcılığı limanıdır. Bu pitoresk şehir merkezi ve limanıyla görülmeye değer güzelliktedir. Burada bir gezinin ardından, 17.yüzyılda Vauban tarafından tasarlanan, Fransa sınırlarındaki 12 grup askeri yapıdan biri olan
Vauban Kulesi gezisi. Bu yapılar 2008 yılında
tarafından Dünya Mirası olarak ilan edilmiştir. Ardından,
Notre-Dame de Racamadour Şapeli gezisi. 17.yüzyıldan kalan bu şapelin çan kulesi1694 de bir İngiliz gemisinin attığı top ateşiyle yıkılmış. Şapelin içi ters dönmüş bir gemiye benzer. Daha sonrai
Pen Hir Burnu'na ilerleyerek, yanyana duran ve kimsenin ne olduğunu hiç bir zaman anlayamadığı 65 menhir taşını görerek,
" Ponant Şehri " olarakta tanınan, Avrupa'nın önemli askeri ve ticari limanlarından olan
brest'e hareket. Şehirde 20 mt.ye varan gelgitler yaşanmaktadır. Bu yüzden sahil kesimlerinde barikatlar var. Almanlar İkinci Dünya Savaşı'nda, Fransa'yı işgal ettikleri dönemde Brest'in sahil kesimine denizaltı tersaneleri yaptılar. Burada yaptıkları denizaltıları gelgitlerde denize bıraktılar ve ABD'den ikmal yapan Müttefikler'i vurdular. Şehre varışta 16. İle 19.yüzyıllar arasında inşa edilen
Brest Kalesi gezisi. Günümüzde çok zengin bir
Deniz Müzesi'ni barındıran kaleden şehrin panoramik manzaralarınıda görmek mümkün. Buradan hareketle Penfeld Nehrinin karşı tarafındaki, 14.yüzyılda inşa edilen
Motte-Tanguy Kulesi'ni dışarıdan görerek, şehrin
2.Dünya Savaşı'ndan kurtulan pitoresk sokağı St.Malo'ya varış. Burada eski şehrin atmosferini hissedebilirsiniz. Sokakta yürüyerek, en ucundaki, eski Deniz Kuvvetleri tamir atölyelerinin bulunduğu,
Capucins Atölyeleri'ne varış. Bu atölyeler günümüzde harika bir Kültür ve Sanat merkezine dönüştürülmüş. Bu geziden sonra otele yerleşme. Akşam yemeği, şehirde lokal bir restoranda.Geceleme otelde.
4. Gün SalıBrest - Guingamp - Pontrieux - Paimpol - Moncontour - Dinan - St Malo
Sabah, kahvaltıdan sonra, Finistère'in Kuzeyi'nde bulunan en güzel köy ve kasabaları keşfetmek üzere yola çıkış. 1,5 saatlik bir yolculuktan sonra, ilk olarak
Trieux Nehri'nin kıyısına bulunan, tüccar ve zanaatçilerin eski feodal şehri
Guingamp'e varış. 14. ve 15.yüzyıllarda zenginleyen bu şehirde gezerken bir Ortaçağ Şatosu'nun kalıntılarını, 4.yüzyıldan kalma Notre-Dame-de-Bon-Secours Bazilikasını, Merkez Meydanı'nda 5 yüzyıllık mimari eserleri, La Plomée Çeşmesi'ni, ahşap cepheli 14. Ve 15. yüzyıl evlerini görebilirsiniz. Şehri gezdikten sonra
Pointrieux'ye hareket.
