Arslantepe'den Göbeklitepe'ye


Dünya Mirası Listesi'ndeki Arslantepe, Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri, Nemrut Dağı, Göbeklitepe ve geçici listedeki Zerzevan Kalesi'ni keşfetme imkanı bulacağınız, dop dolu beş günlük bir yolculuk. Bunun yanında az tanınan Hazar Gölü, Hilar Mağaraları, Çayönü, Zerzevan Kalesi, Karahantepe, Soğmatar'ı da gezebileceğiniz zengin bir yolculuk programı. Çeşitli kültürlerin buluştuğu Mezopotamya'nın kendine özgü atmosferinde yapacağınız bu yolculukta, bir çok farklı ören yerini gezip, farklı kültürleri tanıyacağınız gibi, keyifli bir tatil yapabilir, Diyarbakır ve Urfa'yı derinlemesine keşfedebilirsiniz. Gaziantep'in çok özel havası ile mutfağının lezzetlerini de unutmamak gerekir. Kısacası, az zamanda yorulmadan çok gezip çok görceğiniz bir yolculuk sizleri bekliyor...

TURUN ÖZELLİKLERİ

  • 12 Katılımcıyla sınırlı özel grupla Anadolu'yu keşfetme ayrıcalığı;
  • Malatya'da başlayıp Şanlıurfa'da biten, 7 dolu günlük, zengin içerikli bir yolculuk;
  • Dünya Mirası Listesi'nde olan Arslantepe, Nemrut Dağ, Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri ve Göbeklitepe gezileri;
  • Az tanınan Hazar Gölü, Hilar Mağaraları, Çayönü, Zerzevan Kalesi, Karahantepe, Soğmatar, Perre Antik Kenti'nin keşfi;
  • Eğil'de, Dicle Nehri üzerinde ve Halfeti'de tekne gezisi;
  • Zeugma Antik Kenti ve Müzesi gezisi ve Gaziantep'in gizli değerlerinin keşfi.

