YURT DIŞI TURLAR
İran

İran hem komşumuz, hem de Müslüman bir ülke olmasına rağmen çok değişik bir kültürel yapı sergilemekte. Bir yandan ipek yolunun izleri bu ülkede hala canlılığını korumakta, bir diğer yandan da Elam Krallığı'ndan beri güçlü bir kültürel alt yapının varlığı her köşede kendini hissettirmekte. Biz Türkler için en şaşırtıcı keşif ise, hiç düşünmediğimiz kadar çok Büyük Selçuklu eserinin, bu ülkede hala dimdik ayakta durması. Bir diğer taraftan, bütün Elam tarihinin en önemli yapısı olan ve türünün bilinen en büyük örneği Çoğa Zenbil Zigguratı'nı; "su kenti" olarak anılan bilim ve sanat eseri Şuşter'i; Kadim Pers medeniyetinin en gösterişli döneminden izler taşıyan Persepolis'i; Fars kültürünün en yoğun hissedilebildiği şehirlerden biri olan Şiraz'ı; Cihan'ın Yarısı diye adlandırdıkları müze kent İsfahan'ı; Zerdüşt tapınakları ile tanınan ve dünyanın en büyük kerpiç şehri olup günümüzde hala içinde insanların yaşadığı tek meskûn kent, Yezd'i; Eski Ahit'teki Esther Kitabında söz edilen Ester ve Mordehay'in Kabrini; büyük şairler Sadi ve Hâfız'ın türbelerini; İlhanlı hükümdarı Olcaytu Han'ın muhteşem türbesini; zengin koleksiyonları ile müzeleri ve sarayları tanıyınca, gezinin ilginçliği daha da artacak. "Doğu'nun Kapısı" Tebriz'den, zıtlıklar dolu ülkenin son başkenti Tarhan'a kadar gezilecek, Dünya Mirası Listesi'ne alınmış 16 büyüleyici eser ve önemli kültür merkezleri ile çok kapsamlı bir seyahat programı.
TURUN ÖZELLİKLERİ
- Uzun yıllar dış dünyaya oldukça kapalı kalan ve kültürel açıdan son derece ilginç bu ülkeyi keşfedebilmeniz için bir fırsat.
-
Seyahat programı
Dünya Mirası Listesi'ne alinmış Tebriz kapalı çarşısını; Taht-ı Süleyman'ı; Olcaytu Han'ın türbesini; Bisütun kabartmalarını; Susa antik kentini; Şuşter sulama sistemini; Çoğa Zenbil Zigguratı'nı; ateş tapınağı ve kabartmalarıyle Bişapur'u; Persepolis'i; Pasargad'ı; kerpiç şehir Yezd'i; İsfahan'daki İmam Meydanı ve onu çevreleyen yapıları; Yezd kanat sistemini; Pers bahçelerinin en güzel örneklerinden olan Eram, Devletabad, Çehel Sütun ve Bagh-e Fin bahçeleri ile Tarhan Gülistan Sarayı'nı içermekte. - Bu seyahatte, kredi kartı gibi alışkın olduğumuz bir takım kolaylıklardan vazgeçmek gerekiyor. Hanımların da başlarını örtüp uzun kollu giysilerle dolaşma mecburiyetleri var. Tabii ki bu seyahat boyunca alkol alışkanlığından da kati şekilde uzak durmak bir başka zorunluluk.
- Ancak bir seyyahın otel, lokanta, yol ve araç gibi tüm gereksinimlerini gayet uygun bir standartta ve kolayca karşılayabilmesi mümkün. Düşünülenin aksine oldukça kolay seyahat edilen bir ülke.
- İran'ın bir başka artısı ise, son derece kültürlü ve misafirperver bir toplumla tanışacak olmanız.
- Kısacası İran bugüne kadar oldukça rahat seyahat ettiğimiz ve her zaman mutlu döndüğümüz bir ülke oldu.
- Türkçe yerel rehberlik hizmeti;
- Hazırlamış olduğumuz seyahat programı ise ülkenin kültürel açıdan en önemli değerlerini tanımanıza olanak sağlayacak.