Trieux Nehri'nin denize bağlandığı noktada bulunan bu şehir
Guingamp'ın limanı olup,
Bretonya Venediği diye de anılır. Şehrin olağanüstü güzellikteki pitoresk sokaklarında bir yürüyüş yapıp, bütün Bretonya'da bir tek bu şehirde görebileceğiniz iki üçken meydanı gördükten sonra nehirde, evleri cepheşerini bütün güzellikleriyle keşfedeceğiniz bir tekne turu. Ardından
Paimpol'e doğru yola devam. Görünüşte diğer Breton sahil köylerinden pek farkı olmayan Paimpol, granit evleri, renkli balıkçı tekneleriyle, bölgede gezginleri en çok çeken yerlerin önünde gelmekte. Şehir merkezindeki eski burjuva evlerini gördüğünüzde denizin havasını hissedip, geçmişte dolu ahırları ve denizcilerle dolu meyhaneleri hayal edebilirsiniz. Meşhur Fransız yazar
Pierre Loti, İzlanda Balıkçısı romanınıburada yazmıştı. Meraklıları için,
Martray Meydanı'ndan geçerseniz, şimdi bir kuaför salonu olan
Richard Oteli yazarın şehirde kaldığı mekandı. Şehirde 1 saat öğle yemeği molası ve ardından
Beauport Deniz Manastırı gezisi. 17.yüzyılda inşa edilen bu Manastır'ın romatik havası ve deniz kıyısına doğru uzanan bahçeleri gezginleri en çok etkileyen yerlerden biridir. Geziden sonra
Moncontour' a doğru yola devam. 2017 senesinde Fransa'nın en güzel dördüncü kasabası seçilen, bir büyük kayalığın üzerinde kurulu Moncontour, 13.yüzyılda surlarla çevrilir ve 15.yüzyılda, Bretonya'nın Fransa'ya bağlanmasından önce, keten kumaş imalatı ve ticareti sayesinde zengin olur. Şehrin güzel sokaklarında gezip
Notre-Dame-Saint-Mathurin Kilisesi'nin özellikle 16.yüzyıldan kalma vitraylarını gördükten sonra, her yanından tarih fışkıran sokaklarının ve evlerinin arasında kendinizi bir film setinde hissedebileceğiniz
Dinan'a doğru yola devam.
Rance Nehri'nin denize bağlandığı noktada bir liman olan Dinan, bir çok mimari şaheseri günümüze taşıyabilmiş. Bunlardan 3 km. Uzunluğundaki Surlar ve 14.yüzyılnan gelen Şato en önemlileri. Şehir turuna Şato ile başlayacağız. Bu ilginç yapıyı gezerken tüm Dinan üzerinde bir panaromayıda görebilirsiniz. Daha sonra, şehrin zengin geçmişine şahitlik eden ahşap kolonlu evler, Rönesans Malikhaneleri ve Saint-Sauveur Bazilikasını görerek, yukarı şehri limana bağlayan Jerzual Sokağı'ndan, artizanların dükkanlarının önünden geçerek limana iniş ve serbest zaman. Akşamüstü, nehrin oluşturduğu haliçin öbür uçanadaki, korsanlar şehri
Saint-Malo'ya varış. Akşam yemeği şehirde, geceleme otelde.
5. Gün ÇarşambaCancale - Saint Malo
Sabah, Bretonya Zümrüt Kıyıları'nın mücevheri olarak tanınan ve devlet destekli korsanlar kralı Surcouf gibi Fransa'nın en ünlü korsanlarının yaşadığı, Kanada'yı keşfeden denizci Jacques Cartier'nin doğduğu
Saint Malo şehrinin denize hakim, yosun kokan rüzgarların estiği, özel bir atmosfere sahip kayalık bir yarımada üzerindeki tarihsel şehrinde ve onu çevreleyen etkileyici surlarda gezinti. Saint Malo zenginliğini ve ününü bu denizci ve korsanların yanı sıra Fransız edebiyatının ilk romantik yazarlarından olan François-René de Chateaubriand'a borçlu. Daha sonra, çok kısa bir yolculuk ile, Mont St Michel Körfezi'nde bulunan balıkçı limanı
Cancale kasabasına hareket. Pitoresk bir tatil beldesi ve balıkçı limanı olan Cancale doğa güzelliklerinin yanısıra istiridye üretim merkezi olarak da tanınır. Ağarlıklı deniz mahsullerinden oluşan öğle yemeğinden sonra rıhtımlarda ve küçük Houle limanında gezinti yapıp, med cezire bağlı olarak istiridye çiftliklerini gözleme imkanı. Ardından St.Malo'ya dönüş ve bir çok dükkan ve kafelerin bulunduğu şehir merkezinde serbest zaman. Akşam yemeği şehirde. Geceleme otelde.