30 Ağustos 2024 Cuma Malatya - Aslantepe - Çayönü - Hilar Mağaraları - Eğil - Diyarbakır

  • İstanbul Havalimanı'ndan, Türk Hava Yolları'nın saat 05:40'daki TK2630 no.lu uçuşu ile Malatya'ya hareket. Saat 07:25'de varış.
  • Karşılama ve 2021 senesinde Dünya Mirası Listesi'ne giren Aslantepe'ye doğru hareket. Yukarı Fırat havzasında neolitik ve kalkolitik döneme ait bir çok yerleşim bulundu ancak M.Ö. 5.000'den, M.S. 11. yüzyıla kadar kesintisiz yaşam olan ve 8 arkeolojik katmandan oluşan bu şehir devletin özellikleri Aslantepe'yi ön sıra çıkarmakta. Höyükte yapılan kazılar sonucunda; M.Ö. 3300-3000 yıllarına ait bir kerpiç saray, M.Ö.3600-3500'lere ait tapınak, iki bini aşkın mühür baskısı, kaliteli metal eserler bulunmuştur. Elde edilen veriler, o dönemde Arslantepe'nin aristokrasinin doğduğu ve ilk devlet şeklinin ortaya çıktığı resmi, dini ve kültürel bir merkez olduğunu göstermektedir. Özellikle burada göreceğiniz duvar resimleri eşsiz bir güzellik ve önemde. Sarayın kapısındaki aslan heykellerinin orijinallerini Ankara, Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde görmek mümkün. Burada ise kopyaları bulunmakta. Aslantepe gezisindan sonra, Elazığ yakınlarında, harika manzaralarının ortasındaki Hazar Gölü'nün kıyılarına varış ve Sivrice'de öğle yemeği için serbest zaman. Öğleden sonra, Göl'ün Kuzey kıyıları boyunca, müthiş manzaraların ortasında ilerleyerek Ergani Ovası' nda, Dicle Nehri yakınlarında bulunan ve neolitik dönemin değişim sürecine dair çok iyi bulgular veren Çayönü Höyüğü'ne varış. 1963 yılında bulunan ve Prof Dr. Halet Çambel ile Prof Dr. Robert J. Braidwood tarafından ilk kazıları yapılan bu neolitik yerleşkede M.Ö. 10200 yıllarından, M.Ö. 4200'lü yıllara kadar, 6000 yıl boyunca birbirinden farklı mimari tasarımlarda binalar bulunmuştur. Burada avcı - toplayıcı toplulukların yerleşik hayata geçişini gözlemlemek mümkün: İlk başlarda avcılık ile yaşan halk M.Ö. 6000 lerde tarım hayatına geçmişti. Ergani bakır yataklarının dünyanın en eski maden ocakları olması nedeniyle, Çayönü İnsanı, dünyanın başlıca yerlerinden ikibin yıl önce bakırı işleyerek alet yapmayı başarmıştı. Burada bulunan eserlerin bir çoğu değişik müzelerde sergilenmekte. Çayönü'nün bir parçası olan ve ilginç kaya-mezarlar içeren Hilar Mağaraları'da gezdikten sonra, Dicle Nehri kıyısında, Peygamberler Şehri olarak da bilinen ve Asurlulardan kalma bir kale ile birçok antik mağaraya ev sahipliği yapan, muhteşem bir manzaraya hakim olan Eğil'e doğru yola devam. Varışta, 45 dakikalık bir tekne gezisi ile Kralkızı barajına kadar giderek mağara ve kaya mezarları ile Dicle'nin sarp kıyılarını gördükten sonra, Hz Elyasa ve Hz Zülkifl mezarlarında mola verip, Diyarbakır'a doğru yola devam. Varışta, otele yerleşme. Günün sonunda, Dengbej Evi'nde Diyarbakır'ın dengbejleri dinletisi ve şehrin merkezinde bir gezintiden sonra, otelde akşam yemeği.