Başlangıç Günü
26 Nisan Cumartesi günü saat 23:45'te İstanbul Havalimanı'nda buluşma.
27 Nisan 2025 Pazar İstanbul - Tebriz
Türk Hava Yolları'nın TK882 no.lu uçuşu ile saat 03:10'da hareketle saat 06:20'de İran'ın kuzeybatısındaki Sehend dağının kuzeyinde ve 1350 metre yükseklikte bulunan ülkenin ikinci büyük kenti Tebriz'e varış. Karşılama, otele transfer ve yerleşme. Dinlenmenin ve sabah kahvaltısının ardından, şehir turu için hareket. İlhanlı devleti (1258-1335) nin kurucusu Hülagu Han'ın oğlu Abaka Han devrinde İmparatorluğun başkenti olarak seçilen Tebriz, diğer oğlu Ahmed Teküder zamanında (1282-1284) dönemin en önemli ticaret merkezlerinden biri haline gelmiş. Ardından, 1340-1514 yılları arasında Dogu Anadolu, Azerbaycan ve Irak'ta hüküm süren bir Türkmen hanedanı olan Akkoyunlular'ın ve daha sonra Karakoyunlular'ın hakimiyetine geçer. 1469'dan sonra, Azerbaycan ve Iran'a hakim olan Uzun Hasan, Karakoyunluları yenip bu devleti ortadan kaldırarak, hükümet merkezini Diyarbakır'dan Tebriz'e taşır. XVI.yüzyılın hemen başında İran'da büyük bir değişiklik olmuş. Akkoyunlu Hanedanı, yerine yine Türkmen olan Safevi Hanedanı'nın saltanatı başlamış. 1736 yılına kadar İran'ı yönetecek olan Safeviler, "şiiliği" benimserler. 1501'den itibaren Tebriz'i başkenti yapan Safevi hanedanının ilk hükümdarı Şah İsmail, bütün İran'ı içine alan ve Ceyhun'dan Basra Körfezi'ne kadar uzanan büyük bir devlet kurar. Zengin bir geçmişe sahip olan Tebriz, Safevi döneminde İsfahan ve Kazvin gibi dokumacılık sanatı ile kendini tanıtır. Tebriz, İpek Yolu üzerinde bulunmasından dolayı tarih boyunca batıyı doğuya bağlayan zengin bir ticaret merkezi olup, "Doğu'nun Kapısı" olarak nitelendirilmiş. Günümüzde Doğu Azerbaycan Eyaleti'nin başkenti olan Tebriz, eyaletin alçak kesimleri arasında yer alan özel bir coğrafi konumuna sahiptir.
Şehir turu esnasında etnolojik ve arkeolojik eserler barındıran, ülkedeki en zengin koleksiyona sahip müzelerden biri olan Azerbeycan Müzesi ve kentin meşhur tarihî mekanı olan Mescid-i Kabud ziyaretleri. 1465 yılında Karakoyunlu hükümdarı Muzaferiddin Cihan Şah tarafından yaptırılan ve mavi çinilerinden dolayı "Gök Mescid" ve "Mavi Cami" diye tanınan yapıt birçok depremden zarar görmüş fakat iyi bir şekilde restore edilmiş. Daha sonra, bütün İran Azerbaycanı'nın ticaret merkezi olan 27 hektar alana sahip tarihî kapalı çarşı (Bazar-e Tabriz) gezisi. Dünyanın en büyük kapalı çarşılarından biri olan yapı,
28 Nisan 2025 Pazartesi Tebriz - Sultaniye - Zencan
Sabah, Batı Azerbaycan Eyaleti'ne doğru hareket. Burada bulunup, 29 Nisan 2025 Salı Zencan - Hemedan - Kirmanşah
Kahvaltının ardından, Zagros Dağları'nın doğusunda, Elvend Dağı'nın eteğinde ki bereketli bir ovada yer alan, üç yanı dağlarla çevrili Hemedan'a hareket. Hareketli bir tarihe sahip olan Hemedan, Herodotos'tan öğrenildiğine göre Kral Deiokes tarafından M.Ö.VII. yüzyılda Med İmparatorluğu'nun başşehri "Ekbatana" olarak kurulmuş. Hemedan adı Asur çivi yazılı tabletlerinde Amadana, I. Darius dönemine ait Bisütun kitabesinin Eski Farsça kısmında Hağmatana ve Elamca kısmında Agmadana olarak da geçer. İran'ın batısı, kuzeyi ve kuzeybatısında yaşamış olan Medler'in Babilliler'le birlikte Asurlular'ı yenmeleri üzerine şehir önem kazanmış. Asurlular'ın başşehri Ninevâ'dan elde edilen ganimetler sayesinde, Ekbatana güzelleştirilip, Asur tarzında büyük saraylar ile donanmış. Ahameniş II. Kyros burayı yazlık başşehir olarak seçer. Ahameniş saltanatına son veren İskender'in üs olarak kullandığı şehir komutanları tarafından yağmalanmış. M.S. III. Yüzyılda, Büyük İskender İmparatorluğu'nun parçalanmasının ardından Partlar'ın başşehri olur. Sasaniler döneminde ise önemini kaybeden Hemedan, 642 yılındaki Nihavend Savaşı'ndan sonra Müslüman hâkimiyetine