6. Gün PerşembeMont St Michel - Pointe du Hoc - Omaha Beach - Caen
Kahvaltının ardından, Kuzey Bretonya'nın eşiğinde bulunan ve
tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınan
Mont Saint Michel'in keşfi için hareket. Körfezin ortasındaki kayalık bir ada üzerinde kurulu ve Orta Çağ'dan beri bir haç yeri olan Mont Saint Michel, bu sığ sahillerde eşine az rastlanır uzunlukta şaşırtıcı med ve cezir olayının en iyi gözlemlenebildiği yörelerden biridir. Kültürel bakımında eşi bulunmayan tarihi adanın eski sokaklarını ve tüm ihtişamıyla göğe yükselen muazzam Gotik Benedikten Manastırı'nı gezdikten sonra, öğle yemeği için 1 saat serbest zaman. Öğleden sonra, 1944 yılında Müttefikler tarafından gerçekleştirilen çıkartmanın en önemli alanlarını tanımak üzere Normandiya'ya doğru yola devam. Normandiya çıkartmasında Utah, Omaha, Gold, Juno ve Sword gibi kod adlarıyla anılan plajlar hala bu zorlu çıkartmanın izlerini taşımakta. İngilizler tarafından gizlice yapılan suni çıkartma limanı sayesinde başlatılan ve D-day denilen 6 Haziran 1944 tarihindeki çıkartma savaşın en zor anları oldu. Buradan devam eden Normandiya çıkartması 2. Dünya Savaşı'nın sonunu getiren sürecin ilk adımı olarak tarihe geçti. D-Day sabahı buradaki zor çıkartmayı gerçekleştiren Albay Rudder önderliğindeki 225 komando askeriden sadece 90'ı hayatta kalmayı başarabilmesi savaşın şiddetini anlamaya yetiyor. Savaş izlerinin hala görülebilebildiği Almanların kıyı tahkimatı Atlantik Duvarının, stratejik bir noktası olan
Pointe du Hoc'un gezilmesinden sonra,
Omaha Beach'e hakim bir konumdaki
Saint Laurent Amerikan askeri mezarlığı ziyareti. Ardından
Caen'e doğru yola devam. Varışta
"Abbayé aux Hommes Manastırı" gezisi: Norman Romanesk sanatının bir şaheseri olan bu Manastır'ın inşası 11.yüzyıla uzanmakta ve Kıral William'ın mezarıda burada bulunmakta. Manastır gezisinden sonra, şehrin ana caddesinde, beton binaların arasına sıkışarak kalmış olan ahşap evleri görerek, şirin
Vaugueux mahallesine varış. Etrafı küçük restoran ve kafelerle donanmış meydanda akşam yemeği. Geceleme otelde.