    31 Ağustos 2024 Cumartesi Diyarbakır - Kahta

    Sabah, kahvaltıdan sonra, Dicle kıyısındaki, Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Hevsel Bahçeleri'ne doğru otelden hareket. Bu bahçeler, Dicle Nehri kıyısında, Diyarbakır Kalesi ile nehir vadisi arasında yer alan yaklaşık yedi yüz hektarlık verimli arazi olup, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin en büyük kuş cennetidir. 180'den fazla kuş türünün yanı sıra susamuru, tilki, sansar, sincap ve kirpi gibi birçok memelinin de barınağı olup Türkiye'de nadir bulunan yaz atmacalarına da ev sahipliği yaptığı bilinir. On Gözlü Köprü'nün karşısında bir çay molası verdikten sonra Diyarbakır'ın keşfine devam: Mezopotamya ile Anadolu Medeniyetleri'nin geçiş noktasında olan Diyarbakır'ın tarihi MÖ. 3000 yıllarına kadar uzanır. Bu dönemde şehrin merkezinde, Hitit ve Hurri-Mittani egemenliği yaşanmış ve MÖ 1260 dan sonra sırasıyla Asurlular, Aramiler, Urartular, İskitler, Medler, Persler, Makedonyalılar, Selevkoslar, Partlar, Ermeniler,Romalılar, Sasaniler, Bizanslılar, Emeviler, Abbasiler,Şeyhoğulları, Hamdaniler, Mervaniler, Selçuklular,İnaloğulları, Nisanoğulları, Artuklular, Eyyübiler, Moğollar, Akkoyunlular, Safeviler ve Osmanlılar Diyarbakır'a egemen olmuşlar. Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve yukardan bakıldığında balığa benzeyen 5.5 km uzunluğu ve 7-8 m yüksekliği ile Çin Seddi'nden sonra Dünya'nın en uzun tahkimat duvarları olması ile ünlenen Diyarbakır Surları, şüphesiz kentin en ilginç tarihi eserleridir. 16 kalesi ve 5 çıkış kapısı bulunan surlar, siyah bazalttan yapılmıştır. Ortaçağ askeri mimarisinin muhteşem örneğini oluşturan bu surlar, yazıtlar ve kabartmalarla dekore edilmiştir. Keçi Burcu'ndan Surlar'ın tamamını gördükten sonra, Anadolu'nun tek dört ayaklı minare örneği olan Şeyh Mutahhar Camii ziyareti. Dört ayağın önemi, dört İslam mezhebini simgelemesinden gelir. Minare, Akkoyunlular'ın en önemli anıtsal eseridir. Sonrasında, Surp Giragor Kilisesi gezisi ve meşhur Sülüklü Han'da dinleme molası. Sabahın son gezisi. M.S. 639 yılında Mar-Tama kilisesinden camiye çevrilerek kara taşlarla inşa edilen ve Anadolu'nun en eski camii olan Ulu Camii: Avlusundaki şadırvanları, çeşitli devirlere ait kitabeleri yönünden büyük değer taşımaktadır. Ulu Camii ziyaretinden sonra Ulu Camii'nin yanında bulunan, 1194 yılında Artuklu Melikül Mesut Kutbudin Ebu Muzaffer Sökman zamanında inşaasına başlanan Mesudiye Medresesi gezisi. Şehirde yapılan ilk büyük medrese olup "Anadolu'nun ilk üniversitesi" olarak kabul edilir. Ortasında avlu bulunan Medrese, kesme taş ile yapılmıştır. Daha sonra ise, hemen yakınında olan Ahmet Arif Kültür Merkezi, Cahit Sıtkı Tarancı Müzesi ve Ziya Gökalp Müzesi ile geziye devam. Ardından, 3. yüzyıldan kalma Meryem Ana Kilisesi gezisi: Ortodoks Süryanilere ait faal durumda olan Kilise'nin ahşap işçiliği, sütunları, sütun başlıkları, parmaklıkları, kürsüleri ve ikonaları ilgi çekicidir. Daha sonra, Roma İmparatorluğu döneminde adı Samachi olan Zerzevan Kalesi' ne doğru hareket: Bir sınır garnizonu kalesi olan Zerzevan, günümüzde Dünya Mirası Geçici Listesi' nde bulunmakta. Dünyanın en iyi korunmuş askeri yerleşimi olan bu kalede, son senelerde yapılan kazılar, dünyada bulunmuş olan son Mithras Tapınağı' nı ortaya çıkardı. Yapının, Roma'nın doğu sınırındaki ilk tapınak olması, inanç tarihi açısından büyük bir önem taşımakta. Günün sonunda, Kahta'ya doğru hareket. Varışta otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