girer. Sürekli el değiştiren Hemedan, genellikle başşehir hüviyetini koruyup saray, medrese ve camilerle donatılmış. XI. yüzyılda Büyük Selçuklular tarafından alınan kent, İlhanlılar'dan sonra özellikle Timur'un seferleri sırasında tamamen tahrip olmuş. Safevi devleti döneminde ise şehir altın çağını yaşayarak çok gelişir. Osmanlılar tarafından kısa bir süre alınan Hemedan, 1732'de yapılan barış antlaşması ile tekrar İran'a bırakılır. I. Dünya Savaşı sırasında Rus ve İngiliz işgalinde kalarak Türkiye'ye karşı bir üs olarak kullanılan şehir, Osmanlılar'la bu devletler arasında birkaç defa el değiştirir. Savaş sonrasında ise İngilizler tarafından İran'a bırakılır. Hemedan'ı birçok şair ve âlim meşhur etti. İbni Sina ve Baba Tahir bunların başında sayılabilir. Buhara yakınlarında 980'de doğan ve 1037'de Hemedan'da vefat eden, Batı'da Avicenna adıyla tanınan en büyük İslam bilginlerinden olan, felsefeci, bilimadamı ve hekim Ebu Ali İbn Sina ve tasavvufi nitelikte şiirler yazan rubai ustası Baba Tahir Üryan mezarlarını ziyaret. İranlı Yahudiler için en önemli hac yeri olan Ahaşveroş (I. Xerxes) un karısı kraliçe Ester ve akrabası Mordekay türbeleri gezisi. İran'daki Yahudi cemaati, M.Ö. VIII. yüzyılda, ilk Yahudi diasporasına kadar uzanan çok eski kökenlere sahiptir. Son olarak, Abbasabad vadisindeki Darius (M.Ö..550-486) ve I. Xerxes (M.Ö..486-65) zamanında oyulan ve her biri eski Farsça, Babil ve Elam dillerinde, küneiform şeklindeki "Ganjnameh" adlı iki yazıtın gezisi. Akşamüstü Kirmanşah'a varışı takiben otele yerleşme. Öğle yemeği yerel bir restoranda. Akşam yemeği ve geceleme otelde.30 Nisan 2025 Çarşamba Kirmanşah - Bisütun - Ahvaz
Kirmanşah Zağros sıradağlarının kuzeybatısında Sasaniler döneminde kurulmuş. III. Şapur'un kardeşi'nin (veya oğlu) burada vali olarak görev yaptığı dönemde, IV. Behram'ın unvanı olan Kirman-Şah ismini alan kent, Sasani hükümdarları için sayfiye yeri olarak kullanılırdı. Kentte ve civarındaki tarihî eserler III.-VII. yüzyıllar arasındaki Sasaniler döneminden kalmadır. Kahvaltının ardından, Kirmanşah'ın simgesi haline gelen kaya kabartmalarıyla ünlü Taq-e Bostan gezisi için hareket. Sasani döneminin en zarif ve iyi korunmuş örneklerinden olan bu kabartmalar arasında, II. Ardeşir ve III. Şapur'un taç giyme törenleri; Ahura Mazda ve Mitra eşliğindeki II. Ardeşir'in tahta çıkışı; eyvan biçiminde oyulmuş bir mağarada III. Şapur'un töreni ve ikinci bir eyvanda hükümdarın av sahneleri; Ahura Mazda ve Anahita eşliğindeki II. Hüsrev Perviz'in taç giyme törenini betimleyen kabartmaları görebilirsiniz. Ardından, Türk ve İran edebiyatında konu olan Ferhat ile Şirin'in efsanesinin geçtiği toprakların keşfi için hareket. Tarih boyunca birçok uygarlığa evsahipligi yapan bölge, aynı zamanda Ferhat ile Şirin'in hazin öyküsünün geçtiği yerdir. Ferhad ile Şirin hikayesinde hükümdar Mehmene Banu, yeğeni Şirin'e aşık olan Ferhat'ı yanına çağırarak, aşılması ve delinmesi imkansız zannedilen efsanevi Bisütun dağını delerek arkasındaki suyu şehre taşıdığında Şirin'i ona vereceğini vaat eder. İşe koyulan Ferhad, Bisütun dağını delmeye başlar. Delmeye çabalarken de her gün kanlı göz yaşları dökerek Şirin'in anmakta ve onun hayalini kurmaktadır. Ferhat'ın Şirin'i özleyen ve hayal eden kanlı göz yaşları toprağa düştükçe laleler yetişmektedir. Bisütun adı verilen dağı aşkı için delerek suyu getirdiği halde, bir kötü kadın Ferhat'ın yanına gelerek Şirin'in akan suda boğulduğunu söyler. Bu yalan habere inanan Ferhat dağları deldiği gürzü havaya fırlatır ve yere düşen gürzün altında kalarak intihar eder. Ferhat'ın ölüm haberini alan Şirin de bir hançerle kendini öldürür. Bisütun dağı efsanevi bir dağ olmakla birlikte, dik kayalardan oluşan, çarpıcı görüntüsü nedeniyle eski çağlardan beri bir kült ve tapınma merkezi olmuş ve bu nedenle Tanrılar Dağı diye anılmıştır. 01 Mayıs 2025 Perşembe Ahvaz - Susa - Şuşter - Ahvaz