7. Gün CumaDeauville - Honfleur - Le Havre
Sabah, adını meşhur bir elma alkolüne veren,
Aşağı Normandiya'nın önemli bölgesi
Calvados'un kalbindeki
Honfleur'e hareket. Yol üzerinde, Normandiya'nın incisi
Deauville'de mola. 20.yüzyılın başında
Coco Chanel'in buraya butik açmasıyla ün kazanıp, Dünya sosyetesinin buluşma yeri haline gelen bu zengin Fransız kasabası ve meşhur kumarhanesi, zamanla önemini kaybetse de güzelliğini ve çekiciliğini korumuş. Özellikle plajı, mavi kabinleri ve ahşap yürüyüş yolları geçmişi gözünüzde canlandırmanıza yardımcı olacak. Deauville'de gezdikten sonra
Honfleur'e varış. İnanılmaz güzel ışığından dolayı bir zamanlar Camille Corot, Eugène Boudin, Claude Monet, Gustave Courbet, Raoul Dufy, Johan-Bartold Jongkind, Paul Signac, Georges Seurat gibi ressamların tercih ettikleri şirin ve küçük bir liman şehri olan Honfleur'ün yürüyerek keşfi. Sanatsal ve tarihsel açıdan önemli bir yer olan Honfleur'ün yelkenli teknelerin demirlediği rıhtımlarında ve dar sokaklarında birbirinden güzel yerleşik eski evleri, "Lieutenance" binasını, gemi marangozları tarafından inşa edilen, XV. yüzyıldan kalma
ahşap Sainte Catherine Kilisesi'ni, ayrı inşa edilmiş çan kulesini ve eski tuz ambarını görebilirsiniz. Serbest zamanın ardından, çizdiği menderesleriyle ünlü Seine Nehri'nin Manches Denizi'ne döküldüğü yerde bulunan etkileyici
Normandiya Köprüsü'nden geçerek, II.Dünya Savaşı'nda tamamiyle yıkıldıktan sonra yeniden inşa edilen
ve "Savaş Sonrası Şehircilik Anlayışı" ve
"Beton'un Yaratıcı kullanımı" ndan dolayı
Dünya Mirası Listesi'ne giren
Le Havre'a varış. Akşam üstü, kısa şehir turu: 1951 ve 1959 yılları arasında, mimar Auguste Perret tarafından neo-Gotik bir tarzda çarpıcı bir tasarımla inşa edilip,şehrin her yerinden görünen
St.Joseph Kilisesi; 1961 ile 1982 yılları arasında, Brezilyalı mimar Oscar Niemeyer tarafından tasarlanıp inşa edilen
Le Volcan Kültür Merkezi; mimar Auguste Perret tarafından inşa edilen
Belediye Sarayı'nı dışarıdan gördükten sonra, eski Liman'da serbest zaman ve otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.
8. Gün CumartesiLe Havre - Etretat - Rouen
Sabah, kahvaltıdan sonra, dünyanın en büyük empresyonist tablo koleksiyonlarından birine sahip olup adını 1961 yılında Kültür Bakanı olan André Malraux'dan alan, çok etkileyici bir Modern Müze örneği
Malraux Müzesi gezisi. Bina, Mimar Lagneau tarafından, ön tarafı komple denize bakan pencerelerle çağdaş bir şekilde tasarlanmıştır. Müze koleksiyonlarında,
Monet, Degas, Pisarro, Renoir ve
Sisley gibi empresyonist ressamların eserlerini ve
Fauvist, Raoul Dufy, Boudin gibi yerli sanatçıların tablolarını görebilirsiniz. Geziden sonra, kısa bir yolculukla, iki kayalık tepe arasında kurulmuş, son derece sempatik bir Normandiye kasabası olan
Etretat'ya varış. Sol taraftaki kayalıkta, ortası delikli bir falez göreceksiniz. Ancak, burada öğle yemeği için bırakacağimiz serbest zamanda, iyot kokusu ve martı çığlıkları içinde sol taraftaki kayalığın tepesine yürürseniz, esas büyük delikli kayayı ve büyük falezi görebilirsiniz.
