
Türk Hava Yolları ile saat 07:15' te Atatürk Hava Limanı’ndan Saraybosna’ya uçuş.Yerel saatle 08:05’ te varış. Gümrük ve pasaport işlemlerinden sonra otobüs ile Vrelo Bune’ye hareket. Bosna Nehri’nin su kaynağına gidiliyor. Kuğuların yüzdüğü bu kaynak görüldükten sonra, dört yıl süren Müslüman-Sırp savaşında üç yanı kuşatılan Saraybosna’nın dış dünya ile yegane bağlantısı olan ve dört ay gibi kısa bir sürede inşaa edilen savaş tüneli ziyaret ediliyor. Ardından Saraybosna’ya doğru yola devam. İki asır boyunca Balkanların kültür başkentliğini yapmış, 1914’te Avusturya-Macaristan Veliahdı Arşidük Franz Ferdinand’ın Sırplar tarafından burada öldürülmesi üzerine Birinci Dünya Savaşı’nın çıktığı yer olmuştur. 1992 savaşında ise Sırp, Hırvat ve Boşnak’ların kendi aralarındaki yıkıcı savaşları sonucu büyük tahribata uğramış, fakat güzelliğini halen büyük ölçüde koruyan Saraybosna şehir turunda : meşhur Baş Çarşı, Saat Kulesi, Katolik Katedrali, Ortodoks Kiliseleri ve Musevi Sinagogu, savaş sırasında toplu mezara çevrilen Koşevo Stadı, Sırplar tarafından tahrip edilen Ulusal Kütüphane, Fatih Sultan Mehmet’in şehre girdiği kapı, su içtiği çeşme ve adına hediye olarak yapılan Fatih Camii, 1. Dünya savaşının çıktığı Latin (Hünkar) Köprüsü, Osmanlı Kalesi, Beyaz Tabya, Osmanlı döneminden beri eğitim vermekte olan Kurşunlu Medresesi görülecek yerler arasındadır. Öğle yemeği geziler sırasında Baş Çarşı’da. Tur bitiminde otele yerleşme. Akşam yemeği yerel bir restoranda.

Sabah, kahvaltının ardından Mostar’a hareket. Varışta Mostar turu. 600 yıllık geçmişe sahip, Bosna-Hersek’i oluşturan iki parçadan Hersek’in en büyük şehri Mostar turunda :1557’de Mimar Sinan’ın öğrencilerinden Mimar Hayreddin’in inşaa ettiği, ancak 1992’de Hırvat topçu ateşi ile yıkılan, daha sonra 2004’te Türkiye’nin de büyük desteği ile orijinal malzeme ve dönemin inşaa teknolojisiyle yeniden yapılan, Unesco Dünya Mirası Listesi’ndeki Mostar Köprüsü, Kuyumcular Çarşısı, iç savaş sırasında minaresi yıkılıp tekrar yapılan Koski Mehmed Paşa Camii ve çok güzel manzaralar sunan bahçesi, eski hamam, dönemin tipik Osmanlı evini yansıtan Müslüm Bey Konağı görülecek yerler arasında. Yerel pazarda kısa bir serbest zamanın ardından 15. yüzyıldan itibaren Osmanlı eserleri ile donatımış bu ülkedeki bir başka durak 16.yüzyıldaki dokusuyla günümüze kadar bozulmadan ulaşmış Osmanlı Köyü Poçitel. Tüm dünyadan ikibinin üzerinde sanatçı gelmiş ve en çok ressamlardan oluşan “sanatçılar kolonisi” ile meşhur tarihi kasabada gezintinin ardından Dubrovnik’e hareket. Yerel bir restoranda öğle yemeği. Eski Yugoslavya’yı oluşturan üç ana devletten biri olan, katolik mezhebini benimsemiş olması ve daha çok Adriyatik Sahili’ne hakim coğrafyası sebebiyle, Balkan Kültürü’nden ziyade, İtalyan-Akdeniz Kültürü’ne yakınlığı ile bilinen Hırvatistan’a sınır kapısından geçiş. Nehir Vadisi’nde çok güzel manzaralar sunan kısa br yolculuğun ardından, İtalyanca adı Ragusa olan, Adriyatik’in en eski ticari limanlarından, uzun yıllar Venedik etkisinde kaldığı için İtalyan üslubu mimarisi ve şehir dokusuyla bünyesinde muhteşem bir tarih-doğa sentezini barındıran Dubrovnik’e varış. Otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Sabah, otelde alınacak kahvaltı sonrası Dubrovnik şehir turu. Bu güzel şehri tanıtan turda :öncelikle Unesco Dünya Mirası Listesi’ne dahil olan Eski Şehir Meydanı. Şehrin Kule ve Surları, Aziz Vlah Kilisesi, Knez Köşkü, ünlü şair Gundulic’in Heykeli, tarihi çeşme ve 14. Yüzyıldan kalma eczane görülecek yerlerden bazıları. Turun bitiminde Ston Kasabası’na doğru otobüsle hareket. Ston, Dubrovnik’e 55 km uzaklıkta küçük bir kasaba ve Peljesac Yarımadası'nın güneyinde bulunuyor. Çin Seddi’nden sonra halen ayakta olan en uzun savunma duvarlarına sahip olan bir şehir. Varışta öğle yemeği. 900 metre uzunluğunda olan içerdeki şehir duvarları yanında 5 km uzunluğunda dış duvarlar var. Bu şehir sığ suları ve oluşan tuz tarlaları nedeni ile tarihin her döneminde önemli olmuş bir şehir. Dubrovnik sahili ve Korcula gibi adalara Venedikliler, Ston gibi iç kısımlarda ise Ragusa Krallığı hakimiyet sürmüş. Tuz tarlaları deyip te geçmeyin! Zamanında tuz, altın kıymetinde ve uğruna çok savaşlar yapılmış. Osmanlılar bile bu tuz tarlaları için buraları işgal etmişler. Tur bitiminde Dubrovnik’e geri dönüş. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Kahvaltının ardından, Dubrovnik Limanı’na hareket. Dubrovnik’in batısına doğru yayılmış Elafiti Adaları’na doğru zevkli bir yolculuk. Defne, çam, selvi, zeytin, kekik ve biberiye örtüsüyle donanmış bu adalar, bir zamanlar Dubrivnik Aristokrasisi’nin yazlık evlerinin bulunduğu popüler bölgeydi. Öncelikle Kolocep Adası’na gidiliyor. 2.5 kilometrekarelik bu ufacık ada Dubrovnik’e en yakın Elafiti Adası. Resimlik görüntüsü ile balıkçı köyü ve yoğun çam ağaçları ile kaplı olan adada yürüyerek gezme ve denize girme imkanı.Teknede balık + salatadan oluşan öğle yemeği. Devamında Sipan Adası. Adanın ana limanı olan Sudurad’a varıldığında 16.yy’dan kalma bir yazlık sarayın kuleleri ve yukarısındaki kilise sizi karşılıyor. Burada yürüyüş, yüzme ve alışveriş için serbest zaman. Sonraki durağımız ise Lopud Adası. Burada Fransız Manastırı ve 19. Yüzyıldan kalan Gjorgic-Mayneri Parkı görülecek yerler arasında. Akşamüstü Dubrovnik’e geri dönüş. Akşam yemeği ve konaklama otelde.