Karun nehrinin kıyısında kurulu Ahvaz, antik bir medeniyet (M.Ö. 4000 yılının başlarından - M.Ö. 646) olan tarihî Elam Krallığı'nın bir parçasıydı. Önemini Emeviler ve Abbasiler devrinde de koruyan Ahvaz, Abbasiler devrinde şeker sanayinin önemli bir merkezi olarak Asya'nın büyük bir kısmının şeker ihtiyacını karşılamaktaydı. XX. yüzyılın başlarında Mescid-i Süleyman bölgesinde petrol bulunmasıyla Ahvaz yeni gelişmelere sahne oldu ve dolum tesislerinin bulunduğu Abadan'a döşenen boru hattı için istasyon vazifesi görmeye başladı. 1926'da Huzistan eyaletinin merkezi oldu. İran'ı baştan başa kaplayan demiryolunun 1929'da Huzistan bölgesine bağlanması ve Karun nehrinin Ahvaz'da yaklaşık 1500 metre uzunlukta bir demir köprü ile aşılması bölgeye büyük canlılık kazandırdı. Bölgede bugün petrolle ilgili sanayi tesisleri yanında dokuma ve şeker fabrikaları bulunmakta. Sabah, antik Elam Krallığı'nın barındırdığı 02 Mayıs 2025 Cuma Ahvaz - Bişapur - Şiraz
Kahvaltının ardından, bir petrol sahasından geçerek, Persis (Pars ya da Fars) ve Elam arasındaki tarihî kral yolu üzerinde bulunan, günümüz Faliyan şehrinin güneyinde yer alan Bişapur antik kenti gezisi için yola çıkış. 03 Mayıs 2025 Cumartesi Şiraz
İlk yerleşimler Ahameniş dönemine dayanırken, Şiraz'ın önemli bir kent olarak tarihe geçmesi Sasaniler dönemine rastlıyor. Sasanilerin merkezi İstahr 684'de Emevilerin eline geçmesinden sonra Şiraz 693'te başkent olur. IX. Yüzyılda Abbasiler döneminde Saffarîler'in ve Büveyhîler'in hâkimiyetine girdikten sonra, 1062 yılında Selçuklu hanedanının idaresine girer. XII. yüzyılın ilk yarısında şehri yöneten güçlü Selçuklu emîrleri Şiraz'da önemli imar faaliyetlerinde bulunurlar. XII. yüzyılda, Salgurlu Atabegleri döneminde, ülkenin önemli bir sanat merkezi konumuna gelen Şiraz, Moğollar'la dostane ilişkiler kurması sayesinde Moğol istilasını zarar görmeden atlatır. İlhanlılar'ın egemenliği altına giren Fars eyaleti, 1300 yıllında Çağataylılar tarafından yağmalanır. Büyük zarar gören Şiraz yeniden toparlanır. 1325 ve 1347 yıllarında burayı ziyaret eden İbn Battûta şehrin bağ ve bahçeleri, çeşme, cadde ve pazarlarından övgüyle söz eder. Moğol ve Timur dönemlerinde büyük gelişme gösteren şehir, Karakoyunlu ve Akkoyunlular'ın, 1503'te ise Safeviler'in eline geçer. XVI. yüzyıl Şiraz minyatürlerinin şöhrete kavuştuğu bir dönemdir. Nadir Şah'ın 1747'de öldürülmesinden sonra başlayan taht kargaşası Kerim Han'ın 1749'da Zend Hanedanı'nı kurmasıyla sona erer. Kerim Han, Şah Abbas'ın İsfahan'da yaptığı gibi Şiraz'ı geliştirmek ve büyük eserler yaratmak istemiş. 1794'e kadar süren Zend hanedanından sonra Ağa Muhammed Han Kaçar hanedanını (1794-1925) kurmuş ve başkenti Tahran'a taşımış. Kadim Pers medeniyetinin en önemli şehirlerinden, çölün ortasında yer alan yemyeşil Şiraz çok sayıda tarihî eseri ve yetiştirdiği birçok şair ile İran'ın kültür başkentidir.
Gün boyunca, bir zamanlar güllerin, bülbüllerin, aşkın, şarabın ve Sufi şair Sadi ile sevgi ve mutluluk şairi Hâfız'ın şehri olarak bilinen Şiraz gezisi: III. İsmail'in Safevi tahtına çıkarılmasını destekleyen ve 1765 yılında Şiraz'ı başkent yapan Kerim Han'ın inşa ettirdiği, tuğladan yapılmış, şehrin en büyük yapısı olan Arg-e Kerim Han kalesi (dıştan); büyük bir saygı ile halk tarafından sürekli ziyaret edilen ve çiçekli bir bahçenin ortasında bulunan, "Hafıziye" olarak bilinen Fars dili ve edebiyatının büyük ustası Hâfız Şirazi'nin Türbesi; en çok bilinen, en çok övgüler alan Bostan (Sadiname) adlı eserini ve bir yıl sonra Gülistan adlı eserini yazan ve bu eserleri sayesinde kısa zamanda şöhreti ülkesinin dışına taşan, 98 yaşında ölen Sadi Şirazi'nin Türbesi; dış duvarları Şiraz ekolüne has çinilerle kaplı, vitraylarından süzülen ışığın oluşturduğu renk cümbüşünün sütunlar arasından süzülerek renkli ışık oyunu oluşturan, tarihi XIX. yüzyıla dayanan bir Kaçar eseri olan Nasır el-Mülk Camii; XIX. yüzyılda inşa edilen Narenjestan-e Ghavam sarayı; dış cephesindeki çinili süslemelerde Yusuf ve Züleyha, Ferhat ile Şirin tasvirleri yapılmış olan köşk ve