Öğleden sonra, Fransa'nın ikinci büyük kenti olan
Rouen'a doğru yola devam. Varışta Katedrali, Ortaçağ Mahalleleri, Antikacılar Sokakları, Saat Kulesi, Seine Nehri Kıyıları, Eski Pazar Meydanı, Fransa'nın Milli Kahramanı Azize Jeanne d'Arc'ın 1341 senesinde yakıldığı yer olmasından dolayı ün kazanmış
Rouen'ın keşfi: ilk olarak ünlü ressam Monet'nin çizdiği 28 adet tablosu sayesinde tüm dünyanın tanıdığı en ünlü Gotik Katedral olan
Notre-Dame Katedrali gezisi. İnşaatı 4. yüzyıl bazilikası ve 11. yüzyıldan kalma bir Romanesk bina topluluğu üzerine, 12. yüzyıldan başlayarak, Gotik sanatın evrimini özetliyebilecek şekilde devam eden Katedral'in, 1876 senesinde yapılan ve 151 metreye ulaşan dökme demir kulesi, 1876 ve 1880 seneleri arasında dünyanın en yüksek binasıydı! Avludan, dış cephesinin görüntüsü ve akşamları aydınlatılmış dış görüntüsü muhteşemdir. Binanın içinde 13.yüzyıldan 20.yüzyıla kadar yapılmış çok güzel bir vitray serisi görebilirsiniz. Daha sonra yürüyerek, çeşitli antikacı dükkanlarının, sanat galerilerinin, zanaatkarların ve büyüleyici butiklerin bulunduğu, Fransa'daki birçok koleksiyoncu ve antika severlerin buluşma yeri olan
Rue Damiette'den geçerek, 16. Yüzyıldaki kara vebadan kalma eski Ortaçağ toplu mezarlığı olarak yapılıp uzun zamandır bölgesel Güzel Sanatlar okuluna ev sahipliği yapan
l'Aître Saint-Maclou'ya; oradan
Belediye Binası'na ve Normandiya Gotiği'nin önemli bir örneği olan
Saint-Ouen Manastırı'na; günümüzde ağır ceza mahkemesi olan Fransa'nın bu en önemli sivil Gotik binası
Normandiya Parlamentosu'na ve Katedral ile Eski Pazar yeri Meydanı arasında kalan, bir çan kulesine bağlı Rönesans tarzı kemerin üzerinde bulunan, şehrin sembolik yapılarından birisi olan, 14. yüzyıldan kalma
Gros-Horloge diye adlandırılan astronomik saate; oradan da
Eski Pazar yeri Meydanı'na uzanan şehrin keşif gezisi.
Place du Vieux-Marché'de, Kapalı Çarşı, birçok restoran, yarı ahşap Ortaçağ evleri, Pierre Corneille'in vaftiz edildiği Saint-Sauveur kilisesinin kalıntıları ve Sainte-Jeanne d'Arc kilisesini gördükten sonra,
Seine Nehri'nin kıyılarına doğru yürüyüşe devam ve otele yerleşme.
Son akşam yemeği, 1345 senesinden kalma, Fransa'nın en eski Han'ı La Couronne restoranda. Geceleme otelde.
9. Gün PazarGiverny - Auvers Sur Oise - İstanbul
Sabah, kahvaltının ardından, Monet'nin resimlerinden tanıdığımız
Giverny Kasabası'na hareket. Burada, empresyonist ressam
Claude Monet'nin 1883 yılında, ömrünün kalan 43 yılını geçirmek üzere yerleştiği evi ve sanatçıya ilham kaynağı olan, nilüfer çiçekleri ile süslü ünlü bahçesini ziyaret. Güneş ışığının gücüne göre farklı renklere bürünen çiçekleriyle bu bahçeler canlı bir empresyonizm örneği sayılabilir. Ressam'ın evi ve atölyesi ise müzeye dönüştürülmüş. Gezinin ardından,
Van Gogh'un izinden
Auvers Sur Oise'a doğru yola devam. Günümüze kadar,
Van Gogh'tan Pissarro'ya, Cézanne'dan Daubigny'ye kadar bir çok ünlü ressamı etkileyen Auvers sur Oise, hala 19. yüzyıl ruhunu korumakta. 1890 yılında Auvers-sur-Oise'a taşınan Vincent Van Gogh, yaşamının son üç ayını burada geçirmiş ve bir çok tuale imza atmış. Kasabada, Van Gogh'un meşhur tablosundan tanıyacağınız Auvers Kilisesi'ni, Van Gogh ve kardeşi Théo'nun mezarları ile hayatını kaybettiği Ravoux Han'ı ve Absinthe Müzesi'ni gezdikten sonra, öğle yemeği için serbest zaman. Arzu edenler, bu sürede Léry Şatosu'nu da gezebilirler. Daha sonra, Roissy-Charles de Gaulle Havalimanı'na transfer. Türk Hava Yolları'nın, saat 19:40'daki TK1828 no.lu uçuşu ile İstanbul'a hareket. Saat 00:10'da İstanbul Havalimanı'na varış.