    01 Eylül 2024 Pazar Kahta - Nemrut Dağ - Perre Antik Kenti

    Nemrut Dağı Tümülüsü ve çevresindeki kültürel zenginlikleri derinlemesine keşfedeceğiniz bir gün: Sabah, gün doğumundan önce, otelde sıcak bir içecek aldıktan sonra, minibüslere binerek Kommagene Kralı 1. Antiochos tarafından MÖ. 1. yüzyılda yaptırılan ve Pers ile Yunan stillerinin bir karışımı olan, 2200 mt irtifadaki Nemrut Dağı Tümülüsü'ne doğru hareket. 1987 senesinden beri Dünya Mirası Listesi'nde bulunan Nemrut Dağı'nın doruğu bir yerleşim yeri olmayıp, Antiochos'un, 50 metre yüksekliğinde ve 150 metre çapındaki mezar tümülüsünün bulunduğu kutsal alandır. Zirveye varışta, Doğu terasına yerleşerek, dağ silsileleri üzerinden muhteşem gün doğuşunu izledikten sonra Doğu, Batı ve Kuzey teraslarında bulunan ve Helenistik Dönem'in en görkemli kalıntılarından biri olan devasa heykellerin keşfi: Kireçtaşı bloklarından yapılmış olan ve iyi korunmuş durumdaki heykeller 8-10 metre yüksekliktedirler. Ortadaki tümülüsün altında bulunan mezar odası ise küçük kaya parçalarıyla örtülerek koruma altına alınmış. Her ne kadar yazıtlarda kralın mezarının burada olduğu belirtiliyorsa da bugüne kadar keşfedilememiştir. Doğu ve batı teraslarında Antiochos ile tanrı ve tanrıça heykellerinin yanı sıra aslan ve kartal heykelleri bulunmaktadır. Batı terasında eşsiz bir aslanlı horoskop yer almaktadır. Heykeller Helenistik, Pers sanatı ve Kommagene Ülkesi özgün sanatı harmanlanarak yontulmuştur. Bu anlamda Nemrut Dağı'na batı ve doğu uygarlıklarının köprüsü denebilir. Tümülüsü gezip, muhteşem güneş batışını izledikten sonra, zirveye çok yakın bir restoranda sabah kahvaltısı keyfi. Daha sonra Kahta'ya dönüş yolunda, 13.850 hektarlık Nemrut Dağı Milli Parkı'nda bulunan Karakuş Tümülüsü, Cendere Köprüsü, eski Kahta,Arsameia Antik Kenti tapınak alanı ve Şeytan Köprüsü gezileri. Öğlene doğru Kahta'ya varışta, otelde dinlenme ve öğle yemeği için serbest zaman. Öğleden sonra, Nemrut Dağı Tümülüsü'nü uzaktan görebilecek bir alanda, o dönemde önemli bir ticaret yolu olan, Malatya - Samsat yolu üzerinde konumlanmış Perre Antik Kenti'ni gezmek üzere Adıyaman'a doğru yola çıkış. Mezopotamya'da Pirin olarakta bilinen yerleşim, Kommagene Krallığı'nın beş büyük kentinden biridir. Antik Roma kaynaklarında suyunun güzelliğinden bahsedilmekte, kervanlar, yolcular ve ordular tarafından dinlenme yeri olarak kullanıldığı anlatılmaktadır. Halen kullanılan Roma Çeşmesi'ni gezi esnasında görebilirsiniz. Hıristiyanlık döneminde önemli bir dini merkez olduğu anlaşılan kentin adının bazı kaynaklarda kutsal şehir olarak da geçtiği görülür. Bir tepe üzerindeki kayalara şekil verilerek kurulan antik kent, kazılar ilerledikçe muhteşem bir görüntü sergilemekte. Geziden sonra Kahta'ya geri dönüş. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