04 Mayıs 2025 Pazar Şiraz - Persepolis - Pasargard - Yezd
Kahvaltının ardından, Büyük Pers İmparatorluğu'nun kalbine hareket. Parsalar, günümüz Fars eyaleti olan Parsa'ya M.Ö. 2000'lerde yerleşip uzun yıllar Med hâkimiyetinde yaşadılar. M.Ö. 550'de Pers İmparatorluğunun kurucusu II. Kyros Med hâkimiyetini yıktı. M.Ö. 539'd Babil'i de yıktı. Lidya ve İonya'yı ele geçirdi. Asurluların ve Babillilerin sürgün ettiği kavimlerin yurtlarına dönmelerine izin verdi. Bunların başında Yahudiler geliyordu. Yerine geçen oğlu II. Kambyses Mısır'ı ve Lidyalıları kendine bağladı. I. Darius zamanında ise Makedonya sınırlarına doğuda İndus bölgesine ulaştılar. Ancak onun batıyı fethetme isteği Pers İmparatorluğu'nun sonunu hazırladı. Darius, Maraton Savaşı'nda (M.Ö. 490) Atina ordusuna karşı ağır bir yenilgiye uğradı. Pers savaşları olarak geçen bu dönem, Perslerin yenilgisiyle M.Ö. 479'da sona erdi. Giderek artan iç isyanlar sonucu imparatorluk zayıfladı. M.Ö. 330 yılında III. Darius'ün ölümüyle Pers tahtında hak iddia eden Büyük İskender'in hâkimiyetine girerek tarih sahnesinden silindi. 05 Mayıs 2025 Pazartesi Yezd

06 Mayıs 2025 Salı Yezd - Nain - İsfahan
Kahvaltının ardından, Tahran-Yezd-İsfahan yollarının kavşağında bulunan ve dokumacılık ile tanınan Nain şehrine hareket. Bir hipostil, iç avlu ve çok zarif tuğla, çini ve taş oymacılığıyla özel bir dekorasyon sergileyen, İran'ın en eski camilerinden olan Mescid-i Cuma'yı ziyaret. İnşaası IX. yüzyıla Abbasi dönemine uzanan caminin iç mekanları ise, tuğla işçiliği ve çini parçalarının birlikte kullanımıyla meydana gelen süslemelerin gösterdiği gibi XI.-XII yüzyılda hüküm süren Büyük Selçuklular dönemine aittir. Eskiden camiye su getiren bir dizi tünele bağlı olan caminin bodrum katının aslında bir Zerduşt tapınağı olarak kullanılmış olabileceği düşünülmektedir. Gezinin ardından, İsfahan'a doğru yola devam. Zagros sıradağlarının eteklerinde uzanan ülkenin üçüncü büyük şehri muhteşem İsfahan'a varışı takiben, Türk ve İran tarihi için çok önemli bir merkez olan etkileyici şehrin keşfi. Ahameniş ve Sasaniler zamanında önemli bir şehir olan İsfahan'ın en gelişmiş dönemleri XI. yüzyılda Selçuklu İmparatorluğu'na başkentlik yaptığı dönem; 1501-1736 yılları arasında varlığını sürdürmüş olan Safevilerin başkenti olduğu dönem; 1598 yılında Büyük Şah Abbas zamanında, Kazvin'den tekrar İsfahan'a nakledilerek İsfahan'ın yeniden abad edildiği dönemlerdir. İsfahan yakınlarında bulunan Yahudiye'nin Buhtunnasr devrinde buraya göç eden yahudiler tarafından kurulduğu ve nüfusunun önemli bir kısmının onlardan oluştuğu kaydedilmiş. Yine Sasaniler devrinde de İsfahan'da önemli miktarda yahudinin yaşadığı bilinmekte. İsfahan'da müslüman, yahudi ve Zerduştîler'in yanı sıra tamamını, İran-Ermeni toplumunun oluşumuna katkıda bulunan Şah I. Abbas döneminde Nahçıvan'ın (bugün Azerbaycan'a ait Ermenistan ve kuzeybatı İran sınırındaki bölge) Culfa kentinden getirilerek Zayândeh Rûd nehrinin güney kıyısına onlar için kurulan "Yeni Culfa" mahallesine yerleştirilmiş Ermeniler'in teşkil ettiği hıristiyanlar da bulunmakta. Culfa Ermeni mahallesindeki Ermenilerin önemli ibadet merkezlerinden olan etkileyici Vank Kilisesi'ni ziyaret. Manastır anlamına gelen Vank kilisesi, "Aziz Rahibeler" Kilisesi olarak da bilinir. XVII. yüzyılın başında inşa edilen ve içi oldukça zengin duvar resimleriyle süslenmiş yapı, İslam-Hıristiyan kompozit mimarisinin önemli bir örneğidir. Ardından, XVII. yüzyılın ortalarında Şah Abbas döneminde inşa edilen ve önünde yirmi zarif ahşap sütun yükselen fakat büyük havuzun içindeki yansımalarından dolayı "kırk sütunlu saray" olarak adlandırılan görkemli Çehel veya Çihil (Farsça "kırk" anlamına gelmekte) Sütun Sarayı gezisi. Sarayın iç duvarları değişik konuları yansıtan büyük ve çok güzel duvar resimleriyle süslü. Sarayın bahçeleri ise 07 Mayıs 2025 Çarşamba İsfahan