Sabah otelde alınacak kahvaltı sonrası Cavtat’a doğru yola çıkış. Cavtat, M.Ö. 6. yüzyılda Epidaurus adı ile kurulmuştur. M.Ö. 228 yılında Roma egemenliğine girdiğinde şehrin adı Epidaurum olarak değişmiştir.Cavtat adı ise Bizans İmparatorluğu zamanında verilmiştir. Latincede eski şehir anlamına gelen Cavtat, günümüzde Dubrovnik’in 20 km güneydoğusunda yer alan bir sahil kasabasıdır. Gezi sırasında : Eski şehrin merkezinde 1834 Cavtat doğumlu 19.yy yazarı Avrupa’ da üne sahip olan Baltazar Bogasic isimli Hırvat hukukçu ve tarihçi aynı zamanda kolleksiyoner kütüphaneci olan bilim adamının heybetli heykeli, heykelin karşısında Aziz Nicholaus Kilisesi ve kasabanın şirin sokakları görülecek yerler arasında. Öğle yemeğini bu şirin kasabada aldıktan sonra Hırvatistan’ı terk ediyoruz. Dünyanın, Kosova ile birlikte en genç iki devletinden biri olan Karadağ’da ilk durak Avrupa Jet Sosyetesi’nin uğrak yeri olan Kotor. Kotor Körfezi’nin nefes kesen manzarası eşliğinde yapılacak yolculuk sonrasında, Kotor’a varışta ilk olarak yapımı yaklaşık 200 yıl süren yapay adaya doğru tekne ile hareket ve burada Lady of The Rocks isimli kiliseyi ziyaret. Daha sonra yolculuğa önemli tarih, doğa cenneti ve turistik cazibe merkezi durumunda bulunan Kotor. Stari Grad’da (Eski şehir) yürüyerek şehir turu : Saat Kulesi, Karanpara Çeşmesi ve çok sayıda tarihi eser yakından görülüyor. Tur sonundaki serbest zamanın ardından Budva’ya yolculuk. Otele yerleşme. Akşam yemeği ve konaklama otelde.

Kahvaltının ardından, valizlerle otelden ayrılış. Karadağ’ın ünlü turizm merkezi Budva’da şehir turu : St. İvan Kilisesi, St. Bogodorica Kilisesi, Şehir Surları görülecek yerler arasında. Daha sonra yol üzerinde zamanında balıkçıların yerleşim alanı olan bir adanın kamulaştırılması ve sonrasında Singapur’lu bir otel zincirine satılması ve günümüzde restorasyon çalışmaları ile turizme kazandırılan St. Stefan’ı panoramik olarak görebilecek bir tepede mola. Günümüzde ada içerisini maalesef yalnızca otel müşterisi gezebiliyor. Otel müşterisi olmayanların adaya girmesinin sadece 2 yolu var; ya adadaki bir restorandan rezervasyon yaptırması gerekiyor veya adada yaşayan biri tarafından davet alması gerekiyor. Bunun dışında adaya ziyaretçi kabul edilmiyor. Daha sonra bir saatlik yolculuğun ardından Karadağ’ın başkenti Podgorica’ya varış. Yerel bir restoranda öğle yemeği. Yemekten sonra Podgorica şehir turu :Vezir Köprüsü, Milenyum Köprüsü, Saat Kulesi, Aya Yorgi Kilisesi, ve Türk Hamamı görülecek yerler arasında. Daha sonra havaalanına transfer. Türk Hava Yolları’nın 20:05’te kalkan uçağı ile İstanbul’a hareket