    02 Eylül 2024 Pazartesi Göbekitepe - Karahantepe - Soğmatar - Harran - Şanlıurfa

    Sabah, kahvaltıdan sonra, otelden Göbeklitepe istikametinde hareket. Yol üzerinde Atatürk Barajı'nda mola. Ardından, Dünya Mirası listesine dahil edilen Göbeklitepe'ye doğru yola devam. Dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğu olan Göbeklitepe, araları taş duvarla örülü T biçimindeki 10 - 12 yuvarlak planda dizilmiş dikilitaş ve merkezine yerleştirilmiş daha yüksek boyda iki dikilitaştan oluşmakta. Bu dikilitaşların çoğu üzerinde insan, el ve kol, çeşitli hayvan ve soyut semboller, kabartma ya da oyularak betimlenmiş. Bu kompozisyonun, bir öykü, bir anlatım ya da bir mesaj ifade ettiği düşünülmekte. Sonuçta, buranın bir yerleşim yerinden ziyade bir kült alanı olduğu savı güç kazanmakta. Buradaki kült yapılarının üretime geçiş aşamasına yakın olan son avcı grupları tarafından inşaa edilmiş olduğu düşünülmekte ve tüm bu dikilitaşlar, stilize insan heykelleri olarak yorumlanmakta. Gezinin ardından, 1997 yılında keşfedilen ve Tek Tek Dağları Milli Parkı içerisinde bulunan Karahantepe'ye doğru hareket. Kazıları 2019 yılında başlayan Karahantepe çok yeni ziyarete açıldı. 250'den fazla ve yüzeylerinde insan ve hayvan tasvirleri yer alan, Göbeklitepe'dekilere benzer dikilitaşı yüzeyden kısmen görmek mümkün. Burada pek çok insan tasviri ön plana çıkıyor. Bu, Göbeklitepe'den geniş ve zengin olduğu kadar da ilginç höyük kazı alanını keşfettikten sonra, Soğmatar'a doğru yola devam. Soğmatar'ın adı, Arapça yağmur demek olan "Matar" sözcüğünden gelir. Kışın bol yağmur alan bölgedeki çok sayıdaki sarnıç, dağlarda otlatılan koyun ve keçi sürülerinin yaz aylarındaki su ihtiyacını karşılamaktaydı. Bu nedenle köy günümüzde de "Yağmurlu" adıyla anılmakta. Hz. Musa'nın burada çiftçilik yaptığına ve köy içerisindeki kuyulardan birinin Hz. Musa'nın mûcizevi asası tarafından açıldığına inanılmaktadır. Araştırmacılar, köyün ortasında yer alan höyük, Soğmatar'ın milattan önceki çağlara uzanan tarihini gün ışığına çıkartacak belgeleri içerisinde barındırdığını ve burada yaşayanların Assur ve Babillilerin politeist inancından gelen ve ay, güneş ve gezegenlerin kutsal sayıldığı Pagan dine inandıklarını ileri sürmektedirler. Aynı çerçevede, köyün üstündeki açık hava mabedi "Kutsal Tepe"nin batısında ve kuzey batısındaki tepelerde yer alan 7 adet yapının Güneş, Ay, Satürn, Jüpiter, Mars, Venüs ve Merkür tanrılarını temsil eden tapınaklar olduğu söylenmektedir. Köy ve çevresindeki geziden sonra Harran'a doğru yola devam. Kuzey Mezopotamya'nın en eski yerleşimlerinden ve ilk bilim merkezlerinden olup, Dünya'nın ilk üniversitesini barındıran Harran'a varış. Harran adına ilk defa, Kültepe ve Mari'de bulunan M.Ö. 2.000 başlarına ait çivi yazılı tabletlerde rastlanır. M.Ö. 2.000'in ortalarına ait Hitit Tabletleri'nde, Hitit'lerle Mitanni'ler arasında yapılan bir anlaşmaya Harran'daki Ay Tanrısının (Sin) ve Güneş Tanrısının şahit tutulduğu belirtilmektedir. Harran, Kuzey Mezopotamya'dan gelerek batı ve kuzeybatıya bağlanan önemli ticaret yollarının kesiştiği bir noktada bulunmasında dolayı Anadolu ile sıkı ticaret ilişkileri bulunan Asurlu tüccarların önemli uğrak yerlerinden biri idi. Anadolu'dan Mezopotamya'ya Mezopotamya'dan da Anadolu'ya olan ticaret binlerce yıl Harran üzerinden yapılmıştı. Bu da burada zengin ve köklü bir kültür birikiminin oluşmasına neden olmuştur. Harran, Ay, Güneş ve Gezegenlerin kutsal sayıldığı eski Mezopotamya putperestliğinin (Sabiizm) önemli merkezi olmasıyla tanınırdı. Bu nedenle Harran'da Astronomi ilmi çok ilerlemişti. Dünyadaki üç büyük felsefe ekolünden birisi Harran Ekolü'dür. Günümüzde ise, zamanla çölleşen Mezopotamya Ovası yüzünden fakirleşen Harran, GAP ile yeniden canlanmakta fakat, üçbin yıllık geçmişi olan ve Harran'ın simgesi durumuna gelen koni biçimindeki Mezopotamya Evleri, maalesef şehirleşme karşısında yok olma tehlikesi altına girmekteler. Bu ilginç kasabayı ve antik kentin harabelerini gezdikten sonra uygarlığın beşiği Şanlıurfa'ya doğru yola devam. Varışta Otele yerleşme. Akşam yemeği yöresel yemekler ve müzikler eşliğinde geleneksel ''Sıra Gecesi''.

    03 Eylül 2024 Salı Arkeoloji ve Haleplibahçe Mozaik Müzeleri - Balıklı Göl - Hanlar

    Sabah, kahvaltının ardından, 2015 yılında açılan Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi ve Haleplibahçe Mozaik Müzesi gezileri: Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi, Arkeopark ve Edessa Mozaik Müzesi'nden oluşan Haleplibahçe Müze Kompleksi, 34 bin metrekarelik kapalı alanıyla Türkiye'nin en büyük müzesi olma özelliğini taşıyor. Göbeklitepe, Nevalı Çori, Akarçay Tepe, Hassek Höyük, Gre Virike, Lidar Höyük gibi höyüklerin her biri uygarlık tarihinin mihenk taşlarını oluşturuyor. Şanlıurfa'da özellikle 1960'lı yıllardan beri yapılan Baraj Kurtarma Kazıları ile çok önemli arkeolojik eserler keşfedildi. Çağdaş müzecilik anlayışı ile kurulan yeni Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi'nde bu höyüklerin her biri, gerek kazı hikayesi gerekse eserleri ile, bölgede uzun yıllar çalışmış ve bu kazılarda görev almış deneyimli bilim insanlarının desteği ve katkısı ile özel tasarlanan bir mekan içerisinde sergilenmekte. Daha sonra, Arkeoloji Müzesi'nin yanında bulunan ve Haleplibahçe kazı alanında, yani taban mozaiklerin bulunduğu yerde, in situ olarak inşa edilen Mozaik Müzesi ile geziye devam. Savaşçı Amazon kadınlarının, dünyada ilk kez bir mozaiğe resmedildiği parçada dahil olmak üzere son derece etkileyici ve iyi korunmuş mozaik örnekleri göreceğiniz bu gezinin ardından, müzenin hemen yanında bulunan Balıklı Göl gezisi: İbrahim Peygamberin ateşe atıldığında düştüğü yer olarak bilinen bu iki göl, kutsal balıkları ve çevrelerindeki tarihi eserler ile Şanlıurfa'nın sembolü haline gelmiş. Gölü ve çevresindeki dini yapıları gezdikten sonra, Balıklı Göl'ün yanında bulunan Halil Ür-Rahman Camii ziyareti: Rahip Urbisyus tarafından, 6.yüzyılda inşa ettirilen kilise, Abbasi Halifesi Me'mun döneminde yapılan değişiklikler ile camiye dönüştürülerek bu adı almış ve şehrin en kutsal mekanlarından biri haline gelmiş. Daha sonra, İstanbul, Bursa ve Edirne'den sonra Kapalı Çarşı açısından Anadolu'nun önde gelen illeri arasında yer alan Urfa'nın tarihi dokusunun keşfine, Gümrük Han'ın etrafında yoğunlaşan Bakırcılar Çarşısı, Sipahi Pazarı, Kınacılar Pazarı gibi Kapalı Çarşılar'ın gezisiyle devam. Şehrin tanınmış bir restoranında yerel mutfağı tadacağınız erken akşam yemeği ve ardından otele dönüş. Geceleme otelde.

    04 Eylül 2024 Çarşamba Şanlıurfa - Halfeti - Birecik - Zeugma - Gaziantep

    Sabah, kahvaltıdan sonra, Birecik'e doğru hareket ve Birecik'teki Kelaynak üreme çiftliğinde mola verek bu ilginç kuşların görülmesi. Ardından Birecik Barajı sularının altında kalan Halfeti'ye doğru yola devam. Halfeti'de şehir ve kale kalıntılarının etkileyici manzarasını yakından görmek için tekne ile gezinti. Daha sonra Zeugma'ya doğru yola devam . Zeugma Antik Kenti, M.Ö. 300'de Büyük İskender tarafından ''Selevkia Euphrates'' adıyla kurulmuş. Kommagene Krallığı'nın dört büyük şehrinden biri olan kent, M.Ö. 31'den itibaren tamamıyla Roma İmparatorluğuna bağlanmış ve adı ''köprü'', ''geçit'' anlamına gelen ''Zeugma'' olarak değişmiş. Fırat Nehri'nin kıyısında yaklaşık 20.000 dönümlük bir arazi üzerine kurulu olan Kent, Fırat'ın geçilebilir en sığ yerinde olması, askeri ve ticari bakımdan çok stratejik bir bölgede bulunması nedeniyle tarihin her döneminde önemini korumuş. Roma İmparatorluğu'nun 4.Skitia Lejyon Garnizonu'nun burada konuşlandırılması ve ticaret sebebiyle kısa zamanda 80.000 nüfusa ulaşan Zeugma'da, Fırat manzaralı yamaçlara villalar inşa edilir. Bu büyük nüfus ile Zeugma dünyanın en büyük kentlerinden biri haline gelir. Yapılan kazı çalışmalarında A, B ve C olarak üç bölümde incelenen şehrin villaları ve çarşılarının bulunduğu A ve B bölümleri bugün Birecik Hidroelektrik Baraj gölü altında bulunmaktadır. Henüz kazı yapılmamış C bölümünde ileride bir açık hava müzesi oluşturulması planlanmaktadır. Zeugma gezisinden sonra Gaziantep'e varış ve 2011'de açılan Zeugma Mozaik Müzesi ziyareti. Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi gerek yapısal kompleksi gerekse içinde yer alan eserleri açısından dünyanın en önemli müzeleri arasında yer almakta. Müzenin koleksiyonunda Roma ve geç antik döneme ait 2.748 m2 mozaik ve 140 m2 duvar resmi bulunmakta. Bu eserler, Zeugma Antik Kenti'nin, nehre bakan teraslardaki, zengin tüccarların villalarından gelmekte. Müzede mozaik ve freskler dışında, bir çok değerli eser sergilenmekte. Bunlardan bronz Mars heykeli, sergilenen önemli parçaların başında gelir. Ayrıca dünyaca ünlü Çingene Kızı mozaiği' ni de burada görebilirsiniz. Gezinin ardından otele yerleşme. Akşam Gaziantep Mutfağı'nın yerel kebap ve tatlıların tadımı. Geceleme otelde.

    05 Eylül 2024 Perşembe Gaziantep - Dönüş

    Sabah, kahvaltıdan sonra Gaziantep'in tarihi dokusunu keşfetmek için Tarihi Evleri, Sokakları, Şahinbey Milli Mücadele Müzesi, Pişirici Mescidi Kesteli, Bakırcılar Çarşısı, Gaziantep Kalesi, Zincirli Bedesten, Enine Göğüş Mutfak Müzesi ve Oyun ve Oyuncak Müzesi gezisi. Gaziantep Kastelleri su mimarisinin dünyada benzeri bulunmayan eşsiz örnekleridir. Bunlar bir çok işlevi bulunan yapılar olarak inşa edilmiş. Türk Mimarisi'nde sadece Gaziantep'te bulunan bu yapılar kısmen veya tamamen yer altında bulundukları için pek dikkati çekmemişler. Gaziantep şehir merkezinden geçen Alleben Deresi gibi bir su kaynağına sahip olmasına rağmen, tarih boyunca yeraltı su kaynakları bakımından fakir bir şehir olmuş. İnsanlar buldukları suyun buharlaşma veya başka bir yolla kaybolmasını önlemek için yerin altından açtıkları ''Livas'' denilen kanallarla suları belli bir merkeze toplamışlar ve bu merkezden de şehre dağıtmışlar. Genel olarak cami altlarından geçen su kanallarının belli bir noktasına yüzeyden 30-40 merdivenle inilen ve adına ''Kastel'' denilen; içinde tuvaleti, yıkanma yeri, dinlenme ve abdest alma yerleri, hanımların çamaşır ve yün yıkama mekanları ve bazılarında namaz kılma alanlarının da bulunduğu genişçe mağaramsı boşluklar oluşturulmuş. Gezeceğimiz Pişirici Mescidi Kasteli bunların en önemli örneklerinden biridir. Günün sonunda havalimanına transfer.
  • Türk Hava Yolları'nın saat 20:25'deki TK2227 no.lu uçuşu ile İstanbul Havalimanı'na hareket ve 22.20'de varış.
  • Diyarbakır: Demir Otel 4 *
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Kahta : Hotel Nemrut 2000 3 *
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Şanlıurfa: Şehrazat Konağı Özel Kategori
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Gaziantep: Ravanda Hotel 4 *
    Tripadvisor'a Git
    video thumbnail
    video thumbnail
    video thumbnail
    Rezervasyon Şartları:
    Talebiniz üzerine tura kaydınız opsiyonlu olarak tutulacak ve münferit olarak, ilk ödemeyi yaptığınızda tur rezervasyonunuz kesinlik kazanacaktır. Tur ücretini,
  • Yurtiçi gezilerde seyahatin başlamasından 15 gün öncesine kadar ödeyebilirsiniz.
  • Ancak turun, bu tarihlerden önce tamamiyle dolması halinde, katılımcı sayısını kesinleştirmek için %25 ön ödeme talep edilebilir.

  • * Turun uçak biletleri, talep ve bilet ödemenizi gerçekleştirdiğiniz gün münferit olarak kesilerek size ulaştıralacaktır. Herhangi bir iptal durumunda, biletinizin iadesini doğrudan havayolu şirketinden, onların belirlediği şartlarda talep edebilirsiniz. Ancak, ilerleyen tarihlerde münferit uçak bilet fiyatları değişiklik gösterebileceği için, bilet taleplerinizi öncelikle yapmanız size avantaj sağlayacaktır.

    Ücrete dahil olan hizmetlerimiz
    • 1. Günden 6.güne kadar 6 akşam yemeği;
    • Urfa'da Sıra Gecesi;
    • Nemrut Dağı'nda kahvaltı;
    • Programda belirtilen otellerde oda+kahvalı olarakkonaklama;
    • Konforlu araç (19 kişik minibüs) ile seyahat;
    • Eğil ve Halfeti tekne gezisi;
    • Rehberlik hizmetleri.
    • Tüm bahşişler (Tur Rehberi Bahşişi hariç) ;
    • İptal ve Sağlık içerikli Seyahat Sigorta Paketi*.
    Ücrete dahil olmayan hizmetlerimiz
    • İstanbul/Malatya ve Gaziantep/İstanbul uçak biletleri;
    • Ören yerleri girişi için müze kart;
    • Programda belirtilmeyen geziler;
    • Öğle yemekleri;
    • Tur lideri bahşişi;
    • Her türlü kişisel harcama;

    * Dünyanın Renkleri Turizm özel seyahat sigorta paketi tüm seyahat ücretlerine dahil olup, ilk ödemeyi yaptığınız anda size verilen poliçe, Dünyanın Renkleri Turizm Seyahatleri'ne katılan yolcuların tamamını kapsar. Poliçenin:

  • Mesleki Sorumluk bölümü ödenen ücretin % 100 'ünü
  • Zorunlu Nedenlerle Seyahat İptali bölümü ise ödenen ücretin %90'ını teminat altına alır. 85 yaş ve üstü yolcularda Zorunlu Nedenlerle Seyahat İptali bu kapsamın dışındadır.
  • Seyahat Sağlık bölümü, seyahat esnasında sağlık sorunları veya vefat durumunda, masraflarınızı: Yurt Dışı seyahatlerde 30 000 EURO ya; Yurt İçi seyahatlerde ise 10 000 TL sına kadar karşılamaktadır. Kapsam alanlarının detayını poliçenizde görebilirsiniz.