"Ordu için toplanma yeri" anlamına gelen İsfahan, ilk döneminde bile stratejik bir konumda olduğunu ifade eden "Aspandana" adı altında biliniyordu. Daha sonra, Spahan olarak bilinen şehir Ahameniş hanedanlığı döneminde gelişmeye başlamış. Sasani döneminde şehrin batısındaki Garladan Tepesi'nin üzerine bir saray inşa edilmiş. İslam öncesi dönemdeki nüfusunun önemli bir kısmı Zerduştî idi. Bu durum, şehrin müslüman Araplar'ın eline geçmesiyle değişmeye başlamış. Büveyhîler'in şehre hakim olduğu yıllarda kentin çevresi surlarla çevrilmiş, bir kale ve başka yapılar da inşa edilmiş. Selçuklu hanedanının kurucusu Tuğrul Bey de, XI. yüzyılın ortalarında başkenti Rey'den İsfahan'a kaydırmış. Selçuklu yönetimi altındayken İsfahan, Selçuklular'ın kendilerine bağladıkları beylikleri kolaylıkla kontrol edebildikleri bir şehirdi. Bu dönemde birçok önemli yapı inşa edilmiş. İsfahan, son büyük Selçuklu hükümdarı Sultan Sencer'in Mayıs 1157'de ölümünden sonra devletin dağılmasıyla birlikte, merkezilik konumunu da kaybetmiş. İlhanlılar zamanında Sultaniye'nin ön plana çıkmasıyla birlikte bir süre kent ve çevresi siyasi bakımdan önemsizleşmiş. XIV. ve XV yüzyıllarda bazı yapılarda esaslı onarımlar yapılmış. Coğrafi konumunun sayesinde, İsfahan özellikle Safeviler döneminde tekrar gelişmeye başlamış. 1598'de, Şah I. Abbas, lsfahan'ı başkenti olarak seçer. Cami, köşk, çarşı ve köprü ile XVII. yüzyılın en büyük ve en güzel kentlerinden biri olarak yeniden inşa eder. İsfahan bir kültür merkezi haline gelir. Bu özelliği, 1722-1725 yıllarındaki Afgan işgali sonucunda Safevilerin çökmesiyle birlikte son bulur. Şehir daha sonraları, Kaçar Hanedanlığı'nın kontrolü altına girer. Bu dönemde devlet merkezi İsfahan'dan Şiraz'a ve sonra da Tahran'a taşınır.
Gün boyunca, XI. yüzyılın sonundan itibaren Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun ve XVII. yüzyılda Safevilerin başkenti olan, dünyanın yarısı ve dünyanın süsü olarak nitelendirilen mavi kubbeli İsfahan gezisi. İlk olarak, muazzam bir Selçuklu kompleksi olan
08 Mayıs 2025 Perşembe İsfahan - Abyaneh - Kashan - Tahran
Sabah, Tahran'a doğru yola çıkış. Günün ilk etabı Karkas Dağları'nın eteklerinde yer alan eski Zerduşt köyü Abyaneh olacak. Kırmızı rengin değişik tonlarıyla yapılmış kerpiç evleri ve insanların yüzyıllardır aynen koruyabildiği geleneksel yaşam tarzları bu sevimli dağ köyünü ilginç kılmakta. VII. yüzyılda Sasanilerin Arap akınları sonrası artan İslam baskısından çevre dağlara ve çöllere kaçan bazı Zerduştîler, varlığını devam ettirebilecekleri kendi köylerini kurarlar. Bu köylerin en meşhurlarından birisi Abyaneh'dir. Geleneklerine oldukça bağlı olan bu insanlar, siyah giysi yerine kendine has, rengarenk, çiçek desenli kıyafetlerini ve yüzyıllar önce ortadan kaybolan Orta Çağ Farsçası konuşup nesilden nesile aktarmaya çalışıyorlar. Abyaneh gezisinden sonra, bir zamanlar en zengin vahalardan biri olan Kashan'a hareket. Tarihî dokusuyla bilinen Kashan şehri de İran'ın önemli gül üretim merkezlerinden biridir. Selçuklu döneminde çini atölyeleri ile meşhur Kashan adını çini anlamına gelen "kashi" de almıştır. Aynı zamanda dokumacılıkla da meşhur olan şehrin keşfi esnasında en güzel yerlerinden biri olan ve XIX. yüzyılda zengin bir ipek tüccarı tarafından inşa edilen Tabatabayi Evi'ni ziyaret. Dört avlu, kırk oda, dört bodrum ve üç rüzgar kulesinden oluşan büyük konak zarif duvarlar, vitray pencereler ve Fars mimarisinin diğer geleneksel klasik özelliklerini içermekte. Şehrin dışında Şah Abbas tarafından bir termal pınarın etrafında yaptırılan, Safevi hükümdarlarının dinlenme yeri olan, 09 Mayıs 2025 Cuma Tahran
Tahran, 1042'de Tuğrul Bey'in Şelçuk devletinin merkezi yaptığı Rey'in 1220 yılında Moğollar tarafından tahrip edilmesinden sonra şehir halkından bazılarının göç ederek buraya yerleşmesiyle gelişme gösterdi. Safeviler devrinden itibaren Tahran gittikçe önem kazandı. 1760 yılında Kerim Han Zend, muhtemelen ileride devlet merkezi şeklinde kullanılması düşüncesiyle Tahran'da hükümet binaları, divanhane, saray, harem ve muhafızlar için yapılar inşa ettirdi. Fakat Kerim Han Zend Tahran yerine Şiraz'ı başkentini yaptı. 1779'da ölümünün ardından, Ağa Muhammed Han Kaçar, devlet merkezi haline getirdiği Tahran yakınlarındaki Rey'de tahta çıktı. Ancak Cafer Han Zend, 1786'da Tahran'a girdi ve başşehir yaptı. Tahran, Zendler'in ardından Kaçarlar'ın da başşehri oldu ve bu durum günümüze kadar devam etti. Gülistan Sarayı o devrin önemli yapılarındandır. Şehir, 1848-1896 yılları arasında, Nasırüddin Şah'ın uzun iktidarı döneminde gelişme imkânı bulup birçok fabrika kuruldu ve eğitimi yaymak amacıyla yeni medreseler açıldı. Tahran, Meşrutiyet devrinden itibaren gelişmesini devam ettirerek bütün İran'ın gerçek anlamda siyasi ve kültürel başşehri oldu. I. Dünya Savaşı'nda, Tahran ile Hazar denizi arasındaki bölge Rus hâkimiyetine girdi. Komutan Rıza Han, 21 Şubat 1921'de Kazvin'de bulunan Kazak tugayı ile birlikte Tahran'a girerek iktidarı ele geçirdi. 1923 yılı sonunda, son Kaçar hükümdarı Ahmed Şah ülkeyi terkettikten sonra, 25 Nisan 1926'da Rıza Şah Pehlevi olarak Tahran'da tahta çıktı. 1933 yılındandan itibaren Tahran'a modern bir görünüm kazandıran büyük caddeler açıldı, bakanlık ve hükümet binaları inşa edildi. II. Dünya Savaşı'nda Sovyet ve İngilizler'in İran'a saldırarak işgal etmesi üzerine, Rıza Şah Pehlevi Güney Afrika'ya sığınarak tahtı genç oğluna Muhammed Rıza Pehlevi'ye bırakmak zorunda kaldı. En önemli muhalif olan ülkenin başbakanı Muhammed Musaddık'tan kurtulan Rıza Şah Pehlevi, artan petrol gelirlerinin rüzgarını da kullanarak ülkeyi süratle, dünyanın en kalkınmış beş ülkesinden biri haline getirdi. Kamu kurumları özelleştirildi, feodal toprak yapısı yerle bir edildi, toprak köylülere satıldı. Tüm halkı kapsayacak bir sosyal güvenlik sistemi kuruldu. Köylere eğitim ve sağlık birimleri sevk edildi. Kültür alanında, eğitimde yeni hedefler belirlendi. Batı tarzı giyim, yaşam, müzik teşvik edildi. Kadın hakları konusunda önemli adımlar atıldı. Ancak büyük bir kültür şoku yaşayan halkın önemli bir kısmı, Şah'ın bu vizyonunu paylaşmıyordu. İran'da din adamlarının öncülüğündeki milliyetçilik kabarmaya başlarken gizli polis teşkilatı SAVAK korku simgesi oldu. 12 Ekim 1971'de Persepolis'te Pers İmparatorluğu'nun 2.500. kuruluş yıl dönümü aşırı gösterişli kutlamaları Şah için sonun başlangıcı oldu. Baskı altındaki halk, ekonomide resesyon başlaması, entelektüellerin ya sürgünde ya hapiste olması, modern sanayinin ekonominin temel direği çarşıya zarar vermesi, huzursuzluk, Şah'ın kendisi, ailesi ve yönetici elitle ilgili yolsuzluk konuları... 16 Ocak 1979'da Şah'ın ailesiyle ülkeden kaçmak zorunda kalmasına neden oldu. 01 Şubat günü ise Tahran'da Ayetullah Humeyni, 14 yılı aşkın sürgün hayatı sonunda, ülkeye döndu...
Kahvaltıdan sonra, Kaçar hanedanının kurucusu Ağa Muhammed Han tarafından XVIII. yüzyıllın sonlarında Şiraz yerine ülkenin yeni başkenti seçilen Tarhan gezisi için hareket.
Not: Ulusal Mücevher Müzesi belirsiz bir süre için kapalı olduğundan yerine Halı Müzesi gezilecektir.
10 Mayıs 2025 Cumartesi Tarhan - İstanbul
Tahran, İran'ın sosyo-ekonomik ve kültürel hayatında çok önemli bir yere sahiptir. Kahvaltıdan sonra, bir tarafta kontrolsüz büyümüş, hareketli, kalabalık bir şehir, diğer tarafta ise büyük meydanları, çok sayıda parkları, bahçeleri ve nadide eseler barındıran sarayları ve müzeleri ile tam bir zıtlıklar kenti olan Tahran'ın keşfine devam. İlk olarak, şehir içinde bir şehir gibi olan ve dar sokaklarında her türlü ihtiyaca cevap verecek ürünlerinin satıldığı meşhur geleneksel Tajrish Çarşısı'nda gezinti. Ardından, Elburz'un eteklerine yaslanmış geniş bir bahçe içinde yer alan, Tahran'da Pehlevi hanedanlığından kalmış en önemli mekanlardan olup yaz aylarında kullanılan Sadabat Sarayı kompleksi gezisi: Kaçar ve Pehlevi hanedanlığı dönemlerine tanıklık eden bir müzeye dönüştürülen Sadabat Sarayı, Şah Rıza ve ailesinin yaşadığı Beyaz Saray ve Yeşil Saray'ın yanı sıra dünyaca ünlü İranlı minyatür sanatçısı Mahmud Farsçiyan'ın eserlerinin sergilendiği Farsçiyan Müzesi ziyaretleri. Daha sonra, Tahran'ın kuzey yamaçlarının dağlarla birleştiği bir noktada bulunan ve en dinlendirici yerlerinden biri olan Darband köyüne çıkış. Farsaçada Darband dağın kapısı anlamına gelir. Manzara eşliğinde öğle yemeğinin ardından, mimar Leila Araghian tarafından tasarlanıp birçok ödül kazanan ve üç kademeli olup, Taleghani Park'ı ile Abo Atash Park'ını birbirine bağlayan 270 metre uzunluğundaki sıra dışı dev yaya "Tabiat Köprüsü" gezisi. Son olarak, kuzeyden güneye, doğudan batıya bağlanan yolların tam ortasında yer alan Azadi Meydanı'nın görülmesi. "Özgürlük" meydanı anlamına gelen ve İsfahan'daki Nakş-ı Cihan Meydanı'ndan sonra İran'ın en büyük meydanında, başkentin önemli simgelerinden olan meşhur Azadi Kulesi yükselmekte. Kule, Pers İmparatorluğu'nun 2500 kuruluş yıldönümü nedeniyle Şah Rıza Pehlevi tarafından 1971 yılında yaptırılmış. "Şehyad" olan kulenin adı İran İslam Devrimi'nden sonra 'Azadi'ye çevrildi. Gezilerin ardından havalimanına transfer. Türk Hava Yolları'nın TK877 no.lu uçuşu ile saat 20:40'ta hareketle saat 23:45'te İstanbul Havalimanı'na varış.Tebriz: El-Goli Pars Hotel 5 *
Tripadvisor'a Git



Zencan: Zanjan Grand Hotel 4 *
Tripadvisor'a Git



Kirmanşah: Parsian Kermanshah Hotel 5 *
Tripadvisor'a Git



Ahvaz: Pars Hotel Ahvaz 4 *
Tripadvisor'a Git



Shiraz: Homa Hotel 5 *
Tripadvisor'a Git



Yezd: Parsian Safaiyeh Hotel 4 *
Tripadvisor'a Git



İsfahan: Parsian Kowsar Hotel 5 *
Tripadvisor'a Git



Tahran: Parsian Azadi Hotel 5 *
Tripadvisor'a Git



Rezervasyon Şartları:
Talebiniz üzerine tura kaydınız opsiyonlu olarak tutulacak ve münferit olarak, adınıza alımlarını yapacağımız uçak biletlerinizi tedarik ettiğinizde tur rezervasyonunuz kesinlik kazanacaktır. Tur ücretini,* Turun uçak biletleri, talep ve bilet ödemenizi gerçekleştirdiğiniz gün münferit olarak kesilerek size ulaştıralacaktır. Herhangi bir iptal durumunda, biletinizin iadesini doğrudan havayolu şirketinden, onların belirlediği şartlarda talep edebilirsiniz. Ancak, ilerleyen tarihlerde münferit uçak bilet fiyatları değişiklik gösterebileceği için, bilet taleplerinizi öncelikle yapmanız size avantaj sağlayacaktır.
Ücrete dahil olan hizmetlerimiz
- Yukarıda belirtilen otellerde oda+kahvaltı geceleme;
- 1. günden 13. güne kadar 13 akşam yemeği;
- 1. günden 14. güne kadar 14 öğle yemeği;
- Programdaki geziler ve ören yerleri girişleri;
- Tüm bahşişler (yerel rehber ve şoför bahşişi hariç*);
- Türkçe yerel rehberlik hizmetleri;
- İptal ve Sağlık içerikli (Covid teminatlı) Seyahat Sigorta Paketi*.
Ücrete dahil olmayan hizmetlerimiz
- İstanbul/Tebriz ve Tehran/İstanbul uçak biletleri;
- Programda belirtilmeyen geziler;
- Yerel rehber bahşişi* (Sizin takdirinize bağlı olduğunu düşündüğümüzden dolayı ücrete dahil etmediğimiz yerel rehber bahşişi için bu turda kişi başına 90 $ düşünmek gerekir);
- Her türlü kişisel harcama.
* Dünyanın Renkleri Turizm özel seyahat sigorta paketi tüm seyahat ücretlerine dahil olup, ilk ödemeyi yaptığınız anda size verilen poliçe, Dünyanın Renkleri Seyahatleri'ne katılan yolcuların tamamını kapsar. Poliçenin:
Covid 19 Önlemleri: