Sabah, İstanbul Havalimanı'ndan Türk Hava Yolları'nın TK2010 no.lu uçuşu ile saat 06:35' de Kayseri'ye hareket ve saat 08:50 de varış. Karşılama ve Sultan Sazlığı'na doğru yola çıkış. Bir buçuk saatlik bir yolculukla Sultan Sazlığına varış. Erciyes Dağı' nın güneybatısında bulunan Develi Ovası' nın en alçak kesimlerinde yer alan Sultan Sazlığı, tatlı ve tuzlu su ekosistemlerini bir arada bulunduran, Afrika ile Avrupa arasındaki iki ana kuş göçü yolunun kesişim noktasıdır. Erciyes Dağı'nın muhteşem bir manzarasına hakim olan sazlıkta son gözlemlere göre 301 kuş türü barınmakta olup, bunlardan 69 türü düzenli olarak, 18 türü ise olağan dışı hallerde burada kışlamakta veya göç sırasında uğramaktadır. 119 tür ise burada kuluçkaya yatmakta. Civarda yaşayan halk, yaygın olarak saz kesimi yapılmakta olup, dam malzemesi ve hayvan yemi olarak kullanılan bu sazlar bölge için önemli geçim kaynağı oluşturmaktadır. Sazlıkta teknelerle gezerek kuşları ve manzarayı gördükten sonra, yerel bir lokantada öğle yemeği. Öğleden sonra Niğde'ye hareket. Yola Andaval Kilise'sinde bir mola ve fresklerin görülmesi. Kısa bir yolculuğun sonunda, antik dönemde Nakita olarak bilinen, Aladağlar'ın eteklerinde yerleşik olan Niğde'ye varış. İlk olarak içinde sergilenen mumyalar ile tanınan Niğde Arkeoloji Müzesi gezisi. Ardından bir Selçuklu Dönemi mirası olan Alaaddin Camii ve bir İlhanlı Dönemi eseri olan Sungur Bey Camii ile şehrin çok güzel manzaralarını seyredeceğiniz, surlarla çevrili Tarihi Kale gezileri. Kale içinde Rahmaniye Camii'ni ve Saat Kulesi'ni görebilirsiniz. Daha sonra otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Sabah, kahvaltının ardından, Niğde'ye 9 km. mesafede bulunan ve Kapadokya'nın en iyi korunmuş manastırlarından biri olan, kayalara oyulu Gümüşler Manastırı'na hareket. Burada göreceğiniz freskler arasında en ilginci şüphesiz, Meryem Ana'nın Dünya'da gülümsediği ilk fresk olacaktır. Manastır gezisinden sonra İvriz Kaya Anıtı'na doğru yola çıkış. İki saate yakın bir yolculuktan sonra varacağımız, Ereğli'nin yakında, İvriz Suyu'nun kaynağında bulunan, Geç Hitit Dönemi eseri İvriz Kaya Anıtı gezisi. bu eser Dünya'daki ilk tarım anıtı olarak kabul edilir ve en eski yazılı kabartma kaya anıtıdır. M.Ö. 8. yy.da Kral Varpalavas tarafından yaptırıldığı tahmin edilir. Başkenti Ereğli olan, Ön Hitit Kırallığı Tuvana'dan günümüze kalan bu eserde ellerinde üzüm salkımı ve buğday başaklarını tutan, bölgenin kralı Varpalavas ile Tarhundas tasvir edilmiştir. Tasvirdeki objelerin giysileri geç hitit sanatının özelliklerini yansıtmaktadır. Her iki figürün arasında bulunan hiyeroglif yazıda: " Ben hakim ve kahraman Tuvana Kralı Varpalavas, sarayda bir prens iken, bu asmaları diktim, Tarhundas onlara bereket ve bolluk versin" yazılıdır. Kral burda, Tanrı ile yakın ilişkisini simgelemiş. Gezinin ardından, Ereğli'de öğle yemeği ve Meke Gölü'ne doğru yola devam. Bir saat sonra, bu mevsimde az da olsa su tutacağını umut ettiğimiz doğa harikası Meke Gölü'nde mola. Deniz seviyesinde 981 mt. yüksekte bulunan ve 800x500 mt bir krater olan gölün ortasında, 50 mt. yüksekliğinde ikinci bir volkan krateri vardır. ilk gölün derinliği 11/12 mt. olmasına rağmen ikinci gölünkü 25 mt.ye varır. Göçmen kuşların konakladığı ender yerlerden biri olan Meke Gölü, son senelerde kurakladığı için kuşlarda çok azaldı. Yine de, çok iyi bir mevsimde gideceğimiz için belki güzel bir manzara yakalayabiliriz. Daha sonra, eski adı Gelveri olan ve Kapadokya'nın 19.yy.'a ait mimari örnekleriyle dolu Güzelyurt'a doğru, Orta Anadolu Platosu'nun harika manzaralarını seyrederek iki saatlik bir yolculuk. Varışta otele yerleşme. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Sabah, kahvaltının ardından, Ihlara Vadisi'ne hareket. Hasandağı Volkanı'ndan püskürtülen lavların milyonlarca yıllık bir süreçte oluşturduğu platonun, Melendiz Çayı'nın (Patamos Kapadokus) sularıyla, binlerce yılda aşınmasından doğan ve Dünya'nın ikinci Kanyon'u olarak kabul edilen Ihlara'nın tarihteki adı Peristrema olup uzunluğu 14 km.'yi bulmaktadır. Bir doğa harikası olan Ihlara Kanyonu'nun derinliği yer yer 100-150 mt.'yi bulmakta olup, Ihlara ile Selime arasında 26 dan fazla menderes çizer. Vadi boyunca kayalara oyulmuş sayısız barınaklar, mezarlar ve kiliseler bulunmaktadır. Kiliselerdeki süslemeler 6. yy.'dan başlayarak 13. yy. sonuna kadar devam etmektedir. Suyun kenarlarında bulunan bağlar ve bahçelerin oluşturduğu yeşillik şeridi, gizli ve mistik bir vadi görüntüsü verir. Vadi, yapısal özelliğinden dolayı, keşiş ve rahipler için uygun bir inziva ve ibadet yeri olmuş ve değişik dönemlerde kayalara manastır ve kiliseler oyarak buraya yerleşmişlerdir. Burada yapacağınız yürüyüşte bu kiliselerin en iyi korunmuşları olan Eğritaş, Ağaçaltı, Kokar, Pürenliseki, Yılanlı ve Sümbüllü Kiliseleri'ni görebilirsiniz. Gezinin ardından, Ihlara'da öğle yemeği ve Güzelyurt' a geri dönüş. Öğleden sonra, geçmişte adı Gelveri olan ve 1924 yılındaki mübadeleye kadar Rumlar'ın yaşadığı kasabadaki Yüksek Kilise, Kızıl Kilise, Silvişli Kilise, Ahmatlı Kilise, Koç Kilisesi gibi tarihi yapıların keşfi. Mübadelede, buradaki Rumlar, Kavala Şehri'ne bağlı Nea Kalvari'ye, Selanik'te yaşayan Türkler de Güzelyurt'a yerleştirilmişler. Akşam yemeği ve geceleme otelde.

Sabah, bu keyifli kasabadan ayrılarak, bölgenin en büyük ve en etkileyici yeraltı şehirlerinin başında gelen Derinkuyu Yeraltı Şehri'ni keşfetmek üzere hareket. Romalıların zulmünden kaçarak buraya yerleşen ilk Hristiyanlar, saldırılardan korunabilmek için, jeolojik oluşumundan dolayı kolayca oyulan yumuşak kayalara, bütün bir kasabayı barındırabilecek ve buradaki örneğinde olduğu gibi sekiz kata kadar inebilen şehirler oymuşlar. Giriş ve havalandırma delikleri gizli olan bu yeraltı yerleşimlerinde topluluğun tüm ihtiyaçlarını günlerce karşılayabilecek stok ve kullanım alanları öngörülmüştü. Derinuyu'da bir misyoner okulu, vaftiz havuzu ve günah çıkarma yeri bile yapılmıştı. Gezinin ardından Soğanlı Vadisi'ne hareket. Kapadokya'nın en ilginç olduğu kadar, merkeze olan uzaklığından dolayı en az gezilen vadilerinden olan Soğanlı, kadınların yaptıkları bez bebekleri, eşekleri ve iyi korunmuş kiliseleri ile tanınır. Burada, güzel ve keyifli bir öğlen yemeğinin ardından vadideki kiliselerin keşfi: Tokalı Kilise, Karabaş Kilisesi, Saklı Kilise... Daha sonra Kayseri'ye doğru yola devam. Varışta kısa bir şehir turu: Selçuklu şehir yapısını ve pek çok anıtsal mimari eserini hala çok iyi durumda korumuş olan Kayseri'de, yürüyerek çok iyi durumda korunmuş olan iç kale surlarını, Gevher Nesibe Hatun Medresesi'ni (Tıp Medresesi ve Şifahane) ve Hunat Hatun Külliyesi'ni (medrese, türbe ve cami), Ulu Camii'yi ve Döner Kümbet'i gezdikten sonra çarşıda serbest zaman ve ardından havaalanına transfer. Türk Hava Yolları'nın saat 20:15'de kalkan, TK2021 no.lu uçuşu ile İstanbul'a hareket ve saat 21:50'de İstanbul Havaalanı'na varış. Yolculuğun